garip bi hali yansıtır insan ruhuna aslında pazardır işte tatildir. ama pazar günleri biz insanlar hüzünleniriz. içimiz burkulur. sebebini bilmiyorum. eskiden yazlığımız vardı orada pazar günleri dışardan insanlar gelirdi.kalabalık olurdu yine hüzün kaplardı. acaba pazar günleri görmeye alışık olduğumuz yüzleri görmediğimizden mi hüzün kapıyı çalıyor bilmiyorum.
arka taraf kollanmadan girilmemesi gereken kalabalık ve tıkış tıkış mekanlar. pazar yeri alışveriş için son tercihtir. ola ki dünyadaki alışveriş merkezleri kapanır veya iflas eder; veya da darbe filan olur, anca o zaman gidilebilir.
bugun pazar,
bugun beni ilk defa guneşe cıkardilar.
ben ömrümde ilk defa;
gökyüzünün bu kadar benden uzak,
bu kadar mavi,
bu kadar derin,
olduguna şaşarak,
kımıldamadan durdum..
sonra saygı ile toprağa oturdum.
dayadım sırtımı beyaz duvara.
o anda ne düşmek dalgalara,
o anda ne hürriyet ne karım...
pazar denilince aklıma her zaman küçüklüğümün depresyon etkisi kırmızı koltuk programı gelir.
pazar günleri bazı zamanlar unuturdum pazar olduğunu. tv de zap yaparken bu program çıkardı. zaten hiç bir şey anlamazdım o yaşta. o günün pazar olduğunu hatırlar üzerime gereksiz bir sıkıntı çökerdi. *
garip bir sıkıcılığının olmasının yanı sıra bir de çamaşır yıkayarak tam pazar günü havasına girip iyice kendime işgence ettiğim en antipatik iki günden birisi.bir diğeri (bkz: çarşamba)
dışarıya stres atmak amacıyla çıkan şahıs için haftanın en yorucu günüdür. sokaklar tıka basa dolmuştur ve adım atacak yer yoktur. o kalabalık arasında adım atmaya çalışmak dahi beyni yormaya yetmektedir.
öğrencilik hayatında pek sevilmez bugün nedense sıkıcı bunaltıcı gelir hep, geçse de bitse yeni hafta başlasa dersiniz ya da cumartesi hiç bitmesin de pazar olmasın diye düşünürsünüz. ama öğrencilik hayatı bitip de bir baltaya sap olup iş hayatına atıldığınızda inanılmaz çekici gelir , dört gözle beklersiniz tüm hafta boyunca hele bir de haftadaki tek tatil gününüz ise...