saçma soru kalıbı. gitmeyi göze alabildiğine göre unutmayı da başarabilecek demektir ne de olsa. yada unutamasa bile giden gitmiş sonuç olarak. yani sen tamam beni terket ama unutma demeye mi çalışıyorsun? ne farkeder. bunun sana ne gibi bir faydası var anlayamadım ama saçma işte.
"bir uzak sabah denizidir gittigin kapi
ellerinde rüzgarin tasinmaz çamurlari var
köpürmüs soylarimi toplarken çürüyen yanlarimdan
inan batmis sehirler gibi onarilmaz anilar
gözlerinde unuttugum o eski aciz miras
almaya gelsem solugumda dalgin yosun kokusu
biliyorum artik hiçbir gemi beni tasimaz
ve yeniden büyür içimde magrur bir zakkum gibi terkedilmek korkusu
hüznünü ver bana yeter, gizli hüznünü
kollari bagli hüzün olsun dört yanim
iragina vurma beni kirvem, aglarim, delirirsin
sonra derler haklidir sevdasi
geç olur ki artik onarmaz rakilar
geç olur bir yaraya rakinin dagilmasi
sen sehre sirtini dönen uykusuz dagli
gemiler nerde (ki çogu hüviyetidir melankolinin)
nerde aykiri mavzerler (onlara sigdiramazsin ki öfkelerini)
barut esmeri tenine sevdalarimi sürdügüm
nasil tasidin bunca yil delirmis saçlarinda o eski sark yelini
biliyorum dokunsam parmaklarim kirilir
dokunmasam eskiya uykusuzlugu çetin silahlar gibi"
- peki gittin beni unutabilecek misin?
+ unutamam diye düşünüyordum necmi, fakat bu ibrahim tatlıses megalomanlığındaki ve üslubundaki soruyu sorman şu anda seni silmeme neden oldu!
sanıldığının aksine; evet, hayır dışında pekçok cevaba açık sorudur. hazır soruyu bulmuşken, başlanır saydırmaya. " senin gibi densiz bir insanı tabii unutamam. aşkı kastediyorsan, bitti ki gidiyorum. anamdan emdiğim sütü burnumdan getirdin." diyerek, romantik hava dağıtılır.
''ben bizim insanımız kadar duyguları şekillendiren, onları klişelere sokan bir millet daha tanımıyorum.. bu başlığı açarken içim kıpır kıpırdı.. ama nasıl olup da bunu megolamanca bir söz olarak algıladılar anlamam mümkün değil. her terkeden aşkı bittiği içi nmi terkeder. hiç başınıza ortada bir sorun olmadığı halde, kibirden, yerinde bir adım atmamaktan, tıkanmadan , öfkeden, saçmalama arzusundan biten bir terkediliş gelmedi mi? hiç sevdiğiniz halde bırakmak yokolmak, kaybolmak istemediniz mi? hiç nefesiniz kesilene kadar aşka dalmışken, o aşkın size ağır geldiği ve gittiğiniz olmadı mı? bu sözlükten bile bir daha gelmem asla diye gidip te davulla zurnayla karşılananları ben hor görmezken siz nasıl olur da aşk gibi karmaşık duyguların esir aldığı bedenlerin gel gitlerini yerden yere vurursunuz''
senin büyüklüğün, benim sevgimdendir. ister unutur, ister her daim hatırlarsın. ama aklında kalsın ki benim sevgimdi seni bu dünyaya kraliçe eden, şimdi sadece 7 milyar piyondan birisin. şimdi gidebilirsin canım...
soru açıkça sorulmuştur. yalnız bu sorunun yanıtı yoktur. açıklanabilecek bir şey de yoktur. gitmek isteyen, sizin en önemli bir kısmınızı da kendisiyle birlikte götürerek sizi terk edecektir.
Bir insani unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insani hayatindan sonsuza kadar çikartmak zorunda kaldin mi hiç? Hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi, her an kapindan içeri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda hiç gelemeyecegini de bilmen gibi. Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek, ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana, ne kadar katlanilmaz bir gerçek degil mi sen hala bu kadar sevgili iken? Özlemek, bu kadar özlemek, etini kemigini yakarcasina özlemek... çok kötü degil mi? Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu isitememek, artik sonunun 'Pi' hali degil mi? Biliyorsun degil mi? Ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik caddede geçen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek için o yüzü, belki biraz önce geçti bu kaldirimdan diye düsünmek, belki su an arkamda yürüyen insanlarin içinde bir yerde demek, belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur degil mi? Ne kadar eritir insani farketmeden. Sende biliyorsun degil mi bunlari.? Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hiç? Hiç iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina. Güzel bir kafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde, güzel bir sarki dinlediginde güzellikleri oraninda eksik kaldiklarini hissettin mi paylasamadigin için onunla. Bir barin kalabaliginda hiç yarim vücudunla sallandin mi ortada? Hiç iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi? Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hiç? Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan nefret edemedigin zamanlar oldu mu hiç? Gözünün içine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hiç? Hayatta inandigin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri yazabildin mi? Onu içinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hiç? içinde aglayan çocuga umut sarkilari söyleyemedigin, özlemini, susuzlugunu, açligini gideremedigin zamanlar oldu mu hiç? Kanayan yarasini gördügün ama merhem olamadigin zamanlar. Gücünün, hani o tanrisal gücünün bir çocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu gördügün zamanlar oldu mu hiç? Hiiiiiiiç.... Hiiç... hiç... bir hiç
giden sevgili aklına koymuşsa gitmeyi,gitmeden unutmuştur arkasında bıraktığı sevgiliyi. sevgili için acı da olsa bunu duymak kendi dünyasın da sen beni unutamazsın diye düşünsede giden gitmiştir bu sözü söylemek için geç kalmıştır. bu hayatta herşey unutulur en zor aşk bile başka aşkla teselli bulur.