Eskiden uzun ve neşeli aile kahvaltısı, televizyonda açık bir kovboy filmi, arkasından bob ross'un palet ve boyalarla dans etmesi, büyük kedilerin günlüğü belgeseli ve günün maçları ile devam eden bir gündü. Ama Artık bu kültür de kalmadı. Birçok şey gibi pazar günü de değişime uğradı. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir diyen kişi kimse, tebrik etmek lazım.
Pazar günleri,
Bira içerim,
Turp ve şamfıstık ile.
Küçük bir çocuk
Bana hizmet eder
On kuruş bahşiş mukabilinde.
Halbuki ben onun
Babası olmak isterim.
küçük bir ilçedeyseniz eğer sıkıntıdan patlamak demektir. ertesi güne dair yapacağın bir iş de yoksa, planlardan yoksunsan işte o zaman geçmek bilmeyen gündür.
pazar günleri çocukluk günlerini hatırlatan gündür. Ertesi gün okul vardır ve mutlaka banyo yapılır. Sonra her pazar olduğu gibi akşam bizimkiler dizisi izlenir , ertesi günün okul korkusu başlar. Bir yandan anne ütü yapar ve o ütünün kokusu tüm evi sarar. Çocuklukta güzeldi de şimdi aynı tat yok.
Önce sözlüğü açar. Bi şeyler yazar. Sonra feysbuka girer. Bi yerlere yorum yapar. Tivitırında ne var ne yok diye bi bakar. Formsipringinde soru soran varsa cevap verir, egosu okşansın diye ayar vermek için kasar. Sonra takip ettiği bi iki yazarın buloğunda gezinir. Belki bi film, bi dizi izler. Biraz kitap okur. Ders çalışmaya çabalar, sıkılır bırakır. Mesıncıra girer. Komik yutub videolarına güler. Keyfi yerine gelsin diye en sevdiği grubun 2-3 parçasını dinler. Keyfi yerine gelmez; ama grup iyidir. Sonra gene sözlük. Sonra gene facebook. Ağzını açıp bi kelime edeli kaç saat olduğunu düşünür, anımsayamaz.
Sevdiği arkadaşları olsa bile bazen özünü hisseder, yalnız olduğunu kabullenmiştir çoktan. Yalnız ergen modu değildir zaten bu. Ama bu kabulleniş nedense bir alışkanlığa bürünememiş, hala acı bir şekilde etkisini sürdürmektedir.
Telefon alarmını kurar, birisini düşünür, facebooku kapatır, evete basar, sonra da kalkıp yatar.
Herhangi bir günü Pazar kılan her şeyden uzak olmama rağmen nedense uyanır uyanmaz o günün Pazar olduğunu anlamamı sağlayan şeyler vardır. Misal; bitişik dairedeki piç kurusu.
Her Pazar sabahı bıkmak usanmak bilmeden bağırta bağırta aynı şarkıyı dinlemesi gibi:
Aaaaaaaaaghhh!
i don't need no arms around me
i don't need no drugs to calm me
i have seen the writing on the wall...
halbuki o günün Pazar olduğunu hatırlatacak böyle bir uğraşa girmesine gerek yok. Ben halihazırda kendisiyle zoru olan bir insanım. Bu yüzden istisnasız tüm Pazar sabahları ruyamda sık sık yüksekten düşerim. Düşerim ama bir türlü yere çarpıpta parçalanamam... bilinçaltım henüz uyanmadan takvimi önüme koymuştur.
sanırım çocuklukta kalma bir sevgisizlik bu, içimde büyüte büyüte koca bir duvar örmüşüm Pazar gününe karşı. Keyifsizce kendime hazırladığım kahvaltı sonrasında kızarmış ekmeği usançla çiğnerken bir Pazar günününde hızlıca bitip gitmesini düşünürüm. Çeyrek asırlık hayatımda kendisinde herhangi bir beklentim olmamıştır, zira neşeli başlasın ve öyle devam etsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlağa, anlaşılmaz bir kedere iter bu günler.
Dinlediğiniz albüm biter, okuduğunuz kitap sonlanır, içinde amaçsızca dolaştığınız evin odaları tükenir kendinizi sokağa atasınız gelir. Tv yi kapamadan evvel sunucunun mutlu pazarlar dilemesi üzerine siktir çekilir.
Sokaktaki durum farklı değildir büsbütün moralinizi bozar. Otobüsler daha seyrek geçer. Haftaiçinin o kendine has koşuşturması, kargaşası gitmiş, çoluklu çocuklu ailelerin akraba ziyaretleri için yollara düşmeleri, el ele tutuşmuş çiftlerin ulu orta cilveleşmeleri, şu yalın hayatın içinde insanların çoğu sahte çift kişilik mutlulukları, kavgaları gözünüze gözünüze sokuluverir Pazar günleri. Mağazaların kepenkleri kapalıdır yoksa insanlar mağaza vitrinlerine bakacak ve güzel hayaller kuracaklardır ancak Pazar günleri bunada müsaade etmezler.
Kısacası pek çok insan için hayatın intikam günleridir Pazar günleri.
her hafta insanın üzerine üzerine gelen, garip gündür. aileden uzak pazar kahvaltısında olmak ayrı koyar, aile ile olsan günün devamı yine sıkar, arkadaşlarla buluşsan yapacak şeyler ne hikmetse sınırlanır, yalnız başına oturup evden çıkmasan depresyone kadar giden yolu vardır. ah şu pazarlar yaptı beni böyle.
hafıza kaybına uğradığınızı varsayalım o günün tarihi hakkında hiç bir fikrinizin olmadığını varsayalım yinede o günün pazar olduğunu her durumda anlayabiliceğiniz bir gündür. kokusu vardır, kendine has rengi, görüntüsü vardır, insanın içini sıkan. evde otursanız sıkılırsınız, dışarı çıkarsınız daha çok sıkılırsınız. zira normale göre oldukça farklı cinste insan topluluğu da olur bu günde... ben nereye düştüm dedirtebilir. en güzeli çalışmaktır hemencicik geçer ve normale dönersiniz yeniden...***
evde ve öğrenciyseniz: ders çalısırsınız , sözlükte entry giresiniz , tv izlersiniz.
evde ve yetişkin bireyseniz:günün tadını çıkarırsınız.öğlen uyanır gazetelere göz gezdirirken çayınızı yudumlarsınız.sözlükte entry girersizniz , eskiden o çok sevdiğiniz hala unutamadığınız aşkınızı düşünürsünüz belki soru işaretleri belirir kafanızda nerdedir ne yapıyordue kimledir diye..
dışardaysanız birde hava güzel ve sevdiceğiniz yanınızda ise keyfinize diyecek yoktur.
iyi pazarlar efendim.*