90' larda çocukluğunu geçirmiş tüm bireylerin vazgeçilmez aktivitesidir.
Anne şefkatim elleriyle saçlarınızı kuruturken, televizyonda parliament sinema gecesi müziği baslar.
Zaten bizim zamanımızda Pazartesi sendormumu vardı canım? Hep şimdinin icadı bunlar.
Sendromu mu olacak tabii ki. Nasıl fark edememişim ben bunu.
bir küvete sıcak su doldurulur bolca köpürtülür ardından hazırla bekleyen iki kanka soyunarak küvete dalar saatlerce anırarak eğlenirler işte bu banyo pazar banyosudur.
hafta içi yapılan 15 dakikalık duşlara benzemez. bol sıcak su, kese, sabunlanmak, şampuan ve son olarak saç kremi. sanki birdaha hiç kirlenmeyecekmiş gibi yüzü domates gibi kızartan banyo tipidir. sonrasında uyku ve yorgunluk ama gerçekten çok iyi gelir haftada bir olmalı.
kendi kendime yıkanmayı öğrendikten sonra pazar günü banyoya girmeme sebebim.
pazartesi sabah erken kalkar yıkanırım, yine de pazar akşamı banyoya girmem.
bir de salonun ortasında yıkanırdım ben. sobanın yanında. altında o eski klasik yeşil yer örtüsü. bir de leğen. annem de beni yıkarken en az benim kadar ıslanırdı. bense eğlenceye vururdum.
Kyk Yurdunda kalıyorsanız eğer her pazar karşılaşacağınız manzaradır. Pıtırcık öğrenciler cıbı cıbı yaparken tüm banyolar dolar bu yüzden elimden geldiğince pazar banyolarından kaçınırım.
havaların soğumasıyla anne yapmasam olmaz mı? dediğim anları hatırlatan, yapmamak için her türlü cinliğin yapıldığı lakin kaçmanın imkansız olduğu banyo çeşididir. iyi ki annem zorla yaptırırdı. yoksa o mis gibi kokan saçlarla ömrümün en güzel uykularını nasıl uyuyabilirdim ki?
eskiden uyuz olunsa da şimdi özlenilendir. ardından sobanın yanına oturulurdu, televizyon izlenirdi, sonra anneniz yatmanızı söylerdi, yatmak zorunda kalırdınız. ya da anneniz yatmanızı söylediğinde aklınıza yarına yetişmesi gereken ödev gelirdi... bir yandan ödevi yaparken bir daha asla ödevi son ana bırakmayacağınızı söylerdiniz, en azından düşünürdünüz. ama yine son ana bırakırdınız, yine, yine...