Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da hasta olur.
"Ruhumu kudret elinde tutan ALLAH'a yemin olsun ki, siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir ameli size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız."
(Müslim, iman, 93; Ebu Davud, Edeb, 131; Tirmizî, Sıfatu'l-Kıyame, 54, isti'zan, 1; ibn Mace, Mukaddime, 6; A. b. Hanbel, l, 165; bk. Buharî, Nikah, 71, Eşribe, 28, isti'zan, 8; Nesaî, Cena'iz, 53.)
insanların hadise inanma zorunluluğu yoktur, biz sadece (inananları) kitaba inanmakla yükümlüyüzdür. ayrıca duyduğun hadise bi bakarsın, mantıklımı değilmi, mantıklıysa kendine yakışacağını düşünüyorsan, iyiliğe yönlendiriyorsa, kimin söylediğinin de önemi yoktur, uygularsın olur biter ama kitaba inanır gibi inanmak zorunda da değilsindir.
"bir kimse kötü bir iş işlemek ister de onu yapmazsa allahü teala, o kimseye divanında (amel defterine) tam bir iyilik sevabı yazdırır."
(müttefekun aleyh)
"bir kimse bir ağaç diker de o ağaç yetişip olgunlaşırsa, allahü teala o ağaç sebebiyle o kimse için cennette bir ağaç diktirir."
(kenzü'l-ummal)
"bana itaat eden allah a itaat etmiş, bana isyan eden allah a isyan etmiş olur.emrime itaat eden bana itaat etmiş, emrime isyan eden bana isyan etmiş olur."
(sahih-i buhari)
"kardeşinin yüzüne tebessüm etmen senin için sadakadır."
(sünen-i tirmizi)
Sana sıkıntı zamanında okuyacağın bir duayı öğreteyim mi?: "Allahu, Allahu Rabbi la üşriku bihi şey'en. (Rabbim Allah'tır, Allah! Ben ona hiçbir şeyi ortak koşmam!)"
"Ey kalbleri çeviren Allah'ım! Kalbimi dinin üzerine sabit kıl!" Ben (bir gün kendisine): "Ey Allah'ın resulü! Biz sana ve senin getirdiklerine inandık. Sen bizim hakkımızda korkuyor musun?" dedim. Bana şöyle cevap verdi: "Evet! Kalpler, Rahman'ın iki parmağı arasındadır. Onları istediği gibi çevirir."
hz. aişe ( r. anha) şöyle demiştir: " peygamber efendimiz (sav) ayakkabı giymekte, saçını sakalını taramakta, abdest almakta, (hasılı) her hususta sağdan başlamaktan hoşlanırdı."
(hadis-i şerif, sahih-i buhari)
"insanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda dinini muhafaza için sabreden kimse, ateş korunu elinde tutan kişi gibi olacak."
(hadis-i şerif, sünen-i tirmizi)
"kul, bir günah için veya sıla-i rahmi terk için dua etmedikçe ve duanın kabulu için acele etmedikçe duası kabul olunur."
(hadis-i şerif, sahih-i müslim).
insanın ailesi, malı, çocukları ve komşusu ile ilgili kusurlarına namaz, oruç, sadaka, iyiliği tavsiye etmek ve kötülükten sakındırmak gibi güzel amelleri kefaret olur.
Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki bütün şeyler kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmek istemez. Sadece şehit, gördüğü itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve defalarca şehit olmayı ister.
hadis alimleri hz. muhammed'in vefatından daha sonra yaşamalarına rağmen rivayet ettikleri hadisleri nasıl sahih kabul etmişlerdir? sahabeler doğru söylese bile sahabelerin de çoğunun vefat ettiği o dönemde bu hadisleri sahabelerden rivayet eden insanlara nasıl güvenmişlerdir?
Günümüz şartlarının değer yargılarıyla düşündüğünüz için hatalı bir mantık yürütüyorsunuz. O zamanın şartlarında bir tek hadis dahi bir elmas kıymetinde idi. Bu sebeple hadisi rivayet edenlerin durumu hadis alimlerince tedkik edilir kitaplarda yazılırdı. Hangi ravi hangi özellikleri taşıyor hepsi kayıt altına alınıyordu. Bu gün nasıl ki siyasilerin her hareketi medya tarafından kayıt altına alnıyor her hareketi dikkatle izleniyorsa o zaman da dini konular en revaçta ve en önemli konu idi.
Bir tek hadise ulaşabilmek için günlerce yol gidilirdi. Bir ravinin hayvanına boş torbada yem varmış gibi hayvanı çağırmasını gören muhaddis hayvanı aldatan insanı da aldatır diyerek hadis almadan geri dönmüştür. Bir diğeri kıble tarafına doğru tükürdü diye rivayet ettiği hadis alınmamıştır.
