bir demet hadisi şerif için gayet uygun bir yer. allah'ın elçisine nefsani hareket eden biri gibi muamele edene lanet yağsın. onun güzel ahlakının yüzde birine sahip olamayacak adamlar tutmuşlar bize erdem dersi vermeye kalkıyorlar.
Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyüklerimizin hakkını tanımayan bizden değildir.
Merhametli olanlara Rahman rahmet eder. Yerde olanlara merhamet edin ki gökte bulunanlarda sizlere merhamet etsin.
Kulun kalbi istikamet üzere olmadan, imanı istikamet üzere olamaz, dili istikamet üzere olmadan da kalbi istikamet üzere olamaz. Şerlerinden komşusu emin olmayan kişi cennete giremez.
Ademoğlunun her sözü aleyhinedir, lehine değil. Ancak marufu (hak ve doğru olanı) emretmek, münkeri (yasak ve çirkin olanları) nehyetmek ve Allah Azze ve Celle'yi zikir hariç.
insanların en hayırlı, en değerli olanları, insanlara en faydalı olanlarıdır.
Her kim din kardeşinin yardımına koşar, onun menfaatini, iyiliğini gözetirse, ona Allah yolunda cihad edenlerin sevabı verilir.
Kişiye annesi(nin hakkına riayeti) tavsiye ederim. Kişiye annesi(nin hakkına riayeti) tavsiye ederim. Kişiye annesi(nin hakkına riayeti) tavsiye ederim -diye üç kere tekrar etti. Sonra şöyle devam etti:- Kişiye babası(nın hakkına riayeti) tavsiye ederim, kişiye kendi yerine işini takip eden velisi(nin hakkına riayeti) tavsiye ederim, hatta velisi kendisine eza vermiş bile olsa.
Güneşin doğduğu her yeni günde kişiye, her bir mafsalı için bir sadaka vermesi gerekir. iki kişi arasında adalet yapman bir sadakadır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmen bir sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman sadakadır.
hz. zeyneb, hz. muhammed'in azadlı kölesi olan hz. zeyd ile evlenmek istememiş ancak peygamber efendimizin yönlendirmesi ile biraz da gönülsüz evlenmiştir.
hz. zeyd ve hz. zeyneb'in evliliğinin çok da iyi gitmediği de ifade edilmektedir.
peygamberimizin eğer hz. zeyneb üzerinde bir isteği olsaydı, zaten hz. zeyd ile evlendirmeden önce kendisi evlenirdi.
bu olay hakkında atıp tutanlara şunu sorarım... peygamberi mi, kuran'ı mı, allah'ı mı, yoksa tamamını mı inkar ediyorsunuz?
islam alimlerinin ortaya açık bir cevap çıkartamamaları sebebiyle islam düşmanlarının ağzında sakız olmaya devam edecek olan meseledir.
yurtdışında şu tarz diyaloglar kurmaktan bıktım:
- senin peygamberin sapık * !
+ saçmalıyorsun, bunu nereden çıkarıyorsun. inanmasan bile saygı duysan olmaz mı?
- hiç normal bir insan 7 yaşında çocukla cinsel ilişkiye girer mi?
+ arap toplumunda evlilik müessesinin tek manası cinsellik değildir. bazen himaye altına almak amacıyla da evlilik yaparsın. zaten o evlilik çocuk yaşta yaşanmasına rağmen ilk cinsel birliktelik 17 yaşında gerçekleşmiştir.
- bu dediğine sen inanıyor musun?
+ tabii ki...
diyanet işleri başkanlığı'nın, her halta maydonoz olacağına müslümanları bu ve buna benzer hassas konularda eğitmesi gerekmektedir.
peygamberimize hakaret etmek için herşeyi çarpıtan saygısızların ağzına sakız olan konu. ayetlerle, hadislerle, fetvalarla açıklamaları var. öğrenmek istiyorsan bulup okursun.
bu durum dert olsa,en başta zeyd(r.a) için dert olması gerekirdi. ve bu olay neticesinde zeydin peygamberimize kırgın olması söz konusu olabilirdi. peygamberimizin kendi zevki için evlendiğini iddia edenlerin iddiasına göre. ne var ki zeyd peygamber yolunda mute savaşının komutanı olarak şehid olmuştur. şimdi sormazlar mı eğer zeydin bu konuda bir dargınlığı olsaydı, niçin kendi canını peygamber yolunda versin.
