efendim malumu aliniz, pembe fular takan kişilere toplum nazari celbinde yerel dilde söylersek top denir. nedense top dendiği vakit aklimiza taksim gelmekle beraber sehri istanbul'un bir nevi babil kulesi olan taksim beyoglu havzasinda insanlar egzantirikliklerini ortaya rahat koyabilmektedir.
evet bizim gibi benden farkli olanin kafasini patlamam gerekir denilen toplumlarda nedense ucurumlar cok fazladir.
diyelim ki sehr-i istanbul'ûn fatih ilçesinin carsamba semtinde eğer ramazan ayinda güpegündüz elinizde sigara ile dolastiğiniz vakit mahalle pressi yüzünden linc olabilirsiniz.
ama temtersi durumlarin yasandiği ilceler ve beldelerde vardir.
bence bunu sebebi tanzimattan beri dogu ve batinin harman edilmesinden dolayi olan sancilardir.
bilenleriniz bilir bilemeyenleriniz ise bir zahmet okusun. devlet-i al-i osmaniye'de hamamlarda escinsellik girla gitmektedir. ama diyelim ki işte evinde oturak alemi yapan kişi mahalle imaminin bayraktarliğinda mahalleli tarafindan oylum oylum selvi boylum olmaktadir.
evet iki yüzlülüklerimizi kapatmak için nedense baskalarinin yasam biçimlerine taaruz ediyoruz. ne bileyim asaliğiyoruz kendimizi korumak hurra diye saldirilarda bulunuyoruz.
haksiz oldugumuzu bildiğimiz halde bunun farkedilmemesi için şarliyoruz ve agresiflesiyoruz. bence haksiz olan insan sinirlenir ve şarlar. çünkü hakli oldugunu bilen insan sakin ve serinkanlidir.
konuyu dagitmadan devam edelim bakalim... ülkemiz özellikle istanbul bin kocadan arta kalan biteviye fahişe oldugu için nedense istanbul ve istanbulla ilgili olan herşeyden nefret edilir.
belki de bunun sebebi osmanli devleti zamaninda anadolunun pas gecilip ordaki arti değerin istanbul'a aktarilmasi ve istanbul'uyn kalkınırken ve güzellesirken diger vilayetlerin güdük kalmasidir.
turkiye cumhuriyeti kuruldugu vakit imparatorluk merkezlerinin bir cogu elden cikmiş ve elde kala kala istanbul ve izmir kalmiştir. izmir sehri ise yasamiş oldugu yangindan ve mubadeler yüzünden güc kaybetmiş ve sönüklesmiştir.
ankara sehri ise kucuk bir bozkir kasabasi iken yapilan imar hamlesi ile baskent sifatini kazanabilmek için isteristemez dengeleri bozmustur.
iste bu vakitlerde vehbi koc gibi ankarali tüccarlar zenginleşmiştir.
bir de devlet politakasinin zorlamasi ile ankara ankara güzel ankara seni görmek ister düsen dara gibi hamasi asli astari olmayan söylemler ile bu burokratlarin kalesi sehir cilalanmiştir.
bu sefer butun nefret oklari ankara'ya dönmüştür.
fakat gelgelim burokrasinin saltanati - ismet pasacilik- 1950 yilinda yenilmiştir. sonrasini biliyorsunuz. siyaset sahnemizde esasta kısla parfumu ile yogrulmuş burokratlar ile camii esansli bir takım esraf kavgalari patlak vermiştir. ve hala da bu cekismeleri görmekteyiz.
konuyu fazla dagitmadan, nedense bütün anadolu sehirleri bir ankara değil de istanbul özlemi ile yanmakta kücük istanbul olmak için can atmaktadir. bunuda rekabetlerinde görmekteyiz.
izmit artik istanbul'un arka bahcesi olmus, trakya ise istanbul'un yazliği ve sanayii ve ciftlik arazisi olmustur.
bursa, eskisehir, antalya gibi sehirler ise istanbul taklit etmekte. ve yasanilan degisimleri hayret izlemektedir.
aslinda bu sehirlerde bu değisimlerin getirisi olmakla beraber birden gelen rantin yasatacaği yozlasmalara ne yapacaklarini merakla izlemekteyiz.
bu degisimlerin sadece maddi getirisine okey diyip, muhafazarliğa siginip bir nevi suudi arabistanlik yapacaklar midir?
evet turkiye cok cabuk degismekte ve evrensel kültürde yerini alacaktir. içersinde bulunan tutucu cagi iska gecmek isteyenlere ragmen lokallikten siyrilip antik yunan ve roma dönemindeki gibi hatta iskender'in iskendiriye sehrindeki mertebeye ulasacağimiza eminim.