pesimist bakış; bardağın daimi olarak boş tarafını görmek olarak tanımlarsak; mutlu olamama, başarısızlık, hayata küskünlük, bıkkınlık gibi uçurumların dibinde buluveririz kendimizi. yani hayatta bir amaçtan sapma, dolayısıyla etik değerleri unutma söz konusudur.
ne hikmet bilmem aklıma; şirinler geliyor pesimist bakış diyince; huysuz şirin. güzel olan her şeye gölge düşürmekte üstüne olmayan, sürenli mırın kırın eden bir tipi tip. o kadar sevgi pıtırcıklarının içinde hala sırf huysuzluk yapabilmek için kılı tüyü beğenmeyen ya da beğenmemiş gibi yapan karakter.
ufak bir anımsamadan sonra dönelim konumuza; bu bakış açısını muhtemel kuvvetle savunacak ve tartışacak insanlar, hayattan çok çekmiş, ağlara takılmış ve büyük balıkların yemi olmuş insanlardır. kimi erken yaşta ailesini kaybetmiş, kimi yıllarca emek verip okuyup devlet kapısında yıllarca beklemiş, kimi kaderin kurbanı olmuş istem dışı olaylara karışmış vesaire... içlerinde umut dolayısıyla bir beklentisi kalmamıştır. ancak asıl onları dışlanmaya iten sebep budur. tamam toplumun büyük çoğunluğu atıyorum hapisten çıkmış birisine iş vermek istemeyebilir, ama mutlaka bir yerlerde kalbini temizlemişse; onun rızkı vardır . ama sen daha bir kaç kapıya gidip, önyargılarını yıkamazsan, daha özü kendin kendini affedemezken başkasının seni affetmesini bekleyip bununda bir anda olduğunu göremezsen, hapise düştüğün yollara tekrar düşmen içten bile değildir. tekrar kapkaç yapman, cana kıyman, çoluk çocuğunun rızkıyla uyuşturucu kullanman gibi...
ancak hiç bir şey için geç olmadı mantalitesini benimseyen kişi; yaşlı anne babasının yakın bir zamanda öleceği için üzülmek yerine, o zamana kadar geçen tüm süreyi daha iyi kullanmak ister. gelin geç kalmamışken tüm karamsarlıkları beraber silelim, gelin öğrendiğimiz gibi yaslayalım omuzları birbirine ve yine gelin tutalım elimizi, gerelim göğsümüzü, koruyalım benliğimizi tüm kötülüklere...