çocukluğumuzun fenomen oyuncaklarından biri. tam anlamıyla "for dummies" bir ürün. gençler bilmez.
milyarder oynamaktan bayılmış, parmak futbolunda ise tam ustalaşılamamış dönemlere ait pastoral bir eğlence masalıdır penguen merdiveni. pille çalışan açık mavi renkli bir platform üzerinde yer alan bir yürüyen merdiven ile buna bağlı adeta bir waterpark çakması dönemeçli kaydırak sisteminden oluşurdu bu alet. penguenleri ancak mevsimleri işlerken hayat bilgisi kitabında gördüğümüz kadarıyla ya da parliament sinema kulübü sayesinde batman 2'de danny de vito şemaliyle bilmekte olan bizleri haliyle denizin buz gibi soğuk sularının hakimi bu mahlukatları çok çok şaşırtmıştır.
o sebeple bizler beynini kaybetmiş çocuklar gibi o pilleri bitirene kadar penguenleri düşmeden merdivenin üstüne taşıyıp kaydırırdık.
bazen penguenler kopup, uçup koltukların altına kaçardı tabi. bir efor da oraya. peki denyoluk bunun neresindeydi? oyunda yeni hiçbir şey olmuyordu yahu. penguenler düşüyor, iniyor, çıkıyor, dönüyor ve dönüyordu. piller bitene kadar bu doğa olayı hız kesmiyordu. ne zeka geliştiriyor, ne bitirdiği pil eşdeğerinde sıkıntı alıp götürebiliyordu. ama yine de peynir ekmek gibi satıyordu. işte bu yüzden öküzün trene bakmasına eşdeğer bir aletti. şimdi ise evlatlarımız ya internette penguen döverek puan kazanıyorlar ya da kafası az biraz daha çalışanları bizim o kıçıkırık alette zaten simule etttiğimiz olayı, imparatorun yürüyüşü benzeri isimli belgesellerden takip ediyorlar. oysa biz ne kadar para verdik o aletlere, haybeye gitti.