yazdıkları ister benim kafama uysun, ister tam zıddım düşüncelerde olsun (ki bu da sık olur genelde.. cumhurbaşkanımız konusundan tutun da, pj harvey'e kadar), her kelimesini samimiyetle, sahiden inanarak, dürüstçe yazdığına gönülden inandığım yazar-konuşur-dövüşür.. öyle ayar mayar alacağına hayatta inanamaycağım nadir kişilerden.. kıyı-köşe şebeklerinden çok ayrıdır bu yönüyle benim gözümde.. taa pazartesi günlerinden beri takipteyiz..
satılık kalemlere alışmış bünyelerin patronajla hareket ettiğini zannettiği kadın yazar. yazılarında aydın doğan'a bile inceden inceye geçirdiğinden bihaberdir bu bünyeler.
bir de ülkemizdeki 'kadın yazar' profili düşünüldüğünde ayrık otu gibi duran ve daima var olması gerekendir. ayna gibi kadındır kendileri. sıkı bir insan hakları savunucusudur. zaman zaman elitizmden dem vurur ama kendisi de bir tutam elitisttir. (sanırım tek kötü yönü)
ayrıca, hiçbir kalıba girmez, giremez. içinden geldiği gibi yazar ve bu şekilde yazan belki de ''tek'' köşe yazarıdır. nefret edilmesinin en büyük nedenlerinden birisi de göte göt demesi olsa gerek.
KUWAiT TiMES'E VERDiĞi RÖPORTAJDA "kızımı amerika'da okutmak isterim ÇÜNKÜ türkiye çok klostrofobik" demiş yazar.
ŞAŞŞIRDIMMM!
ALLAH ALLAH NE KLOSTROFiBiĞi YA, EN TEPEDE DAHA DÜNN EŞiNE METHiYELER DÜZDÜĞÜ GÜLERYÜZLÜ BiR CUMHURBAŞKANIMIZ VAR, HAKEZA DEMOKRAT BiR BAŞBAKANIMIZZZ. ULUSALCI DiYE NEFRETH ETTiĞi KiŞiLER DE BiRER iKiŞER ERGENEKON AYAĞIYLA DERDEST EDiLiYORLAR, EE DAHA NE?
"...devir Artık şiirler, şarkılar, oyun havaları, kokoz barış heyetleri ve içi boş zırvalıkların ötesinde çok temel, çok küçük; ama çok vahim adımlar atmanın zamanı. Tammm zamanı.Diyelim: istiklâl Marşı'nın topraklarımızda yaşayan diğer milletleri rencide eden sözleri. istiklâl Marşı'nın sözlerini değiştirebiliriz. Abdullah Öcalan'ın hapishane koşullarını düzeltebiliriz.
Kürtçe eğitimi ilkokul müfredatına dahil edebiliriz." gibi ifadeler kullanan Radikal gazetesi köşe yazarı.
bugün haluk şahin' in belirttiği gibi klinik vaka. artık kime, nereye, hangi galiz küfür ve ağır hakaretlerle saldıracağını şaşırmış kadın. yazılarıyla aslında sürekli imdat çağrısı gönderiyor gibi. kadın mütemadiyen '' ben hastayım, acilen yardıma ihtiyacım var, bana ilgi gösterin, lütfen '' demek istiyor. biz de kimi zaman onu ciddiye alıp sinirleniyoruz, kızıyoruz. her şeye rağmen şefkate muhtaç bir zavallı.
--spoiler--
BU YAZAR okurları arasında zekâengelli+okumaözürlü+darbese-vicileri GÖRMEK iSTEMiYOR.
Başka kapıya! Sizin gibilere uygun Kapı'dan ve saplarından bol başka bi şey yok bu ortalamada.
Döndüre döndüre anlattım:
Anladın diil mi?
--spoiler--
detay delisi, bir editor ya da fact checker'in olmasi gerektiginden daha ara$tirmaci ama "dedigimden donmem"cilikte saplanti dozunu ayarlayamamasindan mutevellit muzmin antipatik; kemiksiz dilinden cok, agdali anlatimi ve konservatifliginden her daim ele$tirilmeye ve kendisine muhalefet kanat olu$turmaya mahkum; ve fakat, yazdiklarini algilayabilecek bir okur kitlesi yaratma derdinde olmadigindan, yazdiklari da keza cok fazla okumayan ve yuksek cozunurlukte du$unemeyen guruh icin birkac satir bok'tan ya da ego tatmininden ve/veya zirvadan ibaret diye etiketlenen; du$unen, du$undugunu du$undugunden minimum farkla ve samimiyetle aktaran, bu ulkeye olmasa da, bana lazim olan kadin. bitmeyen maden.
