cemaat evlerinin bazılarında dönen muhabbet.
bir arkadaşın, o evlerde kalırken, ev abisi ve diğer birkaç kişiden duyduğu şey.
bir kişi, bulaşıkları geç saatlere kadar yıkamayınca, uyku da ağır basmış, bulaşıklar kalmış. sonra sabah uyanınca bulaşıklar yıkanmış, mutfak pırıl pırılmış, ev abisine sormuş, o yıkamamış, diğer arkadaşlara sormuş - onlar da yıkamamış; sonra her nedense ev abisi direkt olarak demiş:
- içimizden biri yıkamadığına göre... peygamber efendimiz (sav) yıkamış olmalı...
sonra ağlaşmalar felan. yani adamlar bir nevi "sır kapısı" yaşamış.
keşke o abi dediklerini bizzat görseydim - birkaç sorum olacaktı puşta.
Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe (r.anha)'ye sorarlar:
Allah'ın Elçisinin evdeki hali nasıldı?
Hz. Ayşe (r.anha) cevaplar:
O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi "Ey Allah'ın Elçisi! izin ver ben taşıyayım."dediğinde;
"Her mümin, taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın." derdi.