öyle bir sorunsal yoktur. Hawkingin dediği gibi "Eğer bir tanrı varsa ki bu ihtimal daha yüksektir, tanrı zaman ve mekanın dışındadır zaten big bangden önce zaman ve mekan yoktu bu durumda tanrı sonsuzluğun içinde her zaman vardı."
kuranı kerim ve hadisi şeriflerden de anlaşılacağı üzere allah ezeli ve ebedidir yani o hep vardı zaman kavramı sadece kainat için geçerlidir.
Allah varlık değil var edendir. Tanrı kavramından ayrıdır. her yeri her şeyi içine alır, en yakındadır en uzaktadır. yüzü gözü hacmi var olan heykeller gibi değildir. hava gibi açlık gibi görülmesede duyulmasada dokunulamasada hissedilir, hissettirir. bilinmezliğin tek tutarlı tanımıdır. bilinmezlik var sonsuzluk var. biline bilinmeyen öğrenilen öğrenilecek olan her şeyi kapsar. öyle tahtta oturan yıldırımlar yağdıran yaşlı amca falanda değildir.
konunun metafizik (fizik ötesi) ile ilgili olduğunu kavrayamamış cahillerin böbürlendiğidir. insanın düşünce boyutunda kabul etsek de etmesek de bir metafizik alan vardır. bunu da inkar eden adam iki yüzlünün tekidir.
bu konu daha önce birçok kez aklıma geldi fakat üzerinde durmadım çünkü böyle bişeyi çözmeye yetecek beyin hiçbir insanda yoktur.
ve aklıma şu söz geldi;
Eğer Allah yoksa insan ona inanmakla hiçbirşey kaybetmeyecek, fakat varsa inanmamakla çok şey kaybedecek.
De ki: O Allah birdir, büyüklük onda nihayet bulmuştur, daim ve bakidir, her şeyden müstağni ve her dileğin merci'dir. Doğmamış, doğurmamıştır. Hiç bir eşi ve benzeri yoktur *
inanan için "bizi aşar" diyerek içinden çıkılan, inanmayan için soru bile olmayan sorudur. Öyle ya bir yaratıcıya inanmayan neden bir yaratıcının varlığını sorgulasın ki?
allah şeylerden farklı olduğu için şeylerin yasalarına uyma zorunluluğu yoktur. hatta şeyler, allah olduğu için vardır ve sebepsiz kendi kendine yeterlilik gibi idrak alanımızın sonu olan varlık olarak allah'ın varlığını düşünce boyutunda kavrarız. her şey yok idi var oldu, allah için ise yokluk söz konusu olamaz ki nasıl var oldu diye soralım. sadece eksik bir şekilde kendi kelimelerimizle varlık olarak ifade ediyor olmamız o'nu diğer şeylerle aynı sınıfta değerlendirmemiz için yeterli bir sebep değil.
maddenin zincirleme sebeplilikler prensibinden sonra en nihayet ulaşacağımız şey allah'tır. yani en son deriz ki sebeplilikler silsilesi sonsuza uzayamaz, var olma gücünü sonsuz bir şekilde kendi kendinden alan mutlak bir yaratıcı olmalıdır ve bu yaratıcı allah o öyle bir varlık olmalı ki bizim nedenselliğimizin dışında olduğu için bizim tam olarak o gücü idrak edemememiz normal kabul edilmelidir.
dusununkı sız bır robot yaptınız ve ona ıstedıgınız kusursuzlugu ekledınız.amacına uygun bır robot pekı o sızın nasıl dunyaya geldıgınız hakkında sızın ona hıcbır bılgı yuklememısken,onun 'sızın nasıl dunyaya geldıgınız' konusuna nasıl bır cevap verebılır kı sadece tahmını dusuncelerle fıkır sunabılır buda ne derece kanıtlayıcı olur sızce.cenab-ı hak da bıze kendı yaradılısı ıle ılgılı bıze bır dusunce vermemısken,peygamber efendımız bıle bunu dusunmemısken yazarların bu soruya kanıtlamak amaclı cevaplar aramasını dogru bulmamaktayım.
allah vardır ve gerçektir. basitleştirerek klasik bir örnekle açıklayacak olursak;
trenin son vagonunu kim çekiyor? bir öndeki vagon? onu kim çekiyor? onun önündeki. .... derken lokomotife geliyorsun ama onu kim çekiyor demiyorsun. bu durumda inanç devreye giriyor. yani yaratılış gerçeği. bu düşünceye sıkı sıkıya bağlanmamızın en kuvvetli destekleyicisi, proteinlerde gizlidir. proteinlerin doğa tarafından tesadüfen oluşma ihtimali çok komik bir sayı çıkmaktadır. bu ihtimale inanmadığımız için allahın varlığına inanıyoruz.
mantıkla felsefeyle açıklanamadığı için insanlar inançsız olmaktadır. islamın açıklanma sorgulanma meselesi değil sadece bir inanç meselesidir.
içinde allah a iman eden böyle soru sormaz, böyle soru sorabilen allah a inanmaz, peki allah a inanmayan bir kişi neden inanmadıgı bir varlıgın nasıl meydana geldigini neden sorgular? sebeb laikçilik şişede durdugu gibi durmuyor bünyede sanırım.
tipik chp li sorunsalı, 2 saat oturup açıklama yapmaya gerek olmayan başlıktır. kutupta namaz nasıl kılınır türünden bir örnek sorudur ki bunu namaz kılan bir kişi asla sorgulamaz, kutuplara gidecegi zaman açar bilen birisinden ögrenir ve uygular, tipik chp li özellikle bir topluluk gördügünde, ortamda da bir dindar kişi özellikle bir imam varsa başlar densiz sorularına, geçen gün laik yazarların bir tanesi şöyle yazmıştı, sana ne kutupta namaz nasıl kılınıyor sen evinde kılıyormusun ki kutupta nasıl kılındıgını merak ediyorsun! düşünün demokrat bir laik in bile artık yuh dedigi bir durum.