kelimelerin kifayetsiz kalacagi filmdir. reklamin da .mina koyulmustur. pepsiler acibademler frukolar bmvler havada ucusuyor ama olacak o kadar.
turk sinemasinin kanayan pek cok yarasina parmak basmistir. aglatmistir bazi yerlerinde, bir gora kadar guldurmemistir ama oyle samimi ki, diger filmleri ile kiyaslama filan yapmayi birakip tadini cikarmaya bakmali.
ozan guven, zafer algoz performanslari muazzamdi. bi de o hani 7 numarada "aslanim" diyen adam oynuyor ki epey keyifliydi onun rolu de.
"yerli filmin korsanini yapmayin, gidip sinemada izlesin pezevenkler"
komik olmayan cem yılmaz filmi. yanlız zaten komedi filmi değil. cem yılmazın komedi olmayan filmleri genelde ortalama veya tırt. çok kaptırıyo cemoş kendini sinemaya konuşurken vurgulu ve baskılı kelimeler kullanıyo sinemayla ilgili konuşurken çeşitli akşam tv programlarında. bu da özgüven patlaması demek ama senin gibi düşünmeyen insanlarda var be cemo. buna saygı göstermelisin. senin çok sanatsal motifler var bunlara değinmeliyiz dediğin bölümler bana tırt gelebilir. benim için çok önemli konular sana tırt gelebilir. bu kadar kasma. yapabildiğin en iyi iş stand-up senin.
adam yapmıs hak yiyen bok yesin şimdi dogruya doğru filmdeki inceleri kapmak zaten asıl muhabbet kapamayanlara film elbetteki kötü gelecek. özellikle finaldeki acıma yetime repligi olayı bitirmistir saygılar.
Film bir nevi Sinemanin 100. yil projesi gibi. Hikayesi, gondermeleri, anlatimi ve karakterleriyle bir saygi kusagi tadinda olmus.
"Ben cok gulmedim ya" diyeniniz olursa kalbini kirarim. Harika bir komedi filmiydi. Surekli bir G.O.R.A. beklemek her sene bir The Godfather uclemesi cikmasini temenni etmek gibi bir sey. Bazi seyler tektir benzeri olmaz.
Bu film aslolarak Cem Yilmaz'in "sinemaci" apoletini taktigi filmdir. Hikayesi, kurgusu ve teknigi mukemmele yakindi.
Cesitli yerlerde filmin "ticari kaygisi" ile ilgili elestiriler yapiliyor. Ne gibi bir kaygisi olmali sizce? "Dur milyon liraya bir film cekeyim ama ticari kaygim olmasin Mısır'daki arazileri satarim" mi demesi gerekiyordu.
Kimisine igrenc gelen su urun yerlestirme hadisesini bile mizaha yedirerek gulmemize vesile olmasi bile bu filmim artisidir.
Kac milyon izlenir bilemiyorum. Zira Cen Yılmaz filmleri o kadar ince espri barindirir ki sosyal hayattan biraz kopuksaniz "Neye guldu simdi bunlar ya?" demenize neden olabilir. Ornegin Her Sey Cok Guzel Olacak filmini izlemediyseniz guzel bir espri kacirdiniz demektir.
Turk sinemasinin mihenk tasi yeniden dirilisi Eskiya'da bir tat olmus filme. Dedim ya ustalara saygi kusagi gibi film.
Fikrimi sorarsaniz gidin bu filme abiler ablalar. Sinema guzel sey. Sinemayi sinemayla anlatmak daha guzel sey.
dram ağırlıklı olmasına rağmen yer yer güldüren sahneler de mevcuttur.
sinemanın ve sinema sektöründe çalışanların sorunları usturuplu bir dille ele alınmıştır. ayrıca oyuncular da gerçek isimleri ile alabildiğine dalga geçmişlerdir.
cem yılmaz sinemanın ustalarını unutmamış, onları bazı repliklerle taltif etmiştir.
(bkz: sadri alışık)
+15 yaş sınırının konulma sebebi ise küfür olabilir.
ince esprilerin havada uçuştuğu film. bazı esprilere sinemada 70 kişi varsa sadece 2-3 kişi güldü çünkü anlamadı çoğu. normal ciddi ciddi konuşurken aralarda o kadar çok ince göndermeler oluyor ki ben bir filmde ilk defa bu kadar gizli komedi gördüm. film baştan aşağı süper bir komedi filmi. dram yönüde var tabi. cem yılmaz gene yapmış.
**Bu yazı film sonrasında ''Gülmedim ya'' tarzı yorum yapan insanlara adanmıştır.
--Yazının devamı film hakkında bilgi içerir---
Cem yılmaz'ın Her Şey Çok Güzel Olacak'tan sonra gelen en başarılı filmidir.(Hokkabaz'dan daha güzel bir film olduğunun altını çizmek isterim.)
