mevzu derinlemesine incelendiğinde çok yönlü olduğu ortaya çıkar. Öncelikle Cuma akşamı işten çıkarken duyulan coşku yerini sıradan bir günün çıkışındaki yorgunluğa bırakır. Cumartesi sabah alışkanlık gereği yine erkenden uyanılır, ertesi sabah fosur fosur uyunamayacağı hatırlanarak, birkaç saatlik yatak turları atılır. Akşam bir yere çıkmaya karar verilir, lakin ertesi gün millet elini yüzünü yıkarken, kendinin öğle yemeği sonrası çay kahve ve bilimum içecekleri yudumlayarak çalışacağı hatırlanır, ve hemen vazgeçilerek cumartesi akşamı evde kös kös oturulur. işte böyle bir şeydir pazar günü çalışmak. **
tüm planlarını bugüne atıp da cumartesi iş bitimi yarın çalışılacağının haberi alındığında oluşan yıkım anı.... istediğin saatte uyanamazsın,kahvaltı keyfin olmaz yine.. pazar zaten normalde sıkıcı bir de çalışmak en kötüsü..
iğrençtir. herkes uyurken siz bomboş yollarda sokak köpekleriyle birliktesinizdir. her zaman dilediğiniz istanbul trafiğinin açık olması bile sizi rahatlatmaya yetmez. tek avantajı pazartesi sendromunu erken atlatmış oluşunuzdur.
2 ay boyunca izin kullanamadan günde 10 saat mesai insana koymaz da şu pazar günü sabah 07:40'ta kalkıp çalışmak koyar. arada kaytarıp sözlüğe girilmese hiç çekilmez.
tanım: çalışan insanın en zorlu işgünü.
sadece iş anlamında değilse çalışmak, pazartesi sınavı olan kişinin yapacağı gına getirici eylem. millet çıkar dışarı gezer tozar sen hapsolursun evin içine, eve de değil odana hatta. bi de çalışamayınca oturur sözlük başında vakit harcarsın böyle. sonra ne olur bunun adı? pazar günü çalışamamak olur. buyur burdan yak.
avm'lerdeki mağzalarda, hipermarketlerde, süpermarketlerde çalışılıyorsa allah'ın emri olan mesai. haftanın altı günü hafta sonu da dahil günde en az on saat çalışan kişilerdir bu arkadaşlar. haftalık izinlerini hafta içi sakin bir günde kullanırlar.
otobüs durağında tek beklemekle, otobüs şoförünün ''allahın hasta ruhlusu, bu saatte ne işin var'' der gibi bakışlarına mağruz kalmakla, sokak köpekleri eşliğinde yol almakla başlayan eylemdir. ardından arkadaşlardan ''hadi nereye gidiyoruz?'' şeklinde gelen telefonlar da işin tuzu biberi oldu mu, bünye ister istemez saykoya bağlar. lakin yapılabilecek birşey yoktur. *