30.000 insan evladının gencecik canların beşikteki bebeklerin katili bir insanın yaşam standartlarını düşünen yazar. eğer abdullah öcalan bir avrupa ülkesindeki 30.000 insanın canını alsaydı o ultra-modern avrupa ülkeleri bakalım idam etmek için kaç gün bekletirlerdi o insan parçasını..sonuçta bazı şeyleri iyice ve üzerinde dura dura düşünmesi gerekiyor kanımca.
tarih, kıyımları ve yıkımları körükleyen canilerle aklın, solduyunun ve vicdanın temsilcilerini er ya da geç ortaya serer, sermiştir.
perihan mağden bugünkü ve daha önceki birçok yazısında tarihin onu nasıl hatırlaması istediğini ortaya koymuş bir yazar.
faşizme ve baskıcılığa karşı çok sivri bir dili olan yazar. bugün güzel bir yazı kaleme almış. bu sözlükte de örneklerini gördüğümüz bir çifte standarda parmak basmış.
küfür formata aykırıdır. bu kim için olursa olsun böyledir. bir tecavüzcü için, bir câni için de böyledir. hukuk için böyle olmak durumundadır. ama bu burada uygulanamıyor, sırf "faşistler beni yaftalamasın" mantığıyla yapılmıyor bu.
perihan mağden bunun genel anlamda nasıl cereyan etmesi gerektiği konusunda güzel bir yazı kaleme almış. sözlerinin marjinal bulunması bu ülkenin en büyük ayıbıdır. bu ülke terörizme karşı güya tepki duyup birilerine nasıl işkence edileceğini salya akıta akıta anlatmaktan zevk alan okumuş okumamış bir kitle yarattı. bu yüzden terörü bulmak için dağa çıkmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. terörü biz her gün idrak ediyoruz.
şakacı, bildiğin faşist. ağzından demokrasi sakızını çıkarmaz ama kendi at gözlüğünün görüş alanı dışında kalan herşey onun için tuuu kaka'dır. unutmasın onun kaleme aldığı mevzular başkalarının özgürlüğü, inancı, ifadesi olabiliyor. onlarada saygı göstermek demokrasinin direk sözlük anlamıdır.
son yazisinda kafami acabalarla yiyip bitirmis radikal gazetesi kose yazaridir... Yazisinda usluplarini elestirdigi diger yayin organlarinin kendisininde catisi altinda bulunan dogan medya grubuna ait olmasida, dilinin kemiginin olmadigini bir kere daha kanitliyor. Mevzunun kiyisinda kosesinde dolasan koseyazarlarina inat kor gozum parmagina demis... Icten ice Bebek katili Ocalan'a yapilanlar az bile dememe ragmen bu klise laflarin bizi bir yerlere vardirmayacagini sivri diliyle ifade etmistir.
Daha önce yazmıştım; tekrar edeyim: Bu Savaş; 25 küsur yıldır bitirilmeyen/bitirilemeyen bu kanlı, bu kirli savaş Teşvikiye Camii'nden altı, Ataköy'den beş, Levent'ten de üç cenaze kalksaydı bitirilirdi- ne diyorsunuz?
her şeye muhalefet olan değil sadece doğru olduğuna inandığı her şeyi kasmadan, cicileyip bicilemeden, sağ sola saptırmadan dan/dan diye yazan taşaklı ve de demokrat radikal yazarı. okumaktan keyif alıyoruz efenim.
perihan mağden ortalama zekanın epey üstünde, herşeye muhalefet etmeyi tarz edinmiş, edinmekten de öte, içselleştirmiş, etine kemiğine iliğine kadar bu huzursuz ruh halini benimsemiş bir yazar.
kendini kalabalıkların içinde yapayalnız hissettiğini duyumsuyorum, her yazısını okuduğumda, çocuk bir perihan mağden geliyor gözümün önüne, uymamış, uyamamış kalabalıklara. benimsenmeyecek şeyleri, putlaştırılmış şeyleri alayını birden reddetmeye başlamış. sanki, sınıfta bir saçını çekeni bile olmamış kendisinin okul senelerinde.
alışmış o da yalnızlığa, yalnız hissetmeye, kendini çok zeki, ülkenin geri kalanını gerizekalı benimsemeye.
pek marjinal bir dil edinmiş, okunurken zorluk yaratan, söz oyunları ile mütemadiyen birilerine laflar hazırlamakta..
yalnız köşesinde, değeri bilinmemiş, kıymeti anlaşılmamış - eh çünkü dünya perihan ve diğerleri diye ikiye ayrılıyor- bir mağrur, çirkef kraliçe edası ile yazıyor çiziyor sayıyor sövüyor efendim.
bu muhalefet tutkusundan, sürüden ayrı olma arzusundan olsa gerek, belki de kalben inanmadığı şeyleri bile savunuyor. belki de. mutlak değil. öyle veya böyle, sesini duyuruyor, kendini dünyanın geri kalanından soyutlamayı seçmemiş. tiz, cırlak ve yankılı bir ses hem de. zekayı daima takdir etmek gerek. ancak '' en en en zeki benim '' sanrısı beni hiç enterese etmez de, kendisi ilerki yaşlarda hepten sıkıntılara düşebilir.
sürekli kendi ile kavga etmek zor olsa gerek, kendi ile kavgası dışa dışa dışa yansımış. öyle ki, koca ülke okuyoruz hanfendinin kendisi ile olan bitmez savaşını, habire.