"haftanın en çok küfür edilen günleri" kategorisinde, ilk sırayı kimseye kaptırmadı "pazartesi". her hafta olduğu gibi, bu hafta da işe/okula giden insanlar, yataklarından kalkamadılar ve küfürler yağdırdılar efenim. çocuklar; "bugün okula gitmicem yeaaa", "ateşim var sanki biraz", "biraz daha uyucam ben" dedi, işe gidecekler çalar saatlerini, alarmını kullandıkları telefonlarını fırlattı. yine kanlı bir "pazartesi sendromu" gerçekleşti sayın seyirci.
pazartesi sadece haftanın başlangıcıdır ve en lanet gündür. haftanın başlangıcı olmasına rağmen hiçbir şeye başlanmamasını tavsiye ederim. çünkü çoğu insan işlerini pazartesiye bırakır, tatilden çıkmış kişiler de ise hala rehavet sürmektedir ve hızlı bir başlangıç yapmaları zordur. işleriniz yürümez veya yapabileceğinizden fazla iş birikmiştir. tam bir stres topuna dönersiniz. en iyisi o gün uzun sürecek işlere hiç başlamamak...
Pazartesi geceleriyle anlamlandıramadığım bir husumetim var benim.
Kocaman bir pazaryerinin ortasında, annesinin elinden kurtulmuş küçük bir kız çocuğu gibiyim.
ürkek, ağlamaklı ve panik.
Gün ortasında duyduğum sesler yetmezmiş gibi elim kah telefona kah laptopun tuşlarına gider yalnızlık denizinde boğulmamak için tutunacak bir yürek bulma adına.
oysa hep vardı bu pazartesi akşamları.
şimdi ne oldu?
gariptir, sıkıntılıdır etkisi pazar akşamından kendisini göstermeye başlar. cuma ve cumartesi akşamlarında geç yatmaya şıp diye alışabilen bünye pazartesi sabahına o derece kolay alışamaz. ızdırap verir. çirkin bir gündür nazarımda.
yere batasıca bi gündür. pazar ki kopuşların laçkalığı ertesinede yansır ister istemez. sabah geç kalkılıp işe geç kalınıp müdürden bi ton azar işitilir, müşterilerle görüşmeler iyi gitmez, haftabaşı trafiği olup sevgili yemeğine iki saat rötarlı gidilir .. haftanın altı günü başınıza gelmeyecek şeyler bigün içersinde başınıza gelir.
(bkz: cinnet geçirmek)