darmadağın armağanım, kaos karmalarındayım, karmakarışıklaşmaktayım, neyse ki ayaktayım, ritimler kolondan süzüldükçe ataklardayım, bu sago bayım, ben sagopayım
biyoloji ve tıp adına harika bir buluştur. ayrıca 2. dünya savaşına da yön vermiştir. rusların harp sanatını harika kullanmaları şöyle olmuştur; köpekleri aç bırakıp bi süre sonra içine et yerleştirdikleri tankların yanına götürmüşlerdir. köpekler daha sonra tank=et mantığıyla nerde tank görürse koşar hale gelmiştir. öyle ki, ruslar bunu savaş sırasında kullanmış ve askerlerinden önce piyon olarak köpekleri öne sürmüşlerdir.
10 saat aç gezip bir yere girersiniz (lokanta, kebapçı vs.). yemek sipariş edilip bekleyen insanları izleyin hepsi pavlovun köpeği gibidir. herkesin gözü garsondadır, nerede kaldı bu siparişler tavrı yüzlerden okunur. 10 saat aç gezilir ama 10 dk yemek beklenmez.
üzerinize doğru havlayarak gelen köpeğe, yerden taş alıyormuş gibi yaparsanız geri döner.
(bkz: neden)
ama sokak köpeklerinin sahibi yok herkes pavlovun köpeği kadar şanslı olmuyor.
pavlov adlı meşhur rus fenci,doberman itleriyle yaptığı deneyde bakınız ne hadiseler gözlemlemiştir.
hamle 1: dobermana,pabuçlarımı getir dedim. refleks yok ! (olmaz tabii. hiç insanla hayvan bir olur mu? iq var, muhakeme zekası var)
hamle 2: dobermanın kulaklarını çektim, suratına vurdum...dize geldi (bu hamlede köpek dayağın faziletini anlamıştır. kötü bir olay kendine acı vermeden kötekle izah edilmiştir.)
hamle 3: (ki allah'ın hakkı üçtür) dobermana 120 watt cereyan verdim, sopayla vurdum, anasına sövdüm. köpek pabuçlarımı ve gazetemi getirdi, kuponları kesip, bulmacayı çözdü! (işte hakikat,işte ebediyyet, işte ilmin ordusu.)