küçük bir kurumda çalışmıyorsanız esas patronun kim olduğunu bilmeniz epey güç.
hele ki medya sektöründeyseniz.
bu nedenle hiçbir zaman kimsenin arkasından konuşmayın. Bunu iyi niyetlerle yapıyor olsanız dahi!
ve en önemlisi de karşınızdaki "patron"un sadece mekan ve zaman ilişiğinide patron olduğunu unutmayın. sonuçta metrobüste karşınıza çıksa o boş koltuk için onu da ezeceksiniz...
nasıl bir patron olurdum?
bugünlerde kendime en çok sorduğum soru bu. malum hazır önümde belli kalıplarda örnekler varken. bugüne kadar çalıştığım patron sayısı 6 (baya iş değiştirmişim yalnız). her birini farklı farklı değerlendiriyorum.
ilk patronum- kendisi çok genç ve oldukça yakışıklıydı. maaşımı hiç zamanında alamadım sigorta bile yapmadı ve en kötüsü adamın zamparalıklarıyla uğraşıyor, sevgililerini idare etmek zorunda kalıyordum.
2.patron- maaş ve sigortada hiç sıkıntı yaşamadım ama adam bildiğin sapıklaşmaya başladı gün geçtikçe. erkek çalışan almazdı zaten meğer adamın niyeti başkaymış, ben çok resmi davrandığım için 1 yılın sonunda anladım bunu. sürekli çalışanına sarılıp öpmek isteyen patron mu olur. ıyy iğrenç..
3.patron- değişik bir adamdı kendileri. çok sert herkesin korktuğu bir karadenizli. beni çok severdi saygılı tavrımdan dolayı. maaş ve sigortada da hiç sıkıntı olmadı hatta çalışmamı taktir ettiği için beni prim sistemine geçirmişti, iyi kazanıyordum. ama gecesi gündüzü yoktu gece saat 3' te bile adamın uykusu tutmadı ve bir işe takıldıysa kafası çekinmez arardı. "sen benim malımsın" gibi davranırdı biraz. çok yoruldum ve bu yüzden ayrıldım oradan.
4.patron-ofisi pislik götürüyordu temizlik falan adamın umrunda değildi. maaş ve sigortada bir sıkıntı olmasa da o ortama katlanamadım ve çok kısa bir sürede ayrıldım.
5.patron- anlatılmaz yaşanır bir insan. psikolojik sorunları vardı adamın. fazla maaş vermez sigortayı da tam yatırmazdı. en kötüsü ise işi bilmiyordu, olmayacak şeyleri insanlara söz verip muhatap olarak da beni gösteriyordu. pirincin taşını ayıklayana kadar işler çıkılmaz bir hale geliyordu. mesela adamla sözleşme yapmış bu parselden 12 daire çıkar diye, yönetmelik gereği bakıyorum sıksan 10 daire çıkar. ve günlerce uğraştım 12 daire sağlayabilmek için çünkü adam "yarat" diyor bana.. al kendin yap dedim en sonunda.
6.patron- pinti, para kazanmak için her türlü dalavereyi yapabilecek nitelikte bir adam ki bunu da yeni anlamış bulunuyorum. bir de meslektaşım değil yani işi bilmiyor sadece müteahhit adam. ellerini arkasına bağlayıp sürekli turluyor etrafımızda. konsantre olup da çalışamıyorum bile. artık usandım iş değiştirmekten. al birini vur ötekine.
iyi patron yok galiba ya da istisnayı deviremeyecek kadar az sayıları.
ben patron olsam aynı bunlardan biri gibi mi olacağım? öyle olacaksam bana nasip olmasın diyor ve gidiyorum.
çok iyi bi rapcı, yine cezadan başka dünya çapındaki rapcılarla aynı kalitede rap yapabilen bi mc. ses renklerine borçlular bunu.
hemde egosu en yüksek ama bunu kabullenen bi yapıda olduğu için sevilen rapcıdır.
patronluk yapmanın kendine özgü kuralları vardır. Herkes patronluk yapamaz.
iyi bir patron asla işletmesinde çalıştırmakta olduğu müdürü ile dahi arasındaki mesafeyi korur. işçilerin gerçek bir patronla görüşmeleri mumkün değildir. Bunun içinde işçiler ile muhatap olmamak için personel müdürleri görevlendirirler.
Küçük işletmelerde ise tecrübeli patronlar işyerlerinde tenha bir köşeye otururlar veya ofislerinde kameraları izleyerek olanı biteni takıp ederler. iyi patronlar asla müşterileri ile temasta bulunmazlar. Hatta işletmenin patronunun kim olduğu dahi çoğu kimse tarafından bilinmez.
Küçük işletme patronları personelle arasındaki mesafeyi her zaman korur ve yapılmasını istediği işleri kıdemli personele iletir.
işlettiği mekanda sürekli vizyon yapıp ortalıkta gezen kişiler profesyonel patronlar değildirler.
Patron adam mekanda fazla gezmez. Kasayı sağlam bir adamına teslim eder ve arada bir mekanına uğrar.
Sağlam adamı olmayan sürekli işletmesinın. Kasasında duran kişiler patronluk vasıflarına sahip olamamış mikro sermayeli kişilerdir.
Kısacası ağa, patron adam rahatına bakar. Mekanı işler. Paralar gelsin der gelir. Sağlamdır. işletmesini bırakıp 6 ay uğramasa bile hesap önüne tıkır tıkır koyulur.
Diğer kıytırık kasabaşı görevde bulunan mekancılar ağalık patronluk niteliklerini taşımazlar.
en çok küfür yiyen meslekler kategorisinde en önde giden kişidir.
ama sevilecek bir yanları yok hani. bıt bıt bıt sürekli bilmeden eleştirmeler, götünü yalamayan ama hakikaten de çalışan personelin maaşında 3 kuruş oynatmayan kişidir.
'patron' sözcüğünün aslı latince'de 'gemi kaptanı' anlamındadır. geçmişte; patrona*, patronis, petruns, patronus gibi değişik şekillerde italyan, yunan, ispanyol ve potekiz dillerinde aynı anlamda kullanılmıştır.
günümüzde ise fransızca kökenli sözcükler arasında yer almaktadır ve 'şirket sahibi' anlamını betimler.
çalışma koşullarını 9 00-13 00 , 14 30-17 00 yapıp işe girince öğle arasında 10 dakikalık yemeğinizi bile kursakta bırakan, çalışma saatlerini sözleşme dışı, 8 00-21 00 'a çeken mini kapitalist. geneli ilkokul terk olup sadece parasal gücüyle ezmek kabiliyetini kullanmak için yanıp tutuşurlar. bir de sekretere atlamak için pusuda bekleyen evli çocuklu tipleri vardır. allah ıslah etsin.
egolarını tek hastalık ile özetlemek gerekirse;
(bkz: aşağılık kompleksi)
genellikle yokluktan gelmiş olan, kendi çalışkanlığı ve şansının yaver gitmesi sonucu 10-15 sene önce hayal bile edemeyeceği kadar çok para kazanan, elindeki statüyü kaybetmemek için herşeyi yapmaya hazır, eğer patronluk vasfını kaybederse sıradan bir insandan hiç bir farkının olmadığının anlaşılacağını bilen kişidir.
Tanım bir: iş iyi olunca heyecan yapan, eli ayağı dolanan, Iş kötü olunca hıncını işçisinden alan bir insan evladı (o da insanmış)
Tanım iki: son çıkardığı Professionel 3 albümüyle kendini kanıtlayan Mersinli, sürekli tarz değiştiren, Mersinli olduğumdan gurur duymamı sağlayan unsurlardan biri. şuan türkçe rapte olan çoğu tarzı kendisi getirmiştir. Sizin taptığınız mclerden çok daha katkısı bulunmuştur türkçe rape.
bok gibi parası olduğu halde devleti dolandırarak çalışanların maaşını asgari ücretten gösterip sigorta primlerine yansıtmaz. fazla fazla çalıştırır fakat her şeyi kitabına uydurur. muhasebecisi vergi borcu çıkarırsa kötü muhasebecidir. bu yaptıklarını saklamak için çalışanlarına psikolojik baskı uygular. işletmelerini bulunmaz Hint kumaşı zannederler. ama bu lanet olasıca çark yüzünden çalışmak zorunda kalan emekçiler emeklilik primlerini düşünmeyi bir kenara bırakın ekmek teknelerine ihanet etmemek adına bu pezevenkleri aslında dolandırdıkları devlete şikayet edemezler. şikayet edende işten çıkarılır zaten. düzene ayak uyduran yalakalar şirket menfaatleri uğruna müdür şef pozisyonuna getirilir. o yüzdendir ki patronun düzenine çanak tutan her şahıs müdür olmayı kendinde hak görür. kapitalist düzende maalesef var olacak olan patronlar ve onların bir numaralı yalakaları yüzünden onuruyla ekmeğinin peşinden giden insanların sayısı giderek azalmakta ve yeni dünya düzeninde anne babalar tertemiz evlatlarına uyanık olmayı öğretmek zorunda kalmaktadırlar. çünkü artık ekmek aslanın ağında değil götünde dir. biraz olsun faydalanmak için göt yalayıcı olmak zorundayız. maalesef aileden geliriniz yoksa ya acımasız bir patron ya da göt yalayan taraf olmak zorundasınızdır. işe girdiğiniz ve bizim patron şöyle iyi bizim patron böyle iyi diyen insanlara güvenmeyin. bu devirde onuruyla şerefiyle ekmek kazanan babaların evlatları giderek azalıyor.
