renkli hayatima dair bir aniyi yine sizinle paylasmak üzereyim.
malum gezi parki nin yildonumunu yasadigimiz su gunlerde yurdun belli kesimlerinde protestolar yapilmakta.
bu protestolar gölgesinde bendeniz, gerizekali merve ve yelda odamda oturmus devleti kurtarma politikalari uzerine derin bir sohbet ediyorduk.
bu memleketin en buyuk kurtulus yolunun komünist-islam cumhuriyeti olmasinda tam karar kilmisken disaridan gelen seslerle irkildik.
aman yarabbi, bu nasil bir tangirti nasil bi patirtiydi. hic bir ritmi olmayan metal sesleri kulaklarimin zarini patlacak gibi siddetle yukseliyordu.
dayanamadim ve bu gurultunun sorumlularina çemkirmek icin basimi penceren disariya uzattim. o sinir hali ile agzima ne gelirse söylemeye hazirdim. ama dilimin ucundaki bütün kelimeleri yuttum...
agiza gelen safranin verdigi o keskin tadi, bu yuttugum kelimelerde hissettim. ama bunun sebebi sadece kelimeler degildi. gördugum manzara beni resmen beynimden vurmustu. o igrenc safra tadina ek olarak basimdan asagiya sanki kaynar sular dokulmustu...
mahallemizin 40 yillik hacisi hayriye teyze hic usenmeden duduklu tenceresini ve 1935 yilinda ceyizliginden kalma olan kepcesini almis ve cocuksu bir mutluluk ile pencerede tempo tutmaktaydi.
bu nasil bir celiskiydi hayriye teyze. sen ki sofilerin sofisi, musluman hayriye teyze... nasil olur da basbakanimizdan yuz cevirip bu capulculara destek verirsin.
evet, yuttum dusuncelerimi. diyemedim. saygimda sustum. yasina hurmet ettim. bunlari yasarken bir yandan da ozelestiri yapmaktan geri kalmadim. ya hayriye teyze hakli ise? ya bu capulcu diye adlandirdigimiz alkolik, kes tayfasi bizim dusundugumuz gibi insanlar degillerse?
bu dusuncelerimden beni cekip cikartan gamze oldu. agzinin ortasina bir tane vurdum. aldirmadi. ne guzel de nirvanaya ulasmak uzereydim.
benim gorduklerimi yelda da gormus megerse. orada yigilip kalmis zaar. artik kizamiyorum ona da. alistigimdan midir yoksa hayriye teyze nin bende biraktigi etkiden midir bilmem. bu nirvanaya yaklasmanin vermis oldugu huzur ile... tamam itiraf ediyorum igrene igrene devler hastanesine goturduk yeldayi. fakirlerin arasina karismayi bunye oyle kolay kabul etmiyor maalesef.
bu satirlari devlet hastanesinin 8 kisilik odasindaki refekatci koltugundan yaziyorum. yelda cok iyi. devlet hastanesine geldigin hala farkinda degil. farketse burayi yikar.