Onunla ilgili bilgiler yok denecek kadar azdır. Kesin olan,peloponnesos in Spartada görüldüğüdür.
Uzak bir köşede kendi kendine güldüğü için neden böyle tek başına güldüğünü soranlara karşılık: Tek başıma olduğum için. diye cevaplardı.
Yunanistanın batısında kaygı verici ve rekabetçi politika, sonunda daha bile kötü gelişmelere yol açmıştır. Korfu (Kerkyra) ile Korinthos arasında, Atina ile Samos arasındakine çok benzeyen bir anlaşmazlık doğmuş, ama bu sefer üçüncü bir taraf olarak Atina duruma müdahale etmiştir. i.Ö. 435de Korinthosa karşı bir deniz zaferi kazandıktan sonra, Korfu kendisinden ağır bir öç alınacağından korkarak Atinaya başvurmuş ve Korinthosluların diplomatik çabalar göstermelerine karşın, Atina Korfu ile bağlaşmış ve Korinthosa karşı çatışmaya girmiştir. Perikles bundan sonra, şimdi 15 yıldır Peloponnesos birliğinde bulunan Megarayı, Atinanın denetimi altındaki bütün liman ve pazarlardan sürüp çıkarmak için bir karar tasarısı önermiş ve kabul ettirmiştir. Atinanın rekabet enerjisi ve bunun getirdiği kaçınılmaz haksızlık hep yukarıdan alan tutumu ve demokratik yöntemlere duyduğu acımazsız güvenç, onu korkunç bir savaşın eşiğine getirmişti. Spartalılar da öfkelenmiş, muhtemelen korkmuş, kıskançlığa kapılmışlardı ve en az Atinalılar kadar küstahtılar.
Peloponnesos Savaşı
421 ile 420 arasındaki bir yıllık bırakışma dışında, savaş i.Ö. 431den 404e kadar tam 27 yıl sürecekti. Atinanın yıkılmasıyla sonuçlandı, ama bu yıllar boyunca bütün Yunanistanda sarsıntılarla parçalara ayrıldı. Tabi tarihte hiçbir şey anlattığı kadar kesin değildir. Gerçekte savaş hiçbir zaman tamamlanmayan 30 yıllık barışın sona ermesinden çok önce, 460da başlamış ve ondan sonraki yüzyılın Atinası da çok güçlü bir hortlak olmuştur. Savaş sırasında Yunanlıların, özellikle de Atinalıların Makedonya ve Trakyadaki, Asyadaki, Sicilya ve italyadaki, Kelt halkları arasındaki, hatta Sudan kadar güneydeki etkisi hala artmaktaydı. 431de Thebaili bir komando birliği, Atinanın dostu olan Plataiaiye saldırdı, çoğu yakalandı ve öldürüldü. Spartalılar Atina topraklarına girdiler, muhtemelen 300.000 kişi kadar bölge nüfusunun çoğu şehre doluştu; Spartalılarsa surların dışında kalan alanda, ellerinden gelen tahribatı yaptılar, küçük bir kaya kalesini kuşattılar, böyle bir kale de kendileri kurdular. Atinalılar daha etkin bir enerji ile hareket ediyorlardı. Aiginayı kolonileştirdiler, bazı batı bağlaşmaları yaptılar, para ve gemi stokları biriktirdiler. Sparta istilası her yıl yinelendi, ancak Atina donanmasının saldırıları bunları dengeliyordu. Makedonya sınırındaki Poteidaianın halkı Atinaya teslim olmadan önce insan eti yemek zorunda kalmıştı. Sonra da, kuşatma altındaki Atinalılar vebadan ölmeye başladılar. i.Ö. 429da Periklesin kendisi de öldü. Beklenebileceği gibi birlikten bir ada ayrıldı; bu Lesbostu ve Atinanın tepkisi müthiş oldu, egemen halk meclisi önce genel bir kıyım önerdi; sonraysa, Mytilenenin surlarını yıkmak, deniz filosuna ve bütün topraklarına el koymakla yetinmeye karar verdi; oraya kimlerin koloni kurmaya gidecekleri belirlendi; bunlar Lesbosluları tıpkı Spartanın kendi serflerine yaptıkları gibi, yarıcı olarak tarımda kullandılar. Yine beklenebileceği gibi, dışta kalan tepelik Plataiai şehri Spartlıların eline geçti; fakat Korfu uzun süren ve müthiş çalkantılardan sonra gene de demokrasisini korudu. Savaş 420li yıllar boyunca, tabi şehirlerde şiddeti artarak devam etmiştir. 