sorulması gereken en önemli soru! peki ya sonra?
bu kargaşa bu basitlik bu yüzeysellik bu toplum karşısındaki yabancılaşma en nihayetinde bu saçmalığa vakıf olup aynı saçmalıktan yakınıp yine de aynı şekilde saçmalık çemberinin tam ortasında yer almak!
düşünün bir insan var kafes içerisinde, bir çember içerisine girmiş fare misali aynı çemberi döndürüp duruyor sürekli aynı terennümler aynı tekerrür biçimi ve yanılsama almış başını gitmiş kişi kendisinin ilerlediğini varsayıyor ama bir soluklanıp noluyorulan dediğinde bir bakıyor ki çember bir bakıyor ki kafes adına gökyüzü mü diyor ne diyor artık her neyse. aynı sorular aynı sorunlar aynı hayatlar aynı tekdüze yaşam biçimleri. kafes kafes kafes ve yorulan beyin.
bu durum değişir mi? insan ne kadar değiştirebilir içine düştüğü hayatı? ne kadar değiştirebilir soru oklarının yönünü? bu hiç mümkün müdür? adamın dediği gibi olmaz mı bazen "bir insana verilebilecek en büyük ceza kendi karmaşasının farkına varmasıdır" böyle olmaz mı bazen? ya sizde nasıl oluyor?
ham kalmak! sürekli yetersiz kalmak sürekli soruların karşısında basit kalmak kalkanı yere düşüp toplumun bayağı zeminine kapaklanmak. olmuyor mu size biriniz çıkıp bir ses versin biriniz çıkıp desin ki ben de ölüyorum ben de yaşıyorum! yaşıyor musunuz lan siz? var mı oralarda bir hayat belirtisi!
zaman geçiyor, zaman geçecek biz yine kendi yakındığımız dertlerden muzdarip hiçbir şey görmezmişçesine hiçbir şey sormamış gibi yine aynı düzlemde yine aynı orta karar şartlarda bir şeyler yapmaya çalışacağız. sözde aileler kuracağız sözde çocuklar yapacağız sözde evimiz olacak bilmem neyimiz olacak ama soruyorum hangisi dindirecek ki bu sızıyı? hep mi hayatı bu kafesteymiş gibi yaşayacağız? hep mi işimiz kağıt fareliği olacak. hep mi "peki ya sonra" diye soracağız. neyse sorular azalacak biliyorum sorgulamalar azalacak ve biz o yüzeye çıkacağız sonra o yüzeydekilerin kuralına göre oynayıp kendi çelişkilerimize bir başkasını ekleyeceğiz. adına da yaşamak diyeceğiz. yarış atı gibi fare gibi hayvan gibi yaşayacağız. ve biz hiçbir şeyden habersiz solucanlara yem olup gideceğiz.
dayanamaz insan! insan dayanamaz! böyle olmamalı bir yolu olmalı zaman dolamlı bir yerden sonra kırılmalı sözcükler patlamalı gökyüzü ama heyhat biz yine en başa dönüyoruz! döndükçe dönüyoruz, can çekişiyor milyarlarca canlının arasında biz "neden" diye sorduğumuz için daha bir yaşıyoruz daha bir ölüyoruz!
"bu geçici bir huysuzluk ya da bir hastalık değil bu kendi öz varlığım"
çıkmaza girildiğinde yahut alınması gereken en zor kararlarda en çokta o an'ı henüz geçmişken kişinin şuurunun çaresizlikle uyanış halidir .peki ya sonra?
peki ya sonra sensiz naparım?
peki ya sonra nereye giderim?
peki ya sonra ben?
peki ya sonra onsuz (fiili cenaze ) naparım?
peki ya sonra ?
ben, ben yaşar mıyım? vs.