Cem yılmaz ile ilgili en büyük problem/yanlış anlama kendisinin komedyen kimliğiyle yönetmen kimliğinin çok ayrı noktalarda olduğu, toplum tarafından ayırt edilemediği gerçeğidir.
Hokkabaz, Her Şey Çok Güzel Olacak, Pek Yakında bu 3 filmin ortak noktası nedir? Filmlerin hepsi ''gerçek hayatı'' anlatıyor, fakat(!) cem yılmaz gerçek hayatı anlatırken kendine özgü hiciv dolu zeki bir anlatımla yapıyor.Yani düşündüğümüz zaman ''sanat filmi'' yapıyor diyen zeki demirkubuz ile aynı şeyi anlatmaya çalışıyor( Filmde Kader'e dair göz kırpma tesadüf değil),*farklı bir yol ile.
Bu tarzda en önemli nokta ''hayatın gerçeğinin seyirciye ne kadar geçtiği'', yönetmenle seyirci arasındaki diyalog bir bakıma. Yani yönetmen 'ben filmi mi anlattım,seyirci anlamadı'' veya ''ben seyirciyi eğlendirdim gerisi beni bağlamaz'' gibi iki uç noktayı da kendisine bahane edemez,zira yönetmenle seyirci ortak bir paydada buluşmalı.
Cem yılmaz'ın bu ''ortak paydayı'' bulmada bir sıkıntısı yok ancak cem yılmaz'ın kendisine ''ekonomik açıdan başarı'' sağlayan komedyen kimliğinden kurtulması gerek.Üzülerek söylüyorum ki cem yılmaz da böyle bir istek olduğunu göremiyorum, ''güzel filmler çekiyorum parayı hak ediyorum havasını'' gözümüze sokulan ürün yerleştirmelerde görmek mümkün. Yani cem yılmaz'ın sinemadaki başarısı kendisinin neyi seçeceğine bağlı; sinema mı para mı?
Son olarak, film güzel filmdir(ürün yerleştirmeler olmasa çok daha iyi olacaktı), sinemada izleyin/izlettirin, eğer bu filme cem yılmaz filmine gidiyorum kesin güleceğim kafasında giderseniz yanılırsınız,zira güldüğümüz dakika sayısı 5 dakikayı geçmiyor.
harkulade bir film. cem yılmaz'ın 2. hokkabaz'ı olmuş pek yakında. yer yer hüzünlendiren, yer yer eskilere götüren, haliyle de yer yer güldüren, hatta kopartan bir film.
--spoiler--
göndermelere bayıldım ben öncelikle.
hababam sınıfı hafize ana'nın zili, davaro'daki mikser, gülyabani, baytekin...hakikaten lan baytekin'i nereden akıl ettiniz?(burada muhtemel ki sunay akın devreye girmiştir)
hele hele o eşkiya filminin final sahnesi, filmlerde yer alan isimsiz kahramanlara göndermeler(1. polis, 2.polis, 3. polis) daha ne olsun.
sırasıyla saygı duruşunda bulunulan filmler;
tabi bunlar alelade seçimler değil.
özellikle mazhar alanson ve nurgül yeşilçay'lı sahnede mazhar alanson'un;
"saçmalama altan..." repliği, bizi yıllar öncesine, cem yılmaz'ın ilk dönemlerine götürdü ki, cem'in de yapmak istediği zaten buydu, burada "bakın ben nereden nereye geldim" mesajını iyi verdi cem yılmaz.
bir babanın yuvasını kurtarmak için çırpınışları, kadınların bazen burnunun ucundaki değeri farketmeyişini çok güzel işlemiş cem.
film içindeki film, yani "şahikalar" biraz daha fazla yer bulabilirdi bence.
ayrıca filmde en çok eleştirilen şey "ürün yerleştirme" olayı. pepsi co ürünleri pek çok sahnede yerleştirilirken, turkcell bir sahnede ama çok can alıcı bir noktada yerleştirilmiş. gayet normal, sonuçta o sette yanan elektrikten tutun da içilen "latte"(!)ye kadar her şey masraf.
bir de küfür olayı var çok eleştiri alan.
ulan küfür hayatımızın bir gerçeği değil mi sanki? bu küfür olayını eleştirenler sanırsın ki gerçek hayatta birer salon beyefendisi/hanımefendisi kıvamında yaşıyorlar. hasiktirsinler amk.
neredeyse her sahnesi, yabancı bir komedi filminin adaptasyonu olan film.
boklamak gibi algılanmasın diye örnekleyeyim.
will ferrell'in oynadığı the campaign filminde, zirvedeki bir siyasetçi dibi görsün diye ona türlü tuzaklar kurulur. will ferrell bir bebeğe yumruk bile atacak olur yanlışlıkla. bu sahne hatta bu durum tanıdık geldi mi? çağlar çorumlu'nun çevirdiği kariyer bitirme sahnelerini düşünün. her sahnede böyle tonla şey var.