425te Atinalılar Messenianın güneybatı kıyısında, Pylos koyunda, giriştikleri cüretli bir harekât sonucunda bazı Spartalı askerleri yakaladılar. Bu sevinçli yenginin onuruna dikilen anıt günümüze kadar gelmiştir (Paionios Zafer Abidesi). Başka yerlerde Atinalılar bu kadar başarılı olmadılar; Boeotiada yenildiler, Spartalı general Brasidasa karşı önlem almayı ihmal ettikleri için Amphipolisi kaybettiler.Savaş bölgesi, tümünde birden başat olunamayacak kadar büyüktü.Her iki tarafın da gücü tükenmişti; hiçbiri kazanamıyor, ikisi de yeniliyordu. i.Ö. 423de bir bırakışma girişimi yapıldı, ama 422de geniş ölçüde, Atinalı general Kleonun Amphiplisi geri almaya kalkışıp da hem kendisinin hem de Brasidasın öldüğü bir savaş çıkartması yüzünden, bu girişim başarısızlığa uğradı; daha sonra i.Ö. 421de 50 yıllık bir barış antlaşması yapıldı. Fakat Korinthos, Megara ve Boeotia bu antlaşmaların koşullarına öfkelenerek barışa girmediler. Atina ile Sparta arasında olumlu bir bağlaşma olunca, Peloponnesos birliği çözülmeye başladı.Fakat diplomatik kucaklaşmalar, ister istemez işe karışmaları anlamına gelmiştir. Birlik çözülünce, Korinthos, Mantinea ve Elis Argosla bağlaştılar. 419da Atinada Argos, Elis ve Mantineayla 100 yıllığına bağlaştı. Bu yeni bağlaşıklar topluluğu daha sonra hep birlikte Epidaurosa saldırdı;Spartaysa Epidaurosu destekledi ve (414e kadar resmen olmamakla birlikte) savaş yeniden başladı. ilk büyük muharebesi i.Ö. 418de Mantineada oldu; Spartalılar kazandı ve Atinalılar bir hamlede yeni bağlaşıkların geçici olarak yitirdi. Doğrudan demokrasi politikasının, Atinalılar üstünde iyi bir etkisi görülmüyordu.
Atina kendi yıkımına doğru yürüyordu. i.Ö. 416da maceraperestlerden başka bir şey olmayan bu egemen halk, Sicilyanın sarsıntılı kavgalarına karıştı. Sicilyadaki savaş, hiç kimsenin hayal edemeyeceği bir batak ve felâketti. Uzun bir kötü yönetimden sonra, i.Ö. 413te Syrakusa kuşatması başarısızlıkla bitince, Nikiasın yeteneksiz komutası altında geri çekilen Atinalıların çoğunun kıyıma uğratılmasıyla sonuçlandı. Atina batıyordu. 20.000 kadar köle, 413 yılında Attikada, Atinanın kuzeyinde Spartalıların kurduğu bir ileri karakol olan Dekeleiaya kaçtı; Laurion madenleri de aynı yıl güvensizlik nedeniyle kapatıldı. Atinanın bağlaşıkları birlikten ayrıldı. Persli taşra valileri etkinliklerini arttırıp, Spartanın yanında biraz biraz savaşa katıldılar. Atinada oligarşi yanlısı bir akım fark edilmeye başlandı ve i.Ö. 411de bir kurul Atinada yönetimi ele geçirdi ve üç ay tiranlık etti, fakat Sparta onlarla anlaşmakta ya çok yavaş davrandı, ya da öç almak istediği için ağırdan aldı ve demokrasi geri geldi. Bu aşamada bile, Atinanın denizde kazandığı bir zafer, neredeyse dengeyi kuruyordu; 410da barış isteyen Spartalılar, bunu reddedense Atinalılar oldu. Şimdi savaş denizde ve doğuda geçiyordu. Sonunda, kaçınılmaz olarak, Atina bir deniz savaşı daha kaybetti. Donanmaları kıyıya yakın bir yerde baskına uğradı, ciddi bir direniş göstermeden 160 gemileri batırıldı. Bu olay, Çanakkale boğazında i.Ö.405 yılında, Lampsakos yakınlarında olmuştur. Atina birkaç ay hem karadan hem denizden abluka altında yaşadı. Kışın Sparta ordusu geri çekildi, fakat Atina aç bırakılarak teslim olmaya zorlandı. Atinalıların donanmalarındaki hemen hemen bütün gemilere ve dış topraklarına el konuldu. Yüzyılın sonunda, Sparta başında olduğu gibi, sayıca bir üstünlüğe erişmişti, fakat ortada gerçek bir üstünlük de yoktu...
--spoiler--