ilk bölümüyle özellikle son sahnesindeki ingiliz sömürgesi hindistanda hilafet Sancağının dikilmesiyle çok sağlam bir dizi olacağının sinyalini vermiştir.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin hilâfeti bütünüyle kaldırıp Abdülmecid Efendi ve ailesini yurt dışına çıkarması Hindistan'da hilafet otoritesini savunmak üzere kurulmuş Hindistan Hilafet Hareketi içinde anlaşmazlık doğmasına neden oldu. Kimileri kararın tartışılmasını, kimisi halifeliğin Mustafa Kemal Paşa'ya teklif edilmesini, kimisi ise Türkler'in tutumunda islam'a aykırı bir taraf olmadığı için Hint müslümanlarının da Türkleri örnek almasını istiyordu. Hindistan Hilafet hareketi bu tartışmalarla bütünlüğünü kaybetti; hilafet hareetine ilgi azaldı. islam dünyasındaki bazı uygun görülen kişilere teklif ederek bu kurumu yeniden canlandırma girişimleri olduysa da bu girişimler gerçekleşmedi."
abdülhamid han: tam da görmek istedikleri şekilde gösterilmiş. tek derdi din, tek derdi millet.
kahvaltı sofrasında israf olmamasına dikkat edilmesi falan.
ama bir yandan da dış borç alınıp yapılan saraylar hiç gösterilmemiş tabi.
şimdilik bir kızı bir oğlu, bir de karısı olan bir padişah var karşımızda. oysa farklı kadınlardan pek çok çocuğu olan bir padişah, neden böyle bir tercih yapıldı ki?
bidar sultan: padişah'ın tek karısı gibi gösterilmiş. oysa ki abdülhamid'in daha pek çok hanımı mevcut, ama bir tek bidar sultan ile kahvaltı sofrasına oturuluyor.
şehzade abdülkadir: halife hazretlerinin isyankar oğlu. kuzeni prens sabahattin tarafından yönlendirilmekte ve muhalif fikirler aşılanmakta.
sanki abdülhamid'in tek oğlu, oysa ki abisi mehmet selim efendi de var o dönem, ama o gösterilmedi.
annesi farklı olan küçük kardeşi şehzade burhanettin'de yok piyasada.
henüz yeni doğmuş şehzade abdürrahim de yok.
naime sultan: padişah'ın gözbebeği olan kızı. sanki tek kız çocuğu gibi gösterilmiş buda.
oysa ki aynı dönem naile, ayşe, şadiye ve refia sultanlar da var sarayda. bunlar da abdülhamid'in kızları değil mi?
cast'tan tasarruf mu edilmiş ne?
seniha sultan; devletlü padişah efendimizin kızkardeşi, Damat Mahmud Celaleddin Paşa'nın zevcesi, prens sabahattin'in validesi. bir yıldız, bir çırağan arası mekik dokuyor, her türlü entrika bunda.
Damat Mahmud Celaleddin Paşa: seniha sultan'ın zevci, prens sabahattin'in babası. dizi itibariyle ingiliz ve yahudilerle işbirliği içinde bir vatan haini portresi çiziyor. ama gerçekte öyle biri değil.
bu arada bir ek bilgi, osmanlı'da bir başka damat mahmut celalettin paşa var, o paşa da dizideki mahmut paşa gibi abdülmecid'in kızı cemile sultanla evli.
yani padişah abdülhamid'in iki eniştesi var, ikisinin de adı damat mahmut celaleddin paşa.
bir ek bilgi daha, aynı dönemlerde bir mahmud celaleddin paşa daha var, kendisi girit valisi ve devlet adamıdır, ama saraya damat değildir.
prens sabahattin: babası ile birlikte ingiliz ve yahudilerle işbirliği içinde lanse edilen, abdülhamid han'ın yeğeni.
oysa ki dizide işlenen zaman diliminden 13 sene sonra bizzat abdülhamid'in yönlendirmesi ile 2. meşrutiyet karşıtı 31 mart vakasını tertiplemiştir. dur bakalım ne olacak...
mehmet paşa: bidar sultan'ın kardeşi, abdülhamid'in kayınçosu olan paşa. mahmut paşa ile çekişiyorlar şu an için.
theodor herzl: dizideki ana düşman karakter. babasını zincire vurmuş falan...
izleyen abdülhamit hayranlarına, abdülhamit'in bulunduğu sahnelere dikkat etmeleri önerilen dizidir.
eğer ki söz konusu şahsı sarayı dışında herhangi bir yerde gösteren tek bir sahne görürseniz bilin ki yalandır. abdülhamit saltanatı boyunca cuma selamlıkları dışında sarayını asla terk etmemiş, değil cepheye gitmek, yurt gezisine çıkmak, üsküdar'a bile geçmemişti. korkak ve evhamlı bir karakter olduğu için sarayından çıkmaktan çok korkuyordu.
meşhur fotoğraf koleksiyonunu da bu korkusu sebebiyle oluşturmuştu. dışarı çıkmaktan korktuğu için yönettiği imparatorluğun halini bizzat görerek, halkla konuşarak değil, memleketin dört bir yanında çekilen fotoğraflara bakarak anlamaya çalışıyordu.
sultan abdülhamid, ingiltere sarayına soktuğu ajanından brifing alıyor. ajanımız brifingde harita üzerinde osmanlı'ya dair ingiliz emellerini gösteriyor.
buna göre gelecekte kıbrıs'ta ingiliz hakimiyeti ingiliz planlarında yer almakta. tabi bu konuşma 1896 yılında yapılıyor. oysa kıbrıs'a ingiliz bayrağı tam 18 sene önce yani 1878'de çekilmiş bile.
fakat filmin yukarıda verdiğim öyküsünde de göreceğiniz gibi (izlemenizi öneririm), teorik olarak tüm çarlara soğuk bakması gereken stalin, bu şerefsizi filmde, ne yaptıysa iç ve dış düşmanların çıkardığı kargaşaları, komploları önlemek için yapmak zorunda kalan, sert, acımasız ama makbul bir kişi gibi gösterdi. sebebini söylememe lüzum var mı?
benzer bir olay da 12 eylül darbesinden hemen sonra yaşandı. kenan evren nam hain diktatör "4. murat" dizisinin çekilmesini istedi. tema? yine aynıydı. 4. murat'ın zulümlerini "iç ve dış düşmanların çıkardığı kargaşalar, düzenledikleri komplolar" gerekçesiyle haklı çıkarma gayreti. kenan evren'in bu dizinin çekilmesini neden istediğini izah etmeme lüzum var mı?
işte şimdi de tam "ileri faşizme evet referandumu" öncesi bu sefil dizi yayınlanıyor. yine aynı temalar işlenip abdülhamit'in onca zulmü haklı çıkarılacak ve böylece daha da ileri taşınması planlanan akp zulümleri kutsanacak.
Merakimdan izledigim dizidir. Tamamen comarlara "bakin gorun dis mihraklar yuzunden ne hale geldik" mesajini empoze etmek amacli kurgulanmis. Comarlarinda inanmamasi icin bi sebep kalmiyor zaten.
kimi milli egemenlik düşmanının, mevzuyu saptırıp, ortaya "gotunuzu yirtip basiniza da gecirseniz osmanliyi bu topraklardan so ke me ye cek si niz." sıçmığını bırakmasına vesile olan dizidir.
şükürler olsun ki osmanlı bu topraklardan defolup gitti a kamil! sen nerede yaşadığını sanıyorsun? osmanlı'nın sırf "etrak-ı bi-idrak tayfasındandır" diye sarayına ibrikçibaşı bile yapmayacağı sucukçu muhasebecisi cumhuriyet sayesinde başta ama sen ona bakıp osmanlı hala burada sanıyorsun! osmanlı burada olsaydı bugün sıra sıra dizilip sırıtarak poz veren akp'nin büyük başlarının biri bile o makamlarda olamazdı.
--spoiler--
"Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk Milletinin hakimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı (zorla el koymuşlardı). Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler (toplananlar) Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir." mustafa kemal atatürk - 1 Kasım 1922 tarihinde şeriye komisyonunda yaptığı konuşma
--spoiler--
Ulkemizin mal dolu oldugunu gosteren henuz yayinlanmamis dizidir.
Daha yayinlanmadan bir dunya elestiri yapan gerizekalilar gidip vatanim sensin izleyebilir. Size gore ataturkun, cumhuriyetin olmadigi her dizi bos amacumhuriyet henuz 100 yildir varken osmanli 600 yildir vardi. bunu o kalin kafaniza sokun.
Sanki ataturk babasinin evinden getirdi bu ulkeyi birde tum her seyi ataturke yikma projesi var. Ataturk buyuk bir liderse arkasinda osmanli gormus halk var bunu da boyle bilin. Ataturk buyuk bir liderse kendisi bir osmanli askeridir bunu da boyle bilin.
Gotunuzu yirtip basiniza da gecirseniz osmanliyi bu topraklardan so ke me ye cek si niz.
abdülhamiti anladım da payitaht ne demek pek anlayamadım.Osmanlıcılık hayalden öteye bir şey değildir.Çok iyi yönetilseydi devrilmezdi.Babadan oğula geçen bir sistem ne kadar sağlıklı olabilir.Bu gün türkiyenin komşuları arasında gürcistan haricinde bir tane dostu yok. osmanlıyı nerede kuracaksınız.
Hala bu adami raki fabrikasi, genelev kurdurdu falan diye karalamaya calisan beyin yoksunlari var, vallahi yazik lan.
Simdi bak guzel kardesim, o zaman osmanli imparatorluk oldugu icin her irktan ve dinden insan vardi buda farkliliklari goz onune cikardi.
Su an bildiginiz bomonti fabrikasi kuruculari olan bomonti kardesler o donem icin abdulhamidden izin istemisler ve abdulhamidde izni vermis. Simdi icki gayri muslimler icin bir hak, ickiyi yasaklamak da bir kisitlama olacagi icin bunda herhangi bir yanlisilık yok. Yani adam ickiyi kaldirsa baskici, dikdator diyecek tipler serbest birakmasina da laga luga yapiyolar arkadas beyninizi evde mi unutuyorsunuz ben anlamiyorum.
Ki kurulan icki fabrikasi cumhuriyet doneminde oldugu gibi devlet eliyle kurulup 'icki sagliklidir' tarzi kotu tesvik edici de degildir. Musluman mahallelerde satisi yasaktir.
Genelev icinde yakin donemde demirelin soyledigi tek cumle gayet aciklayici aslinda, 'kerhaneleri kapatalim da millet bizi mi siksin?'
Ihtiyacini burada gorecek tiplerin buralarin kapali olmasi durumunda saga sola salca olmasindansa bu durumda da herhangi bir yanlislik yoktur.
abdülhamit'in haliç'e çekip çürüttüğü donanmamızın görüntülerinin yer alıp almayacağı merak konusu olan dizidir.
abdülhamit'in kendisine dokunmayacağına söz verdiği halde taif'te boğdurduğu mithat paşa'nın boğulma sahnesinin yer alıp almayacağı merak konusu olan dizidir.
bakalım abdülhamid'in desteğiyle yediği bütün bokları anlatabilecekler mi? keza abdülhamid'in said-i kürdi'yi tımarhaneye attırması, 2. meşrutiyet sayesinde tımarhaneden kurtulan said-i kürdi'nin ittihatçılarla el ele abdülhamid'i devirmek için neler yaptığı filan?
sorularımın cevabı belli ama yine de sorayım dedim.
diriliş abdülhamid felan filan bunlar güzel hikayeler lakin,
hikaye olarak kalacaklar Türk Cumhuriyeti burası çünkü.
tarihine aslına aşık aslının devamıdır Atatürkün kurdugu bu eşsiz ülke.