çok sıcak film öyle mi, çok zeki adam falan, tabii tabii.. üzücü bunca şey kendisi adına. keşke yapmasa
not: ben hayatta böyle şuursuz fanlar görmedim. körü körüne boklama değil diyorsun, örnek veriyorsun, sonra da eksi yağmuru. ne güzel kafalar yahu, pırıl pırıl.
cem yılmazın babalar gibi dram-komedi filmidir.
bilmiyorum sizde de oldu mu, imdb de ve filmin sitesinde tür komedi yazıyor ya hani, ben gora,arog,yahşi batı ayarında yaracak bir film bekliyordum, dram beklemediğim için beklentimi komediye yönelik yüksek tutmuştum. komedi yönünden beklentimin altındaydı, e zaten film salt komedi değil amk asıl dram, komedi altta kalıyor resmen.
ama sözlükte bazı itoğluitlerin bu filmi itin götüne sokmalarını anlamış değilim.
eleştirilere lafım yok tabi de bu filmi yerin dibine sokmanın da anlamı yok abi.
filmde yer yer gözleri doluyor insanın, yer yer kahkahanın dibine vurduruyor. şahsen seviyorum böyle filmleri.
abi herşeyi geçtim, ejder abinin dükkanı yeter lan. (bkz: gulyabani)
ama cem yılmazın karısını oynayan tülin özen bence filmin tek boktan karakteriydi. bir insan nasıl hem bu kadar güzel hem de bu kadar itici olabilir ki? resmen filmden soğutmak için girmiş filme.
spoiler vermeyin lan, baştan aşağı espirilerle bezeli bir film değil, ama olan espirilerin de hepsi yarıyor. izlemeyenler tereddütsüz izlesin.
not:aramızda cem yılmaza kameralara sıçsa gülebilecek derecede hayranlık besleyen insanlar var. (bkz: ben mesela)
not 2: bu cem yılmazın dram denemeleri abi. nah şuaraya yazıyorum, cem reyis ilerde çok ama çok taşşaklı bir dram filmi yapacak bak.
insanların araklamayla örnekleme arasındaki farkı bilmediğini gösteren film.
dünyanın her yerinde farklı amaçlara uygun kara propagandalar var ve cem yılmaz da filminde nasıl yapılacağına dair bir fikir veriyor.
çünkü paparazzi kumpası dediğin şey olmayan bir şeyi göstermeye dayalıdır ve nerden bakarsan bak tabiki birbirlerine benzeyecek keskinlikte olaylarla başarılır.
bunu cem yılmaz'ın göstermesi niye arakçılık oluyor onu anlamıyorum açıkçası.
yani başka bir komedi filminden benzer bir temaya rast gelince evrenin sırrını keşfetmiş gibi aa bakın ne buldum demenin ne anlamı var ki?
bildiğin tonla arak içeren sahnesi olan film. bakın gönderme demiyorum. zaten adamın standuplarını çözümlüyor sözlük abileri, alayı ordan burdan apartma espiri çıkıyor. sıktın be abi, komedi tekrarlamaz, yeni olandır, çalma yahu artık.
her şey çok güzel olacak ve hokkabaz sıcaklığında olan bir cem yılmaz filmidir, filimci zaferin başarısıdir. her sahnede ayrı ayrı üzerine konuşulacak detaylar var. en tat vermeyen ürün yerleştirme bile mükemmel bir şekilde yapılmış. ha bir de, avatarda mavi bir ağaç var bildin mi ? o benim.
tipik bir cem yılmaz filmi olmuş. çıtır çerez, kaliteli..
yine özkan uğur, zafer algöz, ozan güven'i görüyoruz kadroda. inşallah bundan sonra çağlar çorumlu da kemik kadroya dahil olacak, role cuk oturmuş.. ince göndermeler, hoş espriler mevcut. küfür var illa ki ama inanın göze batmıyor, rahatsız etmiyor. gidin izleyin, içiniz boşalsın.
aman çok ön sıralardan almayın koltuğunuzu hem kafanızı kaldırıp hem de gülünce mısır boğazınıza kaçıyor. bi de eskişehir'den filme gidecek olan varsa; buyursun beraber gidelim, bu filmi ikinci kez izlemek isterim.