--spoiler--
Resulallah'ın Hz. Zeyneple evlenmesi nin hikmeti nedir?
Hz. Zeyneb, Peygamberlikten 20 yıl önce dünyaya gelmiş, Efendimizin hala kızı idi. ilk iman edenlerdendir. Asıl adı Berre idi. Resulullah (asm) onu Zeyneb olarak değiştirmiştir. Babası Beni Esed kabilesinden Burre, annesi Efendimizin halası Ümeyye bint-i Abdulmuttalib'tir. O, Mekke'den Medine'ye ilk hicret edenler arasında yer aldı. Medine'ye hicret ettiğinde evli değildi. Efendimiz onu evlâtlığı Zeyd b. Harise ile evlendirdi. Bilindiği gibi, Mekke dönemi daha ziyade iman esaslarının, Medine dönemi ise islâmî hükümlerin tesis ve tahkim dönemidir. Bu dönemde cereyan eden olaylar, ya geçmişten gelen toplumda yer etmiş batıl bir hükmü kaldırıyor, yerine yenisini koyuyor, ya da yepyeni bir hüküm ihdas ediyordu.
Hz. Zeyneb'in gerek Efendimizden önce Hz. Zeyd'le evlendirilmesinde, gerekse daha sonra Efendimizin onunla evlenmesinde, diğer hanımlarından farklı, Cahiliyet Dönemi adet ve geleneklerini kaldıran hükümler ortaya çıkmıştır.
Peygamber Efendimizin evliliklerinde gerek o zamanın münafıkları, gerekse yeni zamanın dalalet ehli tarafından en çok dile dolanılıp itiraz edilen Hz. Zeyneb'le olan evliliğidir. Ayrıca çok önemli hükümlerin ortaya çıkmasına sebep olan bir evliliktir.
Bütün bu sebeblerle bu evliliğin nikâhı bir "akd-i semavi" dir. yani bizzat Cenab-ı Hak tarafından kıyılmıştır.
Cahiliyyet döneminde kölelik ve imtiyazlı sınıf kavramı en koyu biçimde yer etmişti. Bunun ortadan kaldırılması ve insanların Allah katındaki üstünlüğünün sınıf, rütbe, ırk farklılığıyla değil, takva ile olacağı vurgulanmalıydı. Bunun için en hassas konulardan biri olan evlilik ile bu yanlışın kaldırılması gerekliydi.
Efendimiz Zeyneb gibi asil soylu ve güzel bir kızı, kendi azad ettiği hizmetçisi Zeyd ile evlendirmekle bu alanda bir adım atmak istemişti Ancak toplumdaki yaygın kanaatlerin etkisiyle olacak ki, Zeyneb ve kardeşleri önce bu evliliği uygun görmediler. Hür bir kadının, azatlı bir köle ile evlenmesi o günkü geleneğe uymuyordu.
Zeyneb, Resulullah'a, "Ya Resulallah, ben senin halanın kızıyım, ona varmaya razı değilim, üstelik ben Kureyş'liyim." diye görüşünü beyan etti. Resulullah, Zeyd'in kendi yanındaki ve islâmdaki değerini anlatıp, aslında ana baba tarafından asil ve soylu bir kimse olduğunu belirti. Derken, Ahzab suresinin 36. ayeti nazil oldu:
"Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur."
Bunun üzerine Zeyneb, "Ben Allah ve Resulüne asi olamam" diyerek bu evliliği kabul etti.
Fakat bu evlilik iyi yürümedi. Aralarında samimî bir sevgi ve saygı oluşmadı.
Hz. Zeyd, artan bu geçimsizliğe dayanamadı. Efendimize müracaat ederek karısını boşamak istediğini söyledi. Efendimiz çok müteessir oldu. Çünkü bu evliliği isteyen bizzat kendisi idi. Toplumun yanlış algılamalarını kırmak istiyordu. Bu sebebten her defasında Zeyd'e "Karını tut, boşama" diyordu. Ancak her şeye rağmen bu evlilik bir seneden fazla sürmedi. Zeyd, sonunda karısını boşamak zorunda kaldı.
Aradan bir süre geçtikten sonra, sıra Cahiliyette yaygın bir başka yanlış adetin kaldırılmasına gelmişti. Bu da evlâtlıkların, öz evlât gibi kabul edilmesi, dolayısıyla onların hanımları da babalıkların öz kızı hükmünde telâkki edilmesi yanlışı idi.
islâm, evlâtlık kurumunu temelden değiştirmişti. Ayet-i Kerime bu konuda gayet açıktı:
“Onları, yani evlâtlıklarınızı babalarının ismine nisbet ederek çağırın. Bu Allah katında daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır.” (Ahzab suresi, 5)
Bu ayet nazil olduktan sonra Zeyd, artık Zeyd bin Harise diye babasına nisbet edilerek çağrılmaya başlandı. Evlâtlığın kaldırılmasından sonra, evlâtlık hanımlarının da öz kız gibi olmadığı ortaya çıkmış oldu. Ancak bunun bir örnekle de ispatlanması ve kökleştirilmesi gerekiyordu. Bu da Hz. Peygamberin, Hz. Zeyneb'Ie evlenmesi ile mümkün olacaktı. Ancak yerleşik bir adeti ortadan kaldırırken ortaya çıkacak fitne ve dedikodular Efendimizi düşündürüyordu. Ama islâmın getirdiği bu prensip, kesinlikle kendi üzerinde uygulanacaktı. Bundan kaçınılamazdı. Nitekim bu hususu Kur'an-ı Kerim şöyle dile getirir:
"Hani Allah'ın iman nasip ederek ikramda bulunduğu ve senin de azad edip evlâtlık edinerek ikramda bulunduğun kimseye sen, 'hanımını bırakma, Allah'tan kork' diyordun. Allahın açıklayacağı şeyi kendi nefsinde gizliyor ve insanların dedikodusundan korkuyordun. Halbuki, Allah korkulmaya daha layıktır. Sonra Zeyd o hanımla alâkasını kesince Biz onu sana nikahladık. Ta ki evlâtlıkların boşadığı hanımlarla evlenmenin mü'minler için günah olmadığı anlaşılsın. Allah'ın emri işte böylece yerine getirilmiştir." (Ahzab suresi,37)
Bu ayetin nazil olmasından sonra, Hicretin 5. yılında, Zeyneb, 35 yaşında iken Efendimizle semavi bir akitle evlenmiştir. Nitekim bu evlilik üzerine münafıklar boş durmadı. "Muhammed, oğlunun karısının haram olduğunu bildiği halde, kendi oğlunun hanımını nikahladı!" demeğe başladılar. Bunun üzerine Ahzab suresinin 40. ayeti nazil oldu:
"Muhammed, hiçbirinizin babası değildir, O Allah'ın Resulüdür ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah ise her şeyi hakkıyle bilir."
Peygamberler ümmetleri için bir nevi baba hükmünde olup, onlara kendi babalarından daha büyük bir şefkatle baktıkları halde, bu neseb itibariyle bir babalık değildir. işte ayet-i kerime bu sebeble Peygamberlerin ümmetlerinden hanım almasının akla, ilme ve tabiata uygun düşmeyen bir durum olmadığını açığa çıkarıyordu. Böylece islâm, evlâtlıkla öz evlâd hukukunu birbirinden ayırıyordu. Ancak bu adet o kadar köklü ve yerleşik idi ki, o gün müslümanlar arasında bile kimse böyle bir evliliğe cesaret edemezdi. Bu yüzden o günkü münafıklar bu evliliği dillerine dolamış, çeşitli senaryolar üretmişlerdir. Hatta bu evliliği Efendimizin haşa nefsaniyetine düşkünlüğüne delil göstermek istemişlerdir.
Bu evliliği nefsanî ve şehevanî telâkki edenlere Üstad Bediüzzaman'ın veciz ve susturucu cevabı şöyledir:
"Yüz bin defa haşa ve kella. O damen-i muallaya, şöyle pest şübehatın eli yetişmez. Evet, on beş yaşından kırk beş yaşına kadar hararet-i gariziyenin galeyanı hengamında ve hevesat-ı nefsaniyenin iltihabı zamanında, dost ve düşmanın ittifakıyla kemal-i iffet ve tamam-ı ismetle Hatice't-ül Kübra (ra) gibi ihtiyarca bir tek kadınla iktifa ve kanaat eden bir zatın, kırktan sonra, yani hararet-i gariziye tevakkufu hengamında ve hevesat-ı nefsaniyenin sükûneti zamanında kesret-i izdivaç ve tezevvücatı, bizzarure ve bilbedahe, nefsanî olmadığını ve başka ehemmiyetli hikmetlere müstenit olduğunu zerre kadar insafı olana ispat eder bir hüccettir."
Hz. Zeyneb'i daha önce bakire iken de tanıyan Efendimiz, onu Zeyd'le evlendirmeden önce de alabilirdi. Demek ki, bu evlilikte toplumda yaygın eski yanlışların düzeltilmesi ve yeni bir takım hükümlerin yerleştirilmesi gibi önemli hikmetler vardır.
--spoiler--
1. husus peygamber bütün insanlığın babası konumundadır ama neseben gerçek babası değildir bu sebeple onlardan kız alıp evlenmesinde yanlış olan birşey yok! hz zeyd'in de manevi oğlu olması ondan boşanan hz zeynep validemizle evlenmesinin meşruluğuna gölege düşürmez,
normalde olay şöyledir, hz zeynep validemiz manen zeyd bin haris'den çok daha yüksek bir ahlaka sahipti, birbirlerine küfür olmadıkları için cenab-ı hak onu resulallahla evlenmesini murat etti, ve peygamber eşi olacak liyakate sahipti, peygamberimiz sadece allah'ın muradı gereği zeynep validemizle evlenmiştir, yoksa aynı itirazı onun zamanındaki müşrik kimselerde dillendirmişti.
2. husus 25 yaşında bütün şehevi duyguların tavan yaptığı bir yaşta, 40 yaşındaki bir kadınla (hz hatice validemiz) evlenen bir kimse, 50li yaşlarda şehvetine uyarak manevi oğlum dediği zeydin karısını boşatıp kendine aldı veya şehvetinden dolayı birçok kadınla evlendi diye itiraz eden adam manevi tokadı edebsiz ağzına yer, hikmetini bilmeden insanları eleştirmek bile yanlışken sen alemlere rahmet olarak gönderilen ve kainat onun hatrına yaratılan bir zatı mübareği tenkid etmek çok sakat bir eylemdir vesselam...
yahu, buraya bile arap adetlerini savunan entry'ler girilmiş.
deniyor ki, ''allah neden arapların güzel adetlerine karışmış, evlilik müesseseleri çok güzeldi, bakın manevi oğluyla evlenemiyormuş, neden karışmış buna?''
he, evet, çok güzel bir sistemleri vardı arapların.
çocuk, babası öldükten sonra; analığının üzerine evden kaçmadan bir siyah örtü atabilirse, o 'ana' dediği kadın, çocuğun karısı oluyordu. ne güzeldi değil mi adetleri, allah karışmasaymış keşke.
azıcık araştırın diye kıçımızı boşuna yırtmıyoruz.
hz. peygamber, toplumdaki cahiliyye alışkanlıklarından olan statü farkını engellemek için, asil bir kadın olan hz. zeynep ile azad edilmiş bir köle olan hz. zeyd'i bizzat evlendirdi. buraya dikkat ediyorsunuz değil mi, bizzat...
ancak ikili arasında soğuk rüzgarlar esmeye başladı, birbirlerine ısınamadılar. hz. zeyd birçok defa hz. peygambere geldi, ''zeynep'i boşayayım ya rasulallah'' dedi, hz. peygamber ise duruma çok üzüldü ve ''hayır, sabret'' dedi. ancak hz. zeyd rasulullah'a dayanamadığını söyleyip, hz. zeynep'i boşadı.
ardından hz. zeynep'in iddeti doldu, hz. aişe ile otururlarken vahiy geldi ve bu vahye hz. aişe de şahit oldu. vahiy, hz. peygamber'i bir emsal yaparak, evlatlığın öz evlat gibi olmadığını göstermek için; hz. zeynep ile evlenmesini emrediyordu.
ateistler şöyle der: ''muhammed bu ayeti zeynep'le evlenmek için kendisi uydurmuştur.'' esasında, böyle bir durum yoktur. zira peygamberin, bir şeyi emretmesi için vahye ihtiyacı yoktur. nitekim, ''Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resûlü'ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.'' (ahzap, 36) ayeti uyarınca, ''ben böyle istiyorum'' dese, zaten hz. zeynep'in bir seçme hakkı olmayacaktı.
nitekim hz. peygamber'e mekke'nin önde gelenleri; şehrin tüm zenginliklerini ve kadınlarını teklif etmişler, hz. peygamber de ''dilerseniz ayı sol elime, güneşi de sağ elime koyun; ben davamdan dönecek değilim!'' demişti. dilerse hz. zeynep'i çoktan nikahlamıştı yani...
ancak ateist aklı işte, iftira atmadan duramaz! kendisinin evlendirdiği kişiyi, ''boşama'' dediği kadını, ayet uydurarak(haşa) aldığını söylüyorlar... biz de cevapları tokat gibi suratlarına çarparız.
sonra da hz. zeynep'in büyük sevinciyle, nikah kıyıldı.
Muhammed peygamber, Zeyd'i bizzat eşi Zeynep ile evlendirmiştir. Fakat sonra Zeyd ile Zeynep anlaşamamışlardır. Çok ısrar ettiği halde boşanmaktan onları alıkoyamamıştır. Cahiliyye toplumunda evlatlığın eşiyle evlenmek haram sayılıyordu. Evlatlığın gerçek evlat gibi olmayacağını anlatmak ve bir dogmayı yıkmak için Zeyd'den boşanınca kimsesiz ve kölenin boşadığı kadın olarak kalan Zeynep'in yükümlülüğünü üstüne almış ve bunun yüzünden birçok külfet çekmiştir. Sanırım daha fazla açıklamaya gerek yok.
Zeyd'i evlendiren oyken boşandırdı demek ne kadar mantıklıdır. Bu açıklama yeter de artar bile.
Hz.Zeyd Hazreti Zeynebin yüksek bir ahlakta yaratıldığını görmüş ve onun ancak peygambere eş olacağını düşünerek, izn-i ilahi ile boşamis,daha sonra peygamber efendimiz sav almıştır.
Peygamber sizin öz babanız değilki size oğlum diye hitap etmekle ona sizden kız alip vermesi haram olsun, mealinde de ayet vardir. (tefsir)
arkadaşlardan şu soruyu sormalarını isterim kendilerine,
oğlumun karısıyla evlenir miyim, evlenmez miyim?
evlenirim diyorlarsa, eywallah..
başka da denecek birşey kalmaz zaten bu aşamadan sonra..
anlama problemi yaşayan dangalakları gösteren olay.
ADAM HALA DiYOR Ki, OĞLUMun karısıyLA EVLENEBiLiR MiYiM
oğlum salaksan, de ki ''ben malım'', biz de senin gibi depresif geri zekalılarla uğraşmayalım. ama salak değilsen de; ya bir hüccet getir, ya bir beyyine bul, ya da aptallığınla çek git.
ateistler salaktır, biliyorum da; sen mallıkta çığır açmışsın.
duyulduğu zaman çok şaşırtan ama gerçek sebebinin ne olduğunu bilemeyeceğimiz için tahmin yürüttüğümüz hadise. belki de çok farklı nedenler vardı. yine de insan duyunca şok oluyor.