Bir pazar sabahıydı,
belki yine sonbahar,
Gülüşmeler, kahkahalarla uyandım.
Babam yine kaynayan beyaz yumurtaları sarı yapmaya çalışıyor,
üzerine soğan kabuklarını doldurmuş.
Ailecek bekliyoruz
bilmediğimizden değil de sonucu merak ettiğimizde.
"Sen uyurken biz kardeşinle Afrika'ya gittik" diye başlıyor anlatmaya.
"Ormanda timsah tam benim üstüme atlayıp yutacaktı ki kardeşin tutup kuyruğundan fırlattı,"
"Aslan kafamı ağzına alıyordu ki kardeşin elleriyle çekti çıkarttı...."
"Ne, neden beni beklemediniz" dedim?
"Uyuyordun sen."
"Nasıl yani," uyandırmadınız da bensiz mi gittiniz?
"Denedik kalkmadın."
Bir sürü söylendim.
hayal bile olsa beni bırakıp gitmişler....
Belki küserdim de,
fillerin ormanda fareden kaçışını dinlemek olmasa....
aile ile yapılan enfes kahvaltının yapıldığı sabahtır. sofradan kalkarsın elinde hala sıcacık mis gibi demli çayın var birileri arkandan "gibson kalk şu elemanları çalışacakları yere götür" diye seslenen olmadan entiri vs yazabiliyorum müzik dinleyebiliyorum.. haftanın 6 günü pazar mı olsa acaba lan..
biyolojik saat yüzünden uyuma kısmında hafta içinden en ufak bir farkı bile olmayan günün sabahıdır. arkadaş sabah ezanına endekslenmiş vücut kalkıyorsun sonra istediğin kadar geri yat fark yaratmıyor. o gözler kocaman açılıyor ya bir defa bir daha kapatabilene aşk olsun..
allahıma şükürler olsun ki "pazar kahvaltısı" gibi nefis bir şey varda en azından dengeliyor bunu. aile ile 6 gün mahrum kalınan kahvaltıyı yapıyorsun daha ne olsun. haydi gençler afiyet olsun herkeşe nam nam nam yiyin bakalım "ismail abi" gibi *
Özenle ve keyifle hazırlanan kahvaltıdır.
Kızarmış patates kokusudur, yumurtalı ekmeğin tavada cozurdayan resmidir.
Yumurtalar nasıl olsuuuuun? Diyen sestir.
Müzik dinleyerek, tv izleyerek, sohbet muhabbetle rehavete yelken açılan günün erken saatleridir.