öğrenci evinde iseniz ayrı bir dert daha. ama yeni insanlar hatta normal insanlar görme açısından gerekli. daha kötüsü için;
(bkz: anneyle pazara cikmak)
çarşıya çıkmak olarak da söylenen bu kavram, gençlerimizin pek sevmediği genelde anneler tarafından gerçekleştirilen bir faaliyettir. haftanın yedi günü yapılabilen ve bir tür hisseli harikalar kumpanyası olan bu fantastik dünyada az parayla kaliteli alışverişi yaparak evin yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak asli unsur olup, ortalıkta sütyenden naftaline, elektrikli süpürge torbasından, envai çeşit giysiye kadar ihtiyaç olan herşey bulunur. ayyy ben hiç gelemem öle şeelere demeyiniz, deneyiniz, hayatı görünüz, domates alınız, hunharca dolmalık biber seçiniz, ikizlere takke beğeniniz.
öncelikle ne zaman çıkacağınızı kararlaştırmalısınız, sabah erken saatlerde çıkarsanız biraz daha taze ama pahalı fiyatlarla karşılaşırsınız, öğlen saatleri özellikle yazın zorlanmanızı kalabalığa kalmanıza neden olur, akşamüstü saatleri optimum zaman aralığıdır. fiyatlar ucuzlar, kalabalık biraz dağılır ve hava şartları istenen seviyeye gelir.
artık pazardasınız. pazar etabı iki etaptan oluşur. birincisi sıralama turu, ikincisi de yarış etabıdır. öncelikle pazar da bir tur atıp tezgahlara göz gezdirip fiyat analizi yapınız. sıralama turunun ardından kafanızdan ,neyi alacağınız, ortalama fiyat ve alınacak muhtemel yerlerin belirlenmesi hesabını yapıp, sıralamanızı oluşturunuz. ikinci etapta belirlenen yerlerden pazar alışverişini yapmaya başlarsınız. bu noktada pazar raconu olarak tabir edebileceğimiz bazı bilgilere vakıf olmakta yarar var. yazan fiyat ne olursa olsun fiyatını sorun, anlık indirimler tabelaya yansıtılmamış olabilir. alacağınız sebze ya da meyve seçmece olabilir ya da olmayabilir. bunu sorarak veya tezgahtaki plastik kaplara bakarak anlayabilirsiniz, önünüze doğru uzatılır. eğer seçmece ise seçin. abi sen ver bana ordan diyerek kolaycılığa kaçarsanız ezik, çürük malın el çabukluğuyla kakalanma durumuna maruz kalabilirsiniz. bunlar taze mi sorusu ölümcül bir hatadır pazarcı için her zaman tazedir, ekşi yoğurt yoktur. zaman içinde tecrübe kazanacağınız bu seçme mevzusunda ezik ve çürüklüğe öncelikli olarak dikkat edip, ardından daha iyi aromaya sahip olması açısından, doğal görünümlü olanları (yani ekstrem büyüklüğe sahip olanları değil) tercih etmeniz önemlidir. hayvani olanlarda hormon takviyesi muhtemeldir. örneğin salatalık seçerken daha ufak olanları seçerseniz, yiyeceğiniz salatalık da daha tatlı olur. meyve alırken, eğer o meyveyi tatma imkanınız varsa ki ,eğer meyve buna müsaitse her zaman vardır, deneyiniz.
torbaları taşırken 10 parmağınızı da kullanmanız, iki kol arasından dengeleme yapmanız maçın ilerleyen saatleri için önemlidir. çocuklar tarafından yanına gelip abi torba verelim mi sorusuna ne kadar ihtiyacınız olsa da o büyük siyah torbalara tenezzül etmeyiniz. alınmayacak onlar arkadaşım. pazarın hakkını veriniz, biraz acı öldürmez, kısa molalarla kan akışınızı dengeye kavuşturur ve yola devam edersiniz. şaşırtıcı bir şekilde manken gibi kızlar pazardadır, gerekirse gülümseyip geçiniz ama takılmayınız, kafanızı alışverişe vermeniz gerekiyor. pazarlık az da olsa bu mecrada da var. çekinmeyin. eğer 3 kilo ya da daha fazlasını alırsanız birim fiyattan hesaplanan miktardan daha azını ödersiniz. pazar kapanırken giderseniz ilk fiyattan çok ucuza bulabilirsiniz herşeyi ayrıca.
dikkat edin pazar alışverişi bağımlılık yaratabilir.
dayım, anneannem ve anneannemin annesi ( evet hala yaşıyor maşallahı var köylü insan bir başka) meyve sebze alışverişi için pazara çıkarlar.anneannem salatalığın fiyatını sorar.bizim büyük nine yani annemin anneannesi fiyatın fazlalağından şaşırır ve olası olmayan bir tepki verir pazarcıya:
- viri daşşak!
(pazarcı ağzı açık bakarken, anneannem ve dayım çoktan olay yerinden uzaklaşmaktadır.)