Milyonlarca yıl önce, bugün bildiğimiz kara parçalarınınçoğu denizlerle kaplıydı. Bu sularda sayısız bitki ve hayvan yaşıyordu. Bunlar ölünce kalıntıları dibe çöküp çürümüştü. Denizlere, ırmaklara çamur ve kum taşınıyordu.
Taşınan bu çamurlar ve kumlar, bitki ve hayvan kalıntılarının üstünü tabaka tabaka örttü, eski tabakalar daha derinlere gömüldükçe üstlerindeki ağırlığın giderek çoğalmasıyla oluşan basınç , ısı meydana getirdi ve yavaş yavaş , milyonlarca yıl sonra ölü bitkiler ve hayvanlar petrol, hampetrol ve doğal gaz haline geldi.
Kaya sertleştikçe petrol ve gaz, yoğun kaya ve kumtaşının sıkışmasıyla dışarı çıkıyordu. Petrol, düşünmüş olabileceğiniz gibi yer altında petrol havzalarında birikmiyordu. Kumtaşlarının arasında ufak yerlerde birikiyordu. Örneğin, bir kovayı ağzına kadar kuru kumla doldurursanız, içine hala su koyabilirsiniz. Çünkü kum taneleri arasında suyun sığacağı daha pek çok yer vardır.
işte petrol de yeraltı kumtaşında bu şekilde bulunur. Basınç altında kalan petrol, boşluklar arasına ve geçirgen ortamlara doğru göç eder ve rezervuar dediğimiz yerlerde birikir. Bazen de yer kabuğundaki çatlaklardan yüzeye sızıp, ufak havuzlar ya da katran çukurları meydana getirir.
Yüzyıllar geçtikçe yerin kabuğu değişmiş, tabakalar değişmiş ya da kırılmış, denizler geri çekilmiş, dağlar oluşmuştu. Yaşlı deniz yatakları kum ve toprak haline gelmişti.
Yerin kabuğunun hareketi bazı kaya tabakalarının kıvrılmasına neden olmuş ve bazıları kemer şeklinde bükülmüştü. Petrol ise içinden geçemeyeceği yoğun kaya engelleri ile kapanıncaya kadar hareket etmiş, böylece petrolün içinde toplandığı kapanlar olumuştu.
henüz kesin bir kanıya varılamamış sadece teori aşamasında kalmış olgudur. hatta kesin olarak anlaşılamadığından arama işlermlerinde büyük güçlükler yaşanmaktadır. petrolün oluşumu ile ilgili teoriler;
a) inorganik Teori : Bu teori, daha eski olup basitçe petrol hidrokarbonlarının ( petrol, doğalgaz ) inorganik kaynaklardan ( volkanlar, metal karbidler, vs.) veya su ve karbondioksit reaksiyonlardan oluştuğunu söylenmektedir. Bu teoriyi de etkileyen en önemli bulgu; metan gazının kimsenin ummadığı yerlerde; volkanik gazlarda, yıldızların atmosferinde, metamorfik kaplarda bulunmasıdır. Fakat, yinede metanın bir takım inorganik ve organik proseslerden açığa çıkabileceği düşünülürse bunun teori için yeterli ve iyi bir delil olmadığı anlaşılmaktadır.
b) Organik Teori : Şu anda çoğu otoriteler organik yaklaşım tarafındadır. Prensip olarak şu üç neden de birleşilir.
2. inorganik teoriler petrol oluşumu için gerekli olan hidrojen ve karbon miktarlarını göz önüne almamaktadır.
3. Çoğu ham petrolde porbhirin maddesi ve azot gazı bulunmaktadır. Bunlar aynı zamanda bütün organik maddelerde de bulunduğu için organik oluşumu kuvvetle desteklemektedir..
4. Petrol polarize ışık düzleminde dönmektedir ki bu özellik sadece optik isomerler diye bilinen organik maddelere aittir. Dolayısıyla bu da petrol kaynağının organik olmasına bir delildir