sobada elini kolunu ve bilumum uzuvunu yakmamış çocuktur. patlamış şekerin zevkine varamamıştır. annesi bitlendiğinde saçını gaz yağıyla yıkamamıştır. Eksiktir, baştan aşağı yarımdır.
köpüklü gözlerinin acısına mı, bir legenin içinde küçük insan olarak sahip olduğu iki gıdım gururunda elinden alınmasının acısına mı, kaçan film sahnelerinin içinde yarattığı boşluğa mı, annesinin arasıra ayarını kaçırdığı sıcak suyun saç kökleri arasından başlayarak ayak parmaklarına kadar yarattığı sıcak ama deşarj eden acıya mı yanması gerektiğini bilmediği için çok şey kaçırmış çocuktur.
sanırım bu satırları okuduktan sonra şükür yarabbi diyerek, duşa kabinine, jakuzisine ya da en azından kıytırık olarak gördüğü banyo küvetine bir öpücük kondurmuştur.
öp lan o banyonun pırıl pırıl parlayan fayanslarını.
git, o kombinin borularını yala mına koyim.
seni gidi şükürsüz ibne seni.
şu an ki liseliler bilmiyor değildir. *
bir çok şeyi bilmeyen çocuktur. taso oynamayan, çarkı felek izlemeyen tombi yemeyen çocuktur. soba üzerindeki güğümü bilmiyordur o. sobanın sıcaklığını ve aynı şekilde sobasız odanın buz gibi oluşunu da bilmiyordur. uzar gider bu.