beyaz bir şahin marka arabanın arka camına, yaklaşık 20 cm büyüklüğündeki karakterlerle yazılmış olan yazı.
bakkala soda almaya gidiyordum. çok masumane bir olaydı bu. şehrin yabancısı bir plakalı beyaz bir şahinin arkasında kocaman "pesimist" yazıyor arkadaş. derin düşüncelere daldım. bir insan neden arabasının arkasına koca koca puntolarla pesimist yazar? neden bunu başkalarıyla paylaşmak ister?
arabasınına isim takan saykolardan olabilirdi. pesimistle yokuş aşağı 140 yaparkan radarı bir gördüm falan mı diyordu arkadaşlarına, saçmaydı.
counter strike nicki olabilirdi. zira yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan counter'daki "hedşat" mazilerini süper arabasında
yaşatmak istiyor olabilirdi.
skindirik bir ingilizce çevirinin kurbanı bir yazı da olabilirdi. arabesk yerine ingilizcesini yazmaya çalışırken "chichen translate" tarzı bir çeviri de olabilirdi.
sonra düşündüm ki, çok boş işle uğraşıyorum. salağın biri arabasına bir yazı yapıştırmış, beni ne kadar yordu... ve anladım ki arabanın arkasına alakasız şeyler yazanları uyarmak gerek. hayattan vakit çalıyorlar.
polyanna'nın tam zıddı olan insanları kategorize eden sıfattır. Okyanusa bakıp su görmeyengillerdendir bu güruh. Bardağın boş kısmına odaklanma olayının bir sonraki merhalesidir bu da. Vahimdir durumları ve vehamet saçarlar etrafa. Ancak her insan evladının hayatının bir döneminde ruhuna işlediği haldir de aynı zamanda.
yarısı dolu olan bardağın nasıl yarıya indiğini, neden yarıya indiğini, neden her zaman dolu olmadığını, başkalarının bardaklarının neden ve nasıl daha dolu olduğunu, eninde sonunda bardağın tamamen boşalacağını düşünen kişi.
insanın yüzüne çarpan gerçeklerle, umutsuzluğun dibine vurduğu anda büründüğü ruh halidir. bütün umutlarının teker teker yok olmasıyla hayattan bir beklentinin kalmadığını düşünmeye başlarsın, karamsarlaşırsın birden. neden yaşadığını niye yaşadığını sorgularsın durmadan. sabah akşam dinlediğin pesimist ep 5 ile bir pesimistin gözyaşlarını akıtırsın heran. *
-"yüzünün yarısını bana vereceksin!"
yüzümün bir yarısı intihar eden sevgilimin peşinden gitti. öte yarısı film artisti olmak için evden kaçtı.
-"ellerinden biri benim olsun!"
ellerimden biri en büyük aşkımın saçları arasında kayboldu. ötekisi hapse girdi.
-"çocukluğunun en güzel günlerini bana armağan et!"
çocukluğumun en güzel günlerinden bazılarını kurtlar yedi. geri kalan kısmını ise çocuk esirgeme kurumuna bağışladım.
-"umutlarının aynısından bana da ısmarla!"
umutlarımın bir kısmından hüznüme şahane bir sos hazırladım. arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim.
-"hiç kimsenin bilmediği yerlere gidelim!"
hiç kimsenin bilmediği yerlerin bir bölümü düşler altında kaldı. diğer bölümlerin inşası sürmekte.
-"herşeyini bana anlat!"
herşeyimin bir parçasından trajedi imal ettiler. boşta kalanlarını da sucuk yaptılar.
-"kalbinin temizliği için gündelikçi olabilirim!"
kalbimin temizliğinin bir katıyla uzayın sonsuzluğu ilgileniyor. öte katlarında zaten belalı yalnızlıklar yaşamakta.
-"hiç ayrılmayalım!"
ayrılıkların çoğunluğu ruhun iklim şartlarından: sen karasalsın, ben ılıman. ayrılıkların azınlığı bitki örtüsünden: sende kaktüsler var, bende plastik vazo çiçekleri.
hayattan alımını almış, ardı ardına kötü şeylerle, ihanetlerle, hayal kırıklıklarıyla karşılaşmış, 'sen de mi? yok artık?' dedirtecek olayların hayatının bir rutini haline gelen bünyenin; artık hayattan bir beklentisi olmaması, gelişebilecek sonuçlardan kötü olanının olcağına inanması, oysa sadece hayat tecrübelerine dayanarak davranıyor olması neticesinde çevre tarafından yediği yaftadır, sıfattır.
şahsımın kanaati bu kişilere 'pesimist' değil 'gerçekçi' şeklinde seslenilmesidir.