" yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem, ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. " demiş cemal süreya. buna aile de eklenirse klişe geliyor.. paha biçilemez.
haftanın en keyifli ve özlemle beklenilen kahvaltısı, öğrenci olup da aileden uzak olmanın dezavantajlarından bir tanesi, mahrum bırakır böyle güzel bi atmosferden.
bir ailenin unutmaması gereken en önemli değerlerdendir. aileyi neredeyse aile yapan en önemli aktivitedir. hele pazar günü kahvaltının geç yapılması insana bambaşka bir keyif verir.
mutlu olmak için müthiş bir bahane, iyi bir günün başlangıç sesidir. tüm haftanın stresini üzerinizden atabilirsiniz. sizi seven insanlarla birlikte doymak gibisi yok.
çok özlenen bir şeydir benim için. bugünlerde sabah kalkıp okula yetişmek için 1 simit 1 dilim peynir 1 de çayı acele acele boğazıma takıla takıla yemek zorundayım. ha pazarlarımı? kahvaltımı hazırlıyorum, televizyonu açıyorum ve 1 dakika sonra geri kapatıyorum. çünkü hiçbir şey ailemle yaptığım pazar kahvaltısının tadını vermiyor. peki ben ailemle olduğumda pazarları ne yapıyordum? onlar 9-10 gibi kalkıp kahvaltı yapıyor, bense çoğu gün 12de kalkıp yalnız başıma kahvaltı yapıyordum veya direkt öğle yemeğine başlıyordum. insan ailesinin değerini onlardan uzak olduğu zaman anlıyor. bir pazar sabahında ne sıcacık simit, ne taptaze peynir, ne de demlenmiş çay artık tat vermiyor.
özlenir, lakin işiniz yaşantınız sebebi ile o kahvaltılarda siz yoksunuzdur artık, ya öğlene kadar yatılmaktadır yada üşengeçlikten cornflakes en iyi dostunuz olmuştur kahvaltılarda.
aileden uzak ve üniversitede olduğumdan dolayı kıskandığım durumdur.şuan olduğu gibi kahvaltı edesin gelmez.hiç bir şey o sıcak aile kahvaltı masasının yerini tutmadı tutamaz.