şöyle biraz geç uyanma. hafta içi sabahlardan esirgenen ayrıntılı bir özenle hazırlanmış, mümkünse ailece yapılan kahvaltı.ekleri ve gazeteyi aile bireyleri arasında dolaştıran uzun uzun uzanıp gazete okuma saatleri. günün getirdiklerine, haftanın götürdüklerine dair birkaç gündem değerlendirme cümlesi. köşe yazılarından sesli okunan birkaç da beğeni cümlesi. bir fıkra, biraz bulmaca, bir iki yemek tarifi. en az 10 mekan tavsiyeli "bugün nereye gitsek" yazılarını okuma ama gitmeme projesi. illa ve illa günün götürdüğü yere gitme iradesi. gazeteyi karın üstünde çadır yapmak suretiyle kestirmeceler. gazeteyi karın üstünde çadır yapmak suretiyle kestirmecede olanları uyandırmadan üstlerine bir şey örtmeceler. "ay geç oldu artık bu saatten sonra bir şey yapılmaz"lı uyanmacalar. hafta içine üç-beş hazırlık. birkaç lokma yemek, birkaç lokma sohbet. pazar akşamı.
çocukluktan kalma bir alışkanlık olarak, bir türlü sevemediğim sabahtır.
diğer günlerden iki kat daha fazla uyunduğu için, insanın kendini işe yaramaz, miskinin teki gibi hissetmesine neden olur ayrıca.
yılların verdiği alışkanlıkla yine 7.30'da kalkılır. evde herkesler uyuyordur. güzel bir nescafe yapılıp sigara eşliğinde yatakta içilirken laptop kucağa alınıp cm oynanmaya başlanır. haftanın en güzel 2-3 saatidir.
öncelikle, pazar sabahı kavramı tam olarak öğleden sonradır efenim. Hava güzelse, paşa çayınızla kayısı kıvamında yumurtanızı löp löp yutarsınız... "of!" diyorum başka da bir şey demiyorum. *
Öğleden sonraya kadar gayet güzel bir şekilde giden, amma velakin öğleden sonra insanı bambaşka bir ruh haline büründüren, haftanın güzel gibi görünen ama en dandirik günü. Cumartesi ve cuma daha güzeldir kanımca.
bir aksilik olmadığı sürece tüm randevulara kapattığım günün sabahı. kahvemi yudumlayarak başlarım günüme ve tüm sıkıntılardan uzak tutarak kendimi günümü güzel geçirmeye bakarım. *
bugün pazar
bugün beni güneşe çıkardılar diyemeden hayatın gerçeklerine klavye parmakladığım sabah.
sözlük gözünü seveyim aççık neşelen daha.
bak şair ne demiş;
şu anda ne düşmek dalgalara
ne davam, ne karım
güneş, toprak ve ben
bahtiyarım.
bu da benden olsun;
güneş, toprak ve sözlük, ne mümkün.
siyaset, seks ve sözlük, her daim
uymadı ama idare edin işte.
haftasonu tatilinin son gününün başlangıç saatlerine denk geldiğinden genellikle, "lan bugün ne yapsam ? arkadaşlarla dışarı mı çıksam ? sevgilime mi zaman ayırsam ? yarın da iş var, evde oturup dinlensem mi ? !" gibi bir panik haline neden olur.
uyumak için en uygun sabahtır. Ama nedense bizim evde pazar sabahları kafa düzerler, her tarafta bir ses vardır. Bu böyle geldi böyle gidiyor -bok var vırvırvır çene- ayar oluyorum bu duruma. Pazar sabahlarından nefret ediyorum nerdeyse.