beni görüp beğenen ve bana telefonla ulaşan kızın yaşı 18 çıktı. aslında yaş farkı fazla değil ama arkadaş olarak kaldık. ama asıl sorun genç gösterdiğime mi sevinmeliyim yoksa bir fırsatı daha kaçırıp yalnızlığıma son gaz devam ettiğime mi üzülmeliyim bilmiyorum.
şu sıralar çok yapıyorum bunu ya.
pes ediyorum. ne kadar denersem deneyeyim olmuyor. gücüm kalmadı devam edemiyorum. deniyorum, inanın sonuna kadar deniyorum. istediğime ulaşana kadar. tamam diyorum bak oluyor her şey teker teker. bir engeli aştıkça yenisi ekleniyor. tamam hayat bu her şeyi elde etmek beni mutlu etmeyecek belki ama artık istediğim hiçbir şeyi elde edemiyorum. hayal kuruyorum artık. vazgeçmek kolay geliyor. vazgeçilmezim dediğimden vazgeçiyorum.
bazen insanların söylediğinin aksine yapılması gerekendir. çünkü gerçek hayatta, "başarı hikayesi" temalı filmlerin aksine kazanan insandan çok kaybeden insan var. boş yere çekilen acıyı, sarfedilen eforu ve üzüntüyü en aza indirmek için çoğu zaman pes edebilmeli insan.
Umudun bittigi anda sergilenen davranis. Hissedildigi an cok üzücüdür. Dönüp baktiginda arkana, bosu bosuna edilmis mucadeleler ve verilmis fedakarliklar gorursun, bir de basarmak icin bosa giden zamanlarini dusunup bir kez daha uzulursun.
yapabileceğinin en iyisini yaptıktan sonra pes etmek, pes etmenin doğasına aykırı olduğu durum. daha doğrusu pes etmek bu değil ki zaten. pes etmek yapabileceğinin en kötüsüne bile tenezzül etmeden bırakmaktır. bu yapılacaklar iyi şeyler için tabii. en geneli ideallerinizin peşinden koşmak. bunu düşünemeden bırakmak pes etmektir bence.
tüm çabaların boşa çıktığını gördüğünüzde, çabalamaktan vazgeçme eşiğidir. anlatmaktan, beklemekten, güçlü olmaktan, umut etmekten yorulmuş ve elleriniz bomboştur.
bir yenilgi değildir. olmayacağının farkına varmaktır.