Daha bunun gibi çok örnekleri bulunmaktadır. Bir defa dahi yalan söylediği görülse güvenilir kabul edilmemekte idiler.
Sonuçta Buhari hazretleri o ravileri görmese de gören insanların hadis rivayetine verdikleri önem ve hassasiyetle sahih kabul edilen hadisler günümüze kadar ulaşmıştır. O dönemde ravilerin özelliklerini anlatan kitaplar dahi yazılmıştır.
Resulullah (sav) "Allah'tan hakkıyla haya edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah'tan haya ediyoruz" dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız haya) değil. Allah'tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse dünya hayatının zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkıyla haya etmiş olur."
gerçekten peygamberin söyledikleri vardır, sonradan uydurulmuş olanları vardır. doğrudan konuyu anlatanları veya sembollerle öğretenleri vardır. bunların tespiti ve doğrulanması için vaktiyle hadis ilmi oluşturan ve râvîlerden hadis derleyen alimlerin çabaları sayesinde birçoğu günümüze de ulaşmış durumdadır.
bir de peygamberin dine ihanet ettiğini söyleyecek kadar kafası karışmış tiplerin olduğunu da sayesinde gördük bu hadislerin.*
Size Allah'a karşı takvada bulunmanızı, başınızda Habeşli bir köle olsa bile emirlerini dinleyip itaat etmenizi tavsiye ediyorum. Zira, sizden hayatta kalanlar benden sonra birçok ihtilaf görecektir. O halde size sünnetimi ve hidayet üzere olan Halifelerin sünnetini hatırlatırım, bunlara uyun ve dört elle sarılın. Sonradan çıkarılan şeylere karşıda son derece dikkatli ve uyanık olun. Zira bunlara zıt olarak her yeni çıkarılan şey bir bid'attır, her bid'at de sapıklıktır.
kur an ı kerim evrenin sırlarıyla doludur. öyle özel bir kitaptır ki içinde bütün kainatı barındırır. bizler peygamber efendimiz in sözleri sayesinde bilimin açıklayamadığı birçok şeyi öğrendik ve yaşamımızı kolaylaştırdık. kur'an ı daha çok anladık. dinimizi daha çok anladık.
" ve ( habibim muhanned mustafa) seni alemlere ancak rahmet olarak göndermişizdir."
(enbiya suresi, ayet 107)
" (habibim) de ki, eğer siz allah ı seviyorsanız hemen bana uyun ki allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı mağfiretle örtsün. allah gafur' dur, rahim' dir."
(al-i imran suresi, ayet 31)
" ve sana ittiba' eden (uyan) mü' minlerekanadını indir. (şefkat ve merhametle muamele et.) "
(şuara suresi, ayet 215)
" sizden hiç biriniz, başına gelen musibetten dolayı sakın ölümü temenni etmesin."
(hadis-i şerif, müsned-i ahmed)
"allahü teala aksırmayı sever, esnemeyi ise hoş görmez. biriniz esnediği zaman mümkün olduğunca onu gidermeye çalışsın, "hah, hah" demesin. bu, şeytandandır ve şeytan ona güler."
(hadis-i şerif, sünen-i ebu davud)
"allahü teala ya, icabet olunacağına inanarak dua ediniz. biliniz ki allahü teala, gafil ve umursamaz kalbden yapılan duaya icabet etmez (cevap vermez)."
(hadis-i şerif, sünen-i tirmiz)
cabir bin abdullah (ra) şöyle rivayet etti: resulullah'tan (sav) bir şey istenilip de "hayır yok" dediği asla vaki olmamıştır.
(sahih- i müslim)
peygamberi, hadislerini ve sünnetlerini hor görenlere ve reddedenlere bu ayet gelsin;
Andolsun ki, Allah'ı(n rızasını) ve âhiret gününü(n saadetini) umanlar ve Allah'ı çokça ananlar için Allah'ın Resûlü'nde, sizin için, pek güzel bir örnek vardır.
(Allah'ın Resûlü Muhammed (s.a.v.), Kur'an'ı yaşama örneği ve onun muallimidir. O'nun hayatı ve sünneti bilinmeden Kur'an gayesine uygun anlaşılmaz. Allah'ı sevmek ve onun hoşnutluğunu kazanmak için de kimseyi değil, ancak prensip olarak onu örnek almak Kur'an ifadesidir (3/31). Onun hayatı ve sahih sünneti ortada iken, başkalarını öne çıkarmak veya onu devre dışı bırakarak, Allah ile Resûlü'nün ve kullarının arasını açmak, "Peygamber'in görevi yalnız Kur'an'ı getirmektir." demek, Allah'a ve Kur'an'a münâfıkça inanmak anlamına gelmektedir.) [bk. 4/80]