patron masaya gelir

entry1 galeri0
    1.
  1. bir edip cansever şiiri.

    Ben patronum, şöyle böyle bir adamım
    Bırakın konuşayım
    Bir bira içeyim konuşayım
    Kim ne derse desin kadınlara düşkünüm
    Ne yapayım öyleyim
    Kadın dendi mi sanki ben
    Vişneli bir dondurmayı durmaksızın yalarım.

    Ruhi Beyi pek tanımam
    Yok, hayır, belki de iyi tanırım
    Neden derseniz ben herkesi iyi tanırım
    işsizim, dülgerim, boyacıyım
    Herkesle bir olurum
    Kişiliksiz kalırım.

    Günün herhangi bir saatinde çıkar gelir
    Nasılsınız Ruhi Bey, derim
    O her zamanki gibi: iyiyim, iyiyim
    Şu köşedeki masa onundur
    Başkası oturmuyorsa gider oturur
    Şaraptan başka bir şey içmez
    Bazen şarapla birayı karıştırır
    Doğrusu sarhoşken hiç görmedim
    Tersine çok incedir, derim ki biraz da soyludur
    Nedense bulutlanır gözleri arada
    O zaman kimseyi görmez
    Uzaklara bakar yalnızca
    Benimle konuşurken, gazetesini okurken
    Ruhi Bey uzaklara bakar
    Sanırsınız ki işte çok uzaklarda bir Ruhi Bey daha var
    Bana öyle gelir ki durmadan geri çağırır onu
    Ama durmadan
    Ve alır karşısına - neden bilinmez -
    Suçlu bir çocuktur da sanki o, gizli gizli azarlar.

    Parası varsa verir
    Yoksa hiç bir şey söylemeden çekip gider
    Sonra bir cep saati vardır, arada çıkarıp bakar
    Ama bilirim saatle filan işi yoktur
    Zaten zamanla işi yoktur ki Ruhi Beyin
    Hep aynı elbiseyi giyer
    Yazın ceketini çıkarır
    Kravatı ip gibidir, incedir
    Ayaklarına hiç bakmadım
    O kadar ilginçtir ki yüzü, ayakları bilmem var mıdır.

    Bu meyhaneyi yirmi yıldır işletirim
    Doğrusu Ruhi Bey gibisini hiç görmedim
    Mısırçarşısı'nda baharatçı dükkanları vardır, bilirsiniz
    Ruhi Beyi ben o dükkanlara benzetirim
    Binlerce şeydir çünkü Ruhi Bey
    Nanedir, ada çayıdır, zencefildir
    Bu çevrede herkes onu tanır
    Bana sorarsanız tanımaz
    Şöyle ki, bir ayakkabı çivisi gibi kendine batar
    Şarabıyla batar, uykusuzluğuyla batar
    Gülmesi hüznüne
    Konuşması susmasına batar.

    Çok oturmaz, usulca kalkıp gider
    Sıkılır da mı gider, pek anlamam
    Anladığım bir şey varsa
    Şu bardağı görüyorsunuz ya
    Bardağa birayı boşalttığım gibi gider
    Gitmeden önce biraz silikleşir
    Sonra büsbütün solar
    Gerçekte
    Dört mevsimin karışımı gibidir Ruhi Bey.

    Size bir olay anlatayım, çok kısa
    Bir kış günüydü, kar yağıyordu
    Gök sapından boşalmış papatya yaprakları gibi duruyordu
    Kapıda Ruhi Beyi gördüm
    Gözleri kıpkırmızıydