[ sözlük'te bulunan "gelmeyen pazartesi" kitabına ait yazılar, ek yazılar ile birlikte kitap olarak basıldı. bu nedenle yazıların buradan yayınını durdurmak durumundayım. anlayış göstereceğinizi umuyor, ilginiz için teşekkür ediyorum. eksper mental ]
kesinlikle doğru önermedir. gezmeye giden insanlar, sokakta yapış yapış çiftler falan. insan bir acaip oluyor. özlemleri de ekstrem hissettirir bugün bize.
hafta içleri, iş güç derken biter,
cuma, cumartesi, arkadaşlarla, planlarla geçer,
pazar genelde herkes ailesine, sevgilisine döndüğünden, yalnızsanız pazar geçmez, gün bitmez.
80'lerin pazar günleri bir çocuk için yıkanma günüydü, hem de haşlanmış suyla, hunharca. lojmanda kalanlar bilir; o vakitler sıcak su saatleri olurdu, o saatte yıkandın yıkandın. anneler için birikmiş ütü günüydü; sıkıcı, kasvetli. parktan eve erken dönüş günüydü. çalışan anne ve baba için stres günüydü; pazar gazetesini almaksa, evin en küçükleri bilirler; tekne kazıntısının göreviydi. pazar günlerini sevemedim, hiç de sevmem. hazırlanmanın, başlamanın verdiği stres, bitişin verdiği kasvet vardır o günde. hele ki evde geçirdin mi bir pazar gününü, öl daha iyi. pazar günlerini hiç sevmem, pazar günlerini sevenleri de.
Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla.
Yaşlanmak hoş değil öyle duvarlara baka, baka.
Bir dost göz arayışıyla. Saat tıkırtısıyla;
Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla.
Ama; "Günün aydın, akşamın iyi olsun"
diyen biri olmalı.
Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil, demli çayı bardakta karıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama; "Çaya kaç şeker alırsın?"
Diye bir ses sormalı ya ara sıra...
CAN YÜCEL
sevimsiz bir gün olmasından kaynaklı,yiyip,içip yatmak,gezmek*dışında yapılacak pek bişi bulamamakla tembellik günü ilan edilmiş olmasıyla alakalı durum.sıkıntıdan yalnızlığın aklına gelmesi.*
sabahın dördünde yatağa girip güzel bir pazar uykusu çekmeyi planlarken, gün ışımasıyla beraber "babaaaa" diye üstünüze atlayan bir canavara sahipseniz, asla hissedemeyeceğiniz yalnızlıktır. evlenin ve çocuk yapın. bakalım hissedebilecek misiniz?
öyleyse bu içime saplanıp çıkmayan paslı bıçak yanlızlığı nedir anne?
bir bilene sormuştum zamanında bence biliyordu en azından ;
- cehennem nedir mustafa abi?
+ cehennem senin içinde yaşadığın korkunun ta kendisidir.
demişti.
evet yaşadığım tam anlamıyla buydu benimleydi ayrı değildik ama ayrı dünyalarda yaşayan ayrı iki kişiydik adeta.
5 bilemedin 6 ay olmuştu iletişimimizde zayıflıklar olduğunu hissetmem. uzak olmamızı gerekçe gösterdim ilk önceleri acı içinde kıvranan kalbime teselli olarak. daha sonra tanıyorsun onu o böyle dedim. sorular ve arkası bahanelerle dolu cevapların ardından kirli insanların kirli dudaklarından çıkan kelimeler hırpaladı beynimi kalbimi sormayın zaten o çoktan yok oldu.
bugün günlerden pazar değil oysa. o gün de pazar değildi ve hiç bir pazarın bir anlamı yoktu benim için artık. geceler sabahları kovaladı yüreğim beynimi sordu bulamadı cevapları ve konuşmak çabasına cevap vermedi sevdiceğim. sanki herşeyini oluruna bırakmıştı, kanserliydi bu sevda ve tedavilere cevap veriyordu.
yanlızdım üstelik bunlar olurken en acısı da pazar değildi.