Peygamberi anmayı kimse bidat saymaz. Saymıyor da.
Peygambere olmayan bir doğum tarihi atfetmek ve o uydurma günü kutsal bir gün kabul edip sanki islamın gereği gibi göstermek ise bidattir.
Az biraz beyni olan biri bunu ayırt edebilir.
Senenin 365 günü de peygamber anilabilir. Hatta içinde bulunduğumuz hafta "peygamber efendimizi anma haftası" ilan edilebilir. Buna saygı duyar, eleştirene de karşı çıkarım.
Ama peygamberi anma ile kutlu doğum haftası arasında gayet ince ama bariz bir çizgi var.
işte bu aradaki o ince çizgi bidattir.
peygamberimizi anmak sadece salavat getirmek ya da bazı özel günleri yad etmek demek değildir.
peygamberimizin ahlakını hayatınıza uygulayarak, o'nun tebliğ ettiği kitabı baş tacı ederek o'nu anmış olursunuz.
'ben peygamberimi seviyorum ve ona her an salavat getiriyorum' deyip,
namazı sadece cuma'dan, teravih'ten ve bayram namazlarından ibaret görmek,
oruç tutmamak için bin bir takla atmak,
dini literatürdeki kelimeleri kullanarak ticari hayatında bir yer edinmeye çalışmak,
adaleti sekteye uğratmak,
işi bilene değil de yakın'a teslim etmek,
'elalem ne der' diyerek islam'ın kurallarını esnetmek,
haklı'nın yanında değil de haksız ama güçlünün yanında yer almak,
ne kadar doğrudur?
peygamberimiz canımız ciğerimizdir ama o'nun güzel adını kullanarak prim yapanlar ya da o'nun sakalına, hırkasına gösterdiği tazim'i peygamberimizin kendisine göstermeyenler değildir.
yazılan yorumları okudum. bidat sayılmasını arkadaşlar dinde olmayan ama dine sokulan anlamında alıyor. peygamber bu gün doğmadıysa o halde ona bir gün atfedip o günü kutlamak, bunu dinde var göstermeyi eleştiriyor. yoksa gidip peygamberi anmanın kötü bir şey olduğunu söylemiyor.
diğer kesim ise yahu analım ne olacak diyor?
mesele o değil ki, olmayan bir şey var gibi gösterip bunu dine yamamak sorun. yoksa her gün an ama dinde olmayan bir şeye var deme.
benim anladıklarım bunlar. ha okuyan kendi de anlardı ama sadece bunu ne kadar yobazlarla biz uğraşıyoruz, biraz da siz uğraşın halimizi anlayın diye verdim.
anmak; hatırlamak, hatırlatmaktır. insanlara belli aralıklarla ve gösteriş yapılmadan peygamberin ve dinin öğretilmesinin, hatırlatılmasının yanlış olduğunu düşünmüyorum. tabi ki bunlar yılın her günü yapılmalıdır ama her gün yapılan etkinliğin önemsizleşmesi riski vardır. arada yapılan etkinliklere insanlar daha çok ilgi duyarlar. yalnız dinde olmayan bir günün kutlanmasının şart tutulmasının ve o gün yapılan ibadetlerin daha değerli olduğunun düşünülmesinin sakıncalı olabileceğini düşünüyorum. ne yazık ki aramızda "kutlu doğum haftası"nı kutlamayanlara kafir diyenler var.
not: ilk bahsettiğim durum "kutlu doğum haftası" üzerine değil, peygamberi anma üzerineydi.
herşeyin yerli yerince olmasını düşünen insanın zihniyetidir.
peygamber efendimizi her zaman analım ama doğum gününün vaktini değiştirip senede iki kere doğum günü yaptırıp insanlara ikrah getirtmeyelim.
bir zaman sonra ramazan nisan ayına denk gelecek o zaman da kutlu doğum yapacak mısınız, efendimiz aleyhisselam ramazan da doğdu mu diyeceksiniz? hani rebiulevvel 12 nerede kaldı?
ayrıca bunu dayatıp duranlar kandil günlerine bidat derler, böyle uydurmasyonlara da sarılırlar. kendi sakat zihniyetlerini düzelteceklerine gerçek kandillerle uğraşırlar.
ve biz bunların amacının ne olduğunu de çok iyi biliyoruz, ikiyüzlüler.
nisanda kutlu doğum haftası diye bir şey yoktur, dininize sahip çıkın bu uydurmasyon organizasyonlara katılmayın. esas gün mevlid kandili olan rebiulevvel ayının onikinci günüdür.