yazar orhan kemal'in sokaklardan bir kiz romanında göze çarpan “dirsek vuranlar, çimdik, lâf atanlar... bu yola düşmüş kadınlar böyle şeylere alışkın olmalıydılar. hele kırkını aşan, herhangi bir pavyonda konsomatris, leylâ gibiler,” paragrafında “geç vakitlere kadar içki içilen yer,” mânâsı ile kullandığı fransızca kökenli kelime.
mimari bir sözcüktür esasen.
türkiye türkçe'sine, fransızca pavillon [çadır, büyük gösteri çadırı, bina müştemilatı, çadır biçiminde müştemilat] sözcüğünden evrilerek “pavyon” ve “paviyon” olarak girer.
türkçe literatürde 1940'lı, 50'li senelere değin kaleme alınmış roman ve öykü türü eserlerde, ve gazete yazılarında “bina müştemilatı” mânâsında kullanıldığı görülür. elbette sanat tarihi konulu eserlerde de. mealen, “bir müessesenin veya kurumun aynı alan içindeki yapılarından biri, veya bir park ya da bahçe içindeki ticârî maksatla inşa edilmiş küçük yapı veya yapılar,” anlamını taşır. yani, mimarlık terminolojisinde “planı kareye yakın yapı yâhût yapı bölümü” oluyor. okyanus sözlüğünde ilk tanıma ek olarak “asıl binadan ayrı küçük bina olarak” da tarif edilir.
eski gazete kupürlerine bakıldığı vakit -mesela 1955 tarihli eğlence mekânlarının tanıtım ilanları, 1958'de kimi gazetelerin çanakkale âbidesi için para toplama havadisleri vb. gibi- “pavyon” sözcüğünün, 1950 istanbul'unun eğlence hayatında birhayli meşhur olan ve frapan hanımlar ile şık beylerin teşrif ettiği taksim gazinosunun “paviyon” veya “pavyon” adıyla nam salmış müştemilat bölümü sayesinde bambaşka bir mânâya evrildiği görülür. sanki gazino bünyesinde lokanta ile pavyon ayrı yapılarmış gibi yansır gazetelere. belediye binası, lokanta ve müzikhol yapılarından dolayı “taksim belediyesi pavyonu” denmesi mânâ açısından daha isabetli iken böyle kullanılmış olur.
pavyonlar, aşağı yukarı 1960'lı senelere değin şehir yaşamının, bilhassa istanbul'un, “janti” tabir edilen beylerinin gittiği müzikli, içkili, sohbetli ve pahalı mekânları iken, zaman içerisinde arka sokaklara kayar, ücrâ mahallere, uzak vilayetlere çekilir, popüler kültürde kabadayı zümresinin şereflendirdiği illegal mekânlar olarak gösterilerek kötü bir nam salar ve bir tür altkültür ögesi olur.
bugün geldiğimiz noktada pavyondan bahsettiğinizde insanların yüzünde beliren çizgilerden halk dilinde sözcüğe yüklenen mânâlar kendini ele verse de hakkında sayfalar dolusu sosyolojik tespit yapılabilecek olan yeni eğlencenin adı olurlar.
Agalar kusura bakmayın ama ezikliktir pavyona gitmek. Erkek erkeğe eğlenmeye gidip karı kız oynatırsın, içersin, hadi neyse.
Sosyal hayat olarak pavyonda takılmak? Rezalet…
Hayır nedir yani çağır eve 5 tane escort, güzel bi ses sistemi, iki tane lambader loş ışık. Pavyondan bin kat verimli geçer.
Mal mısınız lan?
Bi de burda evi köyü yiyen var. Gerizekalı o paraya neler neler alırdın.
"Pavyon ne demek" diye soran torununa en basit şekilde anlatmaya çalışan anneannenin güldüren anları: "Eğlendiğini zanneden kerizleri yoluyorlar orada".
Kaldığım ilçe olan gelibolu'da da 1 adet bulunan mekândır. Gelibolu'dan 2.5 milyona taksi aldım, çalışıyorum. Şimdiye kadar 2 müşteri götürdüm pavyona.
Radyo banko'da çalıştığım dönemde, açılışta gidip kapanışa kadar canlı performans kaydı alırdık. Çok üzüldüğüm mekandır. 20-23 yaşlarında bir sürü yaşıtım kadın vardı. Uğradıkları taciz ve şiddete şahit oldukça erkek olduğuma bin pişman olduğum ortamdır.
ilginç bir dizi. pavyondan kadın çıkarıp otele götürme meselesini yemek dönüşü olarak adlandırmışlar. otelden mekana geri dönünce masa donatılıyormuş, kadına daha çok içki söylenmesi gerekiyormuş falan.
eskorta gitmek çok daha ucuz olduğu halde millet para harcadığı kadını istiyor galiba. bu arada konsomatris illa ki müşteriyle yatacak diye bir şey yok. eğer isterse veya mekanın hatırlı müşterisiyse olabiliyor.
2. sezonunun 4. bölümü de yayınlanmış olan blu tv dizisi. son bölümde "yemek dönüşü" tabiri anlatılmış. hayatımda ilk kez duyduğum ve gördüğüm şeyler. bazı erkeklerin eğlence anlayışının ne kadar ucuz olduğunu gösteriyor.
tanım: kadınların metalaştırıldığı ve sergilendiği parlak ışıklı curcunalı yer.
Çulsuz olduğunu çaktırmamak burda mesele. telefoncuya girince de aynı muameleyi görüyorsun abi iphone xr kaça diye sormakla abi kayınıma kontür yollar mısın sorularına alacağın karşılık arasında uçurum var.
Eski patronum sağolsun "pavyon" denilen mekanlara 3-4 kere girmişliğim var.
hayatımda gördüğüm en garip ortam olabilir, ki her türlü ortamda bulunmuşumdur.
"Çoluğunun çocuğunun rızkını yemek" denilen olayın gerçek olduğunu burda gördüm.
60 yaşında orta halli dayılar gidip tüm maaşlarını bir gecede orada ezebiliyorlar.
Ankara havası çalmaya başlıyor mesela, adamlar çıkıyorlar sahneye, çalışan kadınlarla dayamalı mayamalı oynuyorlar. Buna da hayvan gibi para veriyorlar. ismi dans parasıymış. taaa 6-7 sene önce 250-300 liraydı. tek şarkılık bu.
Rakımı içip patronla kaynatırken bir yandan da hayretlerle etrafı izliyordum. Her taraf karanlık, yüzlerce renkli hareketli ışık, etrafta 3 santim etekli, elinde içki olan konslar geziyor. Ama bakışlarından anlıyorsunuz ki o işin piçi olmuş, yemiş bitirmişler. köpekbalığı gibiler.
Bu arada ev araba tarla sattıran pavyon hatunları da gerçektir.
Garip bir bağımlılık sanırsam.
Ve "varoş" denilen kavramın para ile alakası olmadığını da anlıyorsunuz.
Adam ferrari ile geliyor, zaten locası hazır. Bir gecede 10k harcıyor belki. Garsonlara da 5k dağıtıyor.
Ankara daki dostlar sağolsun bir pavyon muhabbeti başlatırdı.
Anlatılanları dinledikçe, verilen paraları duydukça yok artık dedirten öyle şeyler.
Eğlenmek için gidip sonrasında beş parasız kalan da varmış.
Tabi hastalık derecesinde bağımlılık yaptığı da oluyormuş.
Keyfe giderken sonrasını da düşünmek gerekirmiş demek ki.
menopozlu varisli karıların sahneye çıkıp oynadığı samimiyetsiz ortam. en leş insanları para karşılığında yanına karı vererek kral yapmaya çalışan toplumun aile yapısını bozan işyerlerine verilen isim.