hava sıcaklığının da bir kaç derece artmasıyla iyice "çalışmak istemiyorum" tribine giriyor insanoğlu.
halbuki haftasonu yattı dinlendi, uzun çay keyifleri yaptı. türk kahvesi içip posta kutusundaki mızıka'yı okudu.
anlatılamayan duygular için de oluyor insan, öyle ki dünyaya kızar dururum, kendime sorar dururum, neden çalışıyoruz, niçin çalışıyoruz, kim için çalışıyoruz, kitap okumak, gezmek, eğlenmek, bovling oynamak ve en önemlisi klasik film izlemek varken neden çalışıyoruz gibi düşüncelere kaptırıyorum kendimi, hayal ettiğim dünya biçimi bu, fakat asla olamayacak buna dair bir söz vardır sevdiğim:
Gençlikte Para olmaz hevesin ve zamanın olur
Orta Yaşlarda Paran olur hevesin olur zamanın olmaz
Yaşlılıkta Paran ve zamanın olur ama hevesin olmaz.
böyle kötü bir dünya da yaşıyoruz işte. ya da kötü bir ülkede mi desek, mesela çalışma günleri 4 tatil günleri 3 olsaydı, insada değer verildiğini anlardık o zaman.
pazar günleri hep bu düşünceler için de yer alırım, ama cuma ve cumartesi günleri çok rahatımdır. daha sonra pazartesi olur, öğlen olur, ulan derim ne güzel işim var, daha ne istiyorum ki? ha elbette gönül ister ki bir yerden hazır para gelsin ye iç dolaş gez eğlen, ama yok öyle bi dünya.
Pazar günleri çalışan insanlarda oluşamayacak olan sendromdur. Hı derseniz ki hiç tatili yokmu hafta içi isim degiştirerek aynı sendromu yaşasın ? Benim hiç yok bu yüzden sendromda yok.