böyle durumlarda insanoğlu eline içine sıcak bir şey doldurulmuş kupasını alır, battaniyesine sarılır dışarıyı izler .
Dısarıdan da ne kadar tatlı gözüktüğünü düşünür ve kupasıdan yudumlarını yavas yavas alır ki olası bir tanıdık geçme durumunda şu ruhsal durumunun dısarıdan gözükmesini ister. yoksa o battaniye kupa buğulu cam falan sadece bir dekordur.
2 gün önce oynanan derbinin ardından bi hışımla girdiği sözlükten çaylak olarak çıkmış fanatik galatasaraylı yazar.
adamın yazıları gazetelerde yayınlanıyor lan, sözlük kaybedicek bu potansiyeli bak sayın mod.*
not: daha beter ol, entrylerine seoviler dadansın lan.
ilk resim çalışmalarımızı yaptığımız yerdi. genellikle bir kız çizilirdi. saçları omzunda kıvrılan yukarıya doğru. sobadaki çaydanlık sayesinde oluşurdu buğu.
bir romanda okumuştum, yanılmıyorsam hakan günday'ın zargana'sıydı; kahraman pencere camının buğusuna yazı yazmaktan hoşlanıyordu ama bunun başka insanların nefeslerinden oluştuğunu öğrenince bir daha asla dokunmuyordu buğuya.