güzel bir sabahtır ama istemediğiniz bir insanın sizi arayıp uyandırması ile göt gibi olabilir. misal az önce bana olan budur işte, açmayacağım ulan telefonu açmayacağım!
Her güzel şeyin bittiğini hatırlatan günlerdir. Ertesi gün hep yepyeni koşuşturmacalar başlayacaktır. Tatil bitimlerinde sevdiklerin hep bu günlerde giderler. Ayrılık vardır. Her şeyi pazara sıkıştırmaya çalışırsın. O gün hiçbir zaman yetmez insana. Düşündüm de ömür de Pazar gibi hiç yetmiyor sanki insana. Bir sürü plan yaparsın ama çoğu kalır ya üşenirsin ya da başka işler çıkar.
insan beyni ve ruhu, orantılı kuralları olmayan, kimi yeri dibini gösterecek kadar şeffaf, kimi yerleri batıklarla dolu derinliklere sahip engin bir deniz gibidir. Kafa yorulasıdır. Yani, kafanıza ve ruhunuza kafa yormalısınız. Herşeyi, herkesi gözlemleyip aynı şeyi kendisi için yapmayan o kadar çok insan var ki... Bindiği arabanın özelliklerini bilmeden, arabasının içinden gelip geçen arabalara bakan tipler gibiyiz.
Ve bu sabah, pazar sabahını düşündüm. Tatilin en konsantre günü olmasından ziyade, direkt adını koyamadığım bir sebepten ötürü, diğer hafta günlerine nazaran garip,kırgın bir mutluluk veren bir gün bugün.
Biraz kafa yordum! Bu yorma işi kısa sürede bana çocukuğumun pazar sabahlarına doğru gitmem için sinyal çaktı.
Annem, yumurtayı bir başka güzel yapardı. Sucuğu daha güzel bir kızartırdı. Sanki misyonunun farkındaydı. O bunları yaparken eminim şöyle düşünüyordu:
'Yıllar sonra, her pazar sabahı, bu sabahları hatırlasınlar. Belgelerim klasöründen asla atamayacakları bir dosya oluşturuyorum şimdi. Her ne yaparlarsa yapsınlar, her kimle olurlarsa olsunlar, ister yalnız ister kalabalık; ruhlarına sihirli bir mühür konduruyorum şimdi. Hiç kimsenin hatta kendi benliklerinin bile söküp atamayacağı, saatli bir bombacık koyuyorum içlerine. Her pazar sabahı içlerinde patlayacak ve etrafa barut ve kan yerine, sevgi, sadakat ve bağlılık yayacak bir bomba.''
Misyonunu tamamladı. Ajan anne, 0001.
Her pazar sabahı, evin en küçüğü olarak evdeki tek sorumluluğum bakkala gitmek olurdu.2 ekmek, bir gazete.
(Babam sigara içse de, bana asla sigara aldırmadı.)
Kahvaltı eşliğinde izlenen, TRT (1,2,3,4 yok,sadece trt) kanalında izlenen pazar sabahı sineması..
Ne uzun sürerdi bu kahvaltılar. Sanki, bittiğinde, akşam olmuş da yatma vakti gelmiş olurdu, herkes uyumaya gidecek..
Bu sabah anladım ki, ne yaparsam yapayım, kimle olursam olayım, ,ister yalın, ister çoğul; annemim içimize mayalı bilim adamları gibi ince takvim hesapları yaparak bıraktığı bu bomba, her pazar sabahı içimde patlamakta.
Şimdi uzakta olsalar da. bensiz kahvaltı yapsalar da..Eminim, ajan anne 0001 'in yüzüne , ifa edilen görevin sessiz bir mutluluğu çökmekte bu sabah. Her pazar sabahı olduğu gibi..
isminden kaynaklanan bir antipatisi olsa da yine de kendi içinde güzeldir.sanki insanı uyandırmamaya programlanmış bir veritabanına sahiptir.insan uyudukça daha çok uyumak ister.yatak seni hiç birakmaz istemez.sanki ayrı şehirlerde yaşayan sevgililer gibi sımsıcak ve sıkı sıkıya sarılır yatak sana pazar sabahı.gitme der gibi bakar arkandan üzüntülü bir şekilde.bilir ki seni en az bir hafta daha böyle uzun göremeyecek.
uyumak için en uygun sabahtır. Ama nedense bizim evde pazar sabahları kafa düzerler, her tarafta bir ses vardır. Bu böyle geldi böyle gidiyor -bok var vırvırvır çene- ayar oluyorum bu duruma. Pazar sabahlarından nefret ediyorum nerdeyse.
haftasonu tatilinin son gününün başlangıç saatlerine denk geldiğinden genellikle, "lan bugün ne yapsam ? arkadaşlarla dışarı mı çıksam ? sevgilime mi zaman ayırsam ? yarın da iş var, evde oturup dinlensem mi ? !" gibi bir panik haline neden olur.