film biraz uçuk bir konuyu ele aldığı için iyi-kötü bir şey diyemeyeceğim. ancak kesin bir şey var ki; sizi içine alıyor. filmin çekimleri o kadar gerçekçi ki sanki o dönemi yaşıyorsunuz. kategorize etmesi zor bir film ama ambiyansı harika!
kitabını okuduktan sonra izlediğim için haliyle beni tatmin edememiş filmdir. ama kesinlikle başarısız değil. konusu "koku" olan bir kitabı filme çevirmek feci zor olsa gerek. kitapta kelimelerle tasvirlerle koku çok başarılı anlatılmış. ama filmde o betimlemeleri okuyamıyoruz ve doğal olarak bir şeyler eksik gibi geliyor. sanki kitaptaki bazı olayları atlamışlar gibi duruyor ama dikkat edince atlanmış pek bir şey de yok aslında. oyunculuklar ise mükemmel. oyuncu seçimini de iyi yapmışlar. mesela kızıl saçlı kız kafamda hayal ettigim degildi tabii ama gerçekten de anlatılan kadar güzeldi. izlenmesi gereken filmlerden.
bir kimlik arayışının en güzel anlatıldığı fantastik film. Konu desen harika oyunculuklar desen harika. izlediğiniz tek bi saniyeden bile pişman olmayacağınız bir film.
amacı olan ve bu amaca inanmış, gözü başka bir şey görmeyen psikopat denilemeyecek kadar hedefe odaklı bir ayarsızın yol hatıralarını anlatan enteresan film. ilginçtir, sen o kadar güzel kadını gözle, kes, biç suyunu çıkar damıt ama hiç birine aşık olma, tutulma ne bileyim hiç biri seni yolundan döndüremesin. döndürmeyi bırak kafanda soru işareti bile oluşturmasın yani o derece hedefe odaklı adam. lan, erkek cinsi böyle ilkeli şekilde iş tutsaydı bugün yıllık izni güneş sisteminin farklı bir gezegeninde geçiriyor olabilirdik. ne bileyim, kanser falan tedavi edilebilir olmuştu çoktan. gerçi bu veledi zina da amacına ulaştığında kadın cinsinin boynuna öyle güzel oturtuyor ki tasmasını, belki bu yüzden görmedi gözü hiç birini.
filmde işlenen enteresan noktalardan biri de budur. ya da bana öyle geldi.
kitaptan beyaz perdeye uyarlanmış en güzel filmlerden birisi.
tek sıkıntı Jean-Baptiste Grenouille karakterinin fazlaca düzgün bir tip olması zira kitaba göre henüz çocukken geçirdiği hastalıklardan ve sakatlıktan dolayı oldukça dikkat çekecek kadar topal, façasının ise bozuk olması gerekiyordu oysa canlandıran karakter düzgün bir simaya sahip.
bunun haricinde sahnelerin geçtiği mekanlar, figüranlar dahil olmak üzere kıyafetler ve aksesuarlar vs herşey çok nizami temsil edilmiş.
yönetmen Ttom tykwer on numara kitaba on numara film yapmış kısacası. https://galeri.uludagsozluk.com/r/333816/+
Acayip güzel bir filmdir (daha da cok abartilabilir güzelligi). O yillardaki pisligi kasveti baska türlü yansitamazlardi. Bana göre en vurucu sahneler bastaki dogum sahnesi ile sondaki toplu sevismeydi. Film ve ona eslik eden müzikler genel olarak cok sakin. az diyalog olmasi bana göre filmi daha seyredilebilir kiliyor. Yalniz jean baptiste'in hic yemek yemeyisi de gözümden kacmadi.
her zaman olduğu gibi bunda da eğer kitabını filmi izlemeden önce okuduysanız filmi hiç de beğenmeyeceğinizin garanti olduğu yapıt. Kitabına gelince tekrar tekrar okunasıdır.
böle bi adam var karı peşinde ama meslek aşkı altında yapıyo bu piçliği.
adam böle cool sessiz sakin, ya aslan burcu ya da akrep burcu ama büyük ihtimal akrep.burç yavşaklığı.
adamdan zarar gelmez diyosunuz ama kiminle kalsa ve ordan ayrılsa ev sahibinin beti bereketi kalmıyo.evi yıkılanı mı dersiniz,öldürüleni mi dersiniz,idam ettirileni mi dersiniz ne derseniz diyin ama adam doğuştan cenabet bunu bilin akrep burcu erkeği.
bi de abimiz beyaz tenkızıl saç tutkunlarından.
olm kestane rengi saç ve beyaz ten de iyidir.
ananızın evinde o da yoktu. böle filmleri izliyonuz yok onla olmaz, yok kızıl saç beni bitiriyo bi siktirin gidin amk.
neyse abi güzel düşkünü ya ama sanırım iktidarsız kokuyla bozmuş kafayı, hiç biriylen cufcufluk bi durum olmuyo.
zaten bakir öldü zaar.*
bu kadınlardan 12 tane koku elde ediyo ama kafayı baştan beri kızıla taktı ya illa öldürcek.kızı da görseniz amk hayat dolu.
çocuk dese ki:
-bacım ben sana hayvan yağı sürüp saçlarını kescem ondan koku elde etcem.
kız izin verir o kadar uysal bi kız.
neyse bu bunu odasın da ziyaret ediyo kokusunu falan alıyo *
aldıktan sonra bunu yarı yolda yakalıyolar kızın babası konuşturmaya çalışıyo nedenini soruyo ne için aldığını söyleyemiyo ibne.
işte bunu idama götürüyolar filinta gibi giydiriyolar falan ama o çoroplar ne amk ya.
bu kızlardan topladığı yağlarla kendine parfüm yapıyo tam idama gitcekken kendine sürüyo bu arada çocuğun kendine ait kokusu yok gençler.neyse işte bu idama doğru gidiyo herkes buna bi hayran bi hayran sanırsın ki brad pitt.
bunun için amı götü dağıtan kızlar mı dersiniz
götü başı ayrı oynayan erkekler mi dersiniz
melek ilan edilmesini mi dersiniz yok böle bişey gençler.
işte bunu idam etcekken bu mendiline yine biraz parfüm koyup mendili halka fırlatıyo ondan sonrası trennnn.hani marjinal bizdik
adamı günaha sokan bi koku icat ediyo siz düşünün artık.afrodizyak
işte meydandakiler sevişmekten yorgun düşünce uyuyup kalıyolar bu da inceden sıvışıyo ortamdan.
sonra doğduğu yere gidiyo ruh hali normal olmadığı için kendini insanlara yem ediyor.
ama mecazi olarak değil bildiğin adamı yiyolar.
çünkü anlıyo ki hayatı boyunca yalnız kalcak işte o zaman kafasından aşağıya boşaltıyor şişeyi.
özet geçmek gerekirse:sonu haricinde aslında fazlaca gideri olan film.
konusu gerçek bir hikayeden alınmış mı yoksa rivayet mi bilinmez ama eşyanın tabiatına aykırı olan ve kimine göre çok sıkıcı kimine göre de asla zaman kaybı olmayan bir film.
2. El kitapçısına bugün yarım saat içerisinde en az 10 kişinin gelip var mı diye sorduğu kitap. Her sene bi koku muhabbeti dönüyor ama anlamadım , bu kitap popülaritesini hiç yitirmiyor . Gerçek bir hikayeden kurgulanmış olmasından olsa gerek .
genelde kitapla aynı tadı vermez filmler. bundandır ki kitap uyarlaması filmler önce yapıtı okuyanlar tarafından pek beğenilmezler. ve bunun en istisnai örneği de "koku"dur. özellikle filmin son sahnelerinden büyük topluluğun kokuyla tahrik olup eş dost akraba seviştikleri bölüm çok başarılı çekilmiş.. izlenmesi gereken bir film ve okunması gereken bir kitaptır perfume.
güzel bir kitaptan uyarlanmış 2006 yapımı, yönetmenliğini tom tykwerın yaptığı film.
son sahnelerinde hatırlanacağı üzere, başrol oyuncumuz, ruh hastası jean baptiste grenouillenin, 12+1 kuralından esinlenerek oluşturduğu parfümünün, insanları gurup sekse, eşcinselliğe, insanı melek olarak görmeye teşvik edecek kadar yan etkileri mevcuttur. lakin bizim ruh hastası her nedense hiçbir şekilde etkilenmemektedir. sanırım koku alma işlevinin yanında, cinsel sorunları da bulunmaktadır. bayanları bile kışkırtıcak derecede güzel olan "laura" karakterine bile dokunmayan bir erkek olma özelliği ile de dikkat çekmiş olan sevgili katilimizin, cezasız kalmasını geçtim, "kızı öldürülmüş bir baba"yı kendine taptırması sinir krizlerine neden olmuştur.
lakin güzel bir film ve kitaptır. tavsiye ederiz efenim.