gitar tutuşuyla ilgili birçok konuyu derinlemesine araştırmış, bilinen gitar tutuşları kendisini tatmin etmediği için , klasik gitarı flamenco cular gibi bacak bacak üstüne atarak çalmayı denemiş, sonra çello çalar gibi oturarak, ya da yere bağdaş kurarak çalmayı denemiş ve en sonunda kendisine en uygun gelen flamenco cu oturuşunda karar kılmıştır.
çok iyi bir gitar tekniğine sahip olan galbraith normal 6 telli gitarın yanısıra ana prensibi, orphereon ya da pandura, ya da bildiğimiz "ut" enstrumanına benzeyen bir gitarı david rubio isimli önemli gitar yapımcılarından birisi de olan gitar yapımcısına sipariş etmiş ve bu gitarı gitar literatürüne geçirtmiştir. bu enstruman 8 tellidir ve bilinen 6 telli klasik gitardan çok daha geniş imkanlar sunar gitarcıya. ancak denemeleri bu gitarı çalmanın bilinen klasik gitarı çalmaktan çok daha güç olduğunu ortaya çıkartmıştır.
galbraith bu 8 telli gitarla brahms´ın op.21 aslen piyano için olan tema ve varyasyonlarını bütün müzik camiasının şaşkın bakışları altında gitarla çalmış ve bu gitar, bu inanılmaz kayıt yüzünden "brahms gitarı" diye anılır olmuştur.
paul galbraith en son johann sebastian bach´ın aslen keman için yazdığı sonat ve partitalarını bu kısmen kendi icadı olan gitarla harikulade bir biçimde kayıt altına almış, ve ilk kez bach partilerinin o durmak dinlenmek bilmez polifonik hatlarını ilk kez içerisinde kopukluk olmadan duyma imkanını sağlamıstır bize.
paul galbraith eşi ve iki çocuğuyla brezilya´nın sao paulo şehrinde yaşamakta, dünyanın her yerinden kendisinden ders almak isteyen gitarcılara ders vermekle ömrünü sürdürmektedir.
