birinci monitörde projeleri açmıssındır. ikinci monitörde excel'de metraj listelerini yapıyorsundur. diz üstü bilgisayar ekranında da sözlük açıktır. dışarıda da kuşlar böcekler. daha ne olsun. ofiste nöbetçi çaycıda varsa, tam süper işte.
tam bir yalnızlıktır. tek dostunun klavye olduğunu anladığın anlardır. belki bir iki saatliğine dışarı çıkarsın ama yapacak bir şey bulamazsın. belki bir yemek yiyip geri dönersin. klasik sekmeler olarak facebook ve sözlük'ü açarsın iki ayrı sekmede. bazen internet explorer'da, bazen google chrome'da, bazen safari'de, bazen de opera'da, kimi zamansa firefox'ta. facebook'ta yazacak birilerini bulamayınca gelirsin sözlük'e, hunharca yazarsın aynen bu şekilde. bu yalnızlık değil de nedir?
dışarı çıktığında sevgililer görürsün yan yana el ele giden, arkadaşlar dostlar görürsün, küfür ede ede ya da dedikodu yapa yapa giden bir de kendini izlersin uzaktan, elinde bir kitap, oturacak bir bank arayan bir serkeş, bir başıboş, bir yalnız. kapanırsın odana, yapacak daha iyi bir şeyin yoktur çünkü. counter'ı bile botlarla oynarsın. çevrende hiç insan yoktur çünkü. online oynamaktan bile korkarsın, korkarsın insan içine çıkıp yalnızlığının gözüne sokulmasından, yalnızlığının alay konusu olmasından. aslında seni kimsenin sallamadığını bilirsin ama yalnızsındır ve insanların seni gördüğünü, senin hakkında fikirler yürüttüğünü düşünmek istersin. bu yalnızlık değil de nedir?
asosyalliktir.
diyorlar , öyle midir bilmiyorum.
ama iğrençtir, çok az entry girilir, sol frame dakikalarca aynı kalır.
kusura bakma ama pazar günleri çok sıkıcısın be sözlük.
haftanın 5 günü yorgunluktan geberen ve cumartesi günü de hem işlerini halledip hemde ailesine vakit ayıran insanların; pazar günü hem uzanarak dinlenip, hemde "sözlükteki yazarcıklar napıyor" diye bi bakmak isteyen yazar eylemidir.