Bu olaya himayesine aldı korudu gözüyle bakan salaklara çok üzülüyorum. Koskoca dinin varisi kadını korumak için nikahlıyor ve nikahlayınca helaline düşüyor anlarsın ya. Korumak için nikah şart tabi. Çok ofsayt çok...
ulan çoğu bakıma muhtaç dışarda sefil olmasın diye evine alması kötü gözükür diye evleniyor bir nevi yetim çocuk bakmak gibi bir anlamadın aklınız hep kötüye çalışıyor.
Evlenmeyip 30 kadınla yatanlara dert olmuştur.
Görüp bu kadar da cahillik olmaz dedirtten bir tanıma hitaben söylüyorum. Islamda evlâtlık diye bir olgu yoktur,oysa Arap kültüründe evlâtlık gerçek evlatla bir tutulmuştur,her konuda. Allahu Teala insanlara evlâtlığın gerçek evlat gibi olmadığını belletmek için bu evliliği emretmiştir! Kuran'ı az biraz ayık kafayla okusanız efendimizin defaatle bu olayı geciktirdiğini istemediğini görürsünüz,araplardaki bu kültürden dolayı. Bu vaka da diğer islami meseleler gibi -sizin sandığınızın aksine- uzuuun bir mesele. Lütfen söylemleriniz bildiklerinizden çok olmasın.
eğer bir gün mahallemdeki bütün kadınlar öldürülmeye, işkence edilmeye başlanırsa yapacağım ilk işlerden biri alabildiğim kadarını himayem altına almak olacak.
bu amaçla yapılan bir eylemse sakınca yok. eğer sizin dediğiniz amaçla yapılan bir eylemse yanlış bir harekettir ama ve lakin ben iyi amaçla yapıldığına inanıyorum.
evet, neden evlenmiş onları himayesine almak korumak için, tabi ya ezidiler var ya onlar zor durumda alalım 9 tane evlenelim siyasi değil mi koruyalım. onlara dokunmamış, 12 yaşında bir kıza dokunan, o kadınlara dokunmayacak çok doğru, ya bi gidin bir insan bunları yapsa yerden yere vurursunuz muhammed yapınca toz kondurmuyorsunuz.
doğru olandır. isterse 46 kadınla da evlenirdi, 2500 tane de cariye alırdı; kimse de 'sen ne yapıyorsun' diyemezdi.
esasında bu evliliklerin taşıdığı; siyasi, iktisadi, dini anlamlar çok fazladır.
bir eşle evlenirken o kadının kabilesinin müslüman olması mashalahatını gütmek, iki kabile arasını bulmak, siyasi konumlandırmaları pekiştirmek ve dul kadınları onore etmek gibi amaçlar vardır bu eşlerle evlenmekte.
bu arada yukarıda bir kişi, amre binti yezid el-gifariyye örneğini vermiş ve eklemiş: ''bu da hasta değil miydi, muhtaç değil miydi, onu neden korumamış'' diye. zannediyor ki, bu verilen tek örnekle rasulullah'ın güttüğü dul kadınları koruma gayesi bertaraf edilecek.
yahu sen amre binti yezid el-gifariyye'nin maddi durumunu biliyor musun? korunmaya muhtaç mıymış biliyor musun? herhangi bir siyer kitabında böyle bir malumat bulabildin mi? yoo, anca işkembeden at.
ulan 45 yaşına gelmiş kimsesiz bir kadın ile, amre binti yezid'in durumu aynı mı? gelin de size azıcık tarih dersi vereyim:
şimdi bu gıfariyye kabilesi, kinane kabilesinin bir kolu. ve bu kabile, yolda yaptıkları soygunlarla meşhurdular. esasında bölgeden geçen her kervanı soyarlar (hacıların dahi olması fark etmezdi onlar için) ve müşriklerce savaş yapılamaz kabul edilen 'haram aylar'da dahi, bu soygunlara devam ederlerdi. ebu zerr (ra) da bu kabileye mensuptu fakat o, bir süre böyle şeylerle uğraşmasına karşın, sonrasında, tek bir yaratıcıya iman ediyor ve bu soygunlara iştirak etmiyordu. beni gifar; haraç alır, yol keser ve geçimini böyle sürdürürdü.
bu kabilenin maddi durumu hakkında şu sözü referans alabiliriz:
--spoiler--
Hanımının naklettiğine göre, bu devrede Hz. Ebû Zerr zengin ve cömertti. "Atları kişner, develeri böğürür, ekinleri sürülüp daneleri ayrılır, refah ve mutluluk içinde'"bir kabilede tahıl ambarı, eşyasını koyduğu haraları oldukça büyük ve evi genişti. Babası ve anasına itaatli idi. (Müslim, 7, 354-5.)
--spoiler--
yalnızca bir dönem eşkiyalıkla uğraşan ebu zerr'in zenginliği işte böyleydi. esasında bizim sosyalist müslümanlar, ebu zerr'in hz. osman'a olan muhalif tutumunu ve fakirliğini örnek göstererek, ebu zerr'in ve kabilesinin fakir olduğunu iddia ederler. evet, kabilesi küçüktü ve tarımla uğraşacak kadar yere de sahip değildi. fakat bu gayri meşru yollardan para kazanıyorlardı. müslim rivayeti konuşuyor burada.
gifariyye kabilesinin islam peygamberi hz. muhammed ile anlaştıktan sonra ve ardından müslüman olduktan sonra gazvelerden kazanılan ganimetlerden pay aldığı da göz önüne alınırsa, bu kabilenin zengin bir kabile olduğu aşikar bir şekilde gözler önüne serilir.
hz. peygamberin amre binti yezid el-gifariyye'yi boşamasına gelince... gerdeğe girilmemişti. hz. peygamber, ona verdiği mehri de geri almaya yeltenmemişti.
bu ayrılığın hikmeti de şudur: islam fıkhında kadınla erkek, sağlık sorunları hakkında birbirlerini bilgilendirmek zorundadır. hz. peygamberin böyle bir durumdan haberi yok idi. neticede o da, tüm hanımlarını memnun etmeye çaba harcıyordu ve bu kolay bir şey değildi. hanımlar rasulullah'a duydukları sevgiden birbirlerini kıskanıp duruyorlar, hatta bazıları bazılarının evlerini yakmaya dahi çalışıyordu.
kadın işte... peygamber hanımı da olsa, kadın... fıtratı böyle.
neyse, şuraya geliyorum: islam fıkhında bir hüküm inşa olması için, nass gerekir. eğer hz. peygamber, kadının kusurundan dolayı boşanmasaydı, bizim elimizde böyle bir nass olmayacağından, birbirini kandıran herkes evlenebilecekti ve ayrılmak caiz olmayacaktı.
çaktınız mı? gayri meşru menfaati engellemek açısından da çok önemlidir bu rivayet.
ayrıca hz. peygamberin tüm hanımlarını memnun etmesi de imkansızdı. eğer amre binti yezid'le evliliği devam etseydi, belki de koruma amaçlı yanına alacağı başka dulları alamayacaktı. zaten rasulullah zengin değildi ki. evet, kendisine düşen ganimetler vardı fakat çoğunu dağıtıyordu. kimi zaman yiyecek dahi bulamıyordu ev halkı. Bir defasında ailesinin yiyeceği için bir Yahudi'den ödünç yiyecek almış ve zırhını rehin olarak vermişti. böyle bir haneye, gerek duyulmadığı halde bir tane daha boğaz girmesi, rasulullah için büyük bir yüktü. neticede ondan kalan mirası bize şöyle aktarıyor rivayetler:
--spoiler--
vefat ettiği zaman geriye bıraktığı malı: Zaruri olarak kullandığı elbisesi, birkaç su kabı, içinde yıkandıkları tekne, iki adet kilim, bir çarşaf, makas, tarak, misvak gibi eşyaları, kılıç, ok, zırh, mızrak, miğfer'den oluşan silahları, Düldül adındaki bir devesi, savaş ganimeti olarak payına düşen ve devlet reisi olarak bundan ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü olduğu; Fedek arazinin yarısı, Ümmül-Kuranın üçte biri, Hayberden kendisine düşen beşte biri olan payı ve Ben-i Nadirden bir kaleden ibaret olan arazî ki bunların tamamını Müslümanlara tasadduk etmiştir. (bk. Tirmizî, Şemail, s.149)
--spoiler--
--spoiler--
Biz miras bırakmayız; bizim geriye bıraktığımız her şeyimiz sadakadır.(müslim, buhari, müttefekun aleyh)
--spoiler--
velhasıl kelam; amre binti yezid el-gifariyye, hem korunmaya muhtaç değildi, hem de islam dünyasına böyle bir nass girmesi gerekiyordu. bu nedenle bu ayrılık olmuştur.
benim ateistlere laf anlatma gibi bir derdim yok. yeter ki müslümanlar istifade etsin.
--spoiler--
Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,
Aylar bize hep muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi...
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!.
Âlem bugün üç yüz elli milyon
Mazlûma yaman bir âlem oldu!
Çiğnendi harîm-i pâki ser'in;
Nâmûsa yabancı mahrem oldu!
Beyninde öten çanın sesinden
Binlerce minâre ebkem oldu.
Allah için, ey Nebiyy-i masûm,
islâm'ı bırakma böyle bîkes,
islâm'ı bırakma böyle mazlûm.
--spoiler--