kitaplarını seri olarak takip ettiğim nadir yazarlardan biri..hatta ikisinden biri..(jack london)
her zaman ki rituelim olan kilo vermedeki vazgeçişlerimden birini yaşatmıştır bu adam ay sarayındaki ismini hatırlayamadığım karakterle. Sağlam yazmasından öte gözü açık düş görmeye iter insanı.. şu cümleden sonra bırakıp sofrayı hazırlayayım dersin annenden azarı yersin. klişe olacak ama tadından yenmez yenildikten sonra tadı geçmez..
"amerika'nın avrupalı yazarı" diye tanıtılıyor kitap arkalarında. ki kendisine en çok yakışan tanımlama budur. "avrupalı" olmasında, gençken üniversiteyi fransa'da okuması etkilidir.
"aramayacaksın kimseyi,olması gerekenler zaten yanında..ve yanında olmayıp gidenler; ne aklında olmalı ne umrunda" sözü ile facebook'da tavan yapmis harika yazar. kitaplarinin hepsi bir solukta okunup, yavas, yavas sindirilesi yazar.
Hürriyet gazetesine verdiği röportajda hem Atatürk'ü övmesi hem de Türkiye'ye tutuklanan yazar ve gazetecilerden dolayı gelmediğini açıklaması ile daha da çok sevmeye başladığım başarılı yazar.
''yaşadıklarınızı mı yazıyorsunuz'' sorusuna mükemmel biçimde cevap veren ve yazarın yazı yolculuğunun derinlerde durduğunu vurgulayan yazar.
--spoiler--
hayır, sadece tek yönlü bir etkilenme. bilinçaltımdan geliyor. iççimde bir şeylerin gömülü olduğunu biliyorum; bazen yüzeye çıkarlar ve onu takip ederim, nereye gittiğini gözlemlerim, hissetmeye dair bir duygu bu. ifade edemeyeceğim bir duygu.
--spoiler--
başbakanımız yüce insan tayyip tarafından fırçalanan şahıs.
demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum diyen paul auster başbakan erdoğan tarafından "sen gelsen ne olur gelmesen ne olur" diye eleştirildi. http://www.radikal.com.tr...1077420&categoryid=78
bana noam chomsky'i hatırlattı. 2001 de bir dgm savcısı chomsky' e dava açmıştı garibim gelip ifade vermişti.
tayyip erdoğan tarafından kendisine "0-3" yaş grubu neslin birbirine verdiği derecede ayar verilmiş yazar. hani tabi ayar demeye dilim varmıyor buna da işte mecburuz. garibim paul nasıl bir insana çattığını henüz anlamamıştır sanırım. herhalde hiçbir ülke yöneticisinden kendisine bu kadar sığ bir cevap verilmediği için şimdi ne desek de derdimizi anlatsak diye düşünmekte olduğunu düşünüyorum. hayır daha bunun melih gökçek'i falan var. bilmiyor ki bunlardan birine bulaştın mı "tu kakasın" sen artık. neyse paul sen sıkma canını. bizim memlekette yaşayanlar kendilerini yönetenlerce aşağılanmaya alışık olduğundan bu durumu yadırgayacak insan sayısı da çok azdır.
kendisinden ilk defa bugün haberdar oldum. tayyip erdoğan sayesinde o da. valla hacı üzülerek diyorum ama tayyip haklı, sen gelsen ne gelmesen ne, kendi kendine yüklediğin bu ehemmiyete hiç anlam veremedim.
ülkemizin demokrat olmadığı gerekçesiyle, türkiye' ye gelmeyi reddeden yazardır. olmaz demeyin sayın yazarlar bu da oldu. bir o kalmıştı lafı yemedik. * ancak bu sefer adam haklı diyeceğim. * madem trip atacaksın neden kitabını ilk türkiye' de basılmasına izin veriyorsun. demokrat yasalar bizim vatandaşları ilgilendirir. ** gel dedik de türk vatandaşı ol demedik ki.
koskoca bir devletin başbakanı tarafından sidik yarışına maruz kalan büyük sanatçılardan. paul auster diyor ki hapiste yatan gazetecilerden dolayı türkiye ye gelmiyorum. bizim başbakanımız da gelsen ne olur gelmesen ne olur diyor. çok komik amk. çok komik lan.
türkiye'de bu kadar tutuklu gazeteci varsa ben gelmem anlayışını güttüğü için recep tayyip'in "hah, biz sana çok muhtaçtık. gelsen ne olur, gelmesen ne olur? yahu sen ne cahil bir adamsın!" sözlerini bütünüyle yutmaya maruz kaldığı yazardır.
bugün (dün) yaptığı konuşmada daha önce hürriyet gazetesinden yayınlanan röpörtajında türkiyede ifade özgürlüğü olmadığı için bu ülkeye gitmeyeceğini söyleyen amerikalı yazar paul austera ister gel ister gelme ve cahil diyen başbakan recep tayyip erdoğana new york times gazetesinde cevap veren auster demokrasi dersi verdi:
"Başbakan, israil hakkında ne düşünürse düşünsün, gerçek şu ki israil'de ifade özgürlüğü var, ne bir yazar ne de gazeteci hapiste. Uluslararası PEN tarafından derlenen son sayılara göre Türkiye'de şu anda yaklaşık 100 yazar hapiste. Dünyadaki PEN merkezleri tarafından davası yakından izlenen Ragıp Zarakolu gibi bağımsız yayıncılardan sözetmiyorum bile. Bütün ülkeler sayısız sorunla mücadele ediyor Sayın Başbakan, buna benim ülkem ABD ve sizin ülkeniz Türkiye de dahildir. Asıl olan şu ki, kusurlu ve kuşatılmış her ülkedeki koşulları iyileştirmek için, sansürsüz ve hapis cezası tehtidi olmayan bir yayın ve ifade özgürlüğü bütün kadın ve erkekler için kutsal bir haktır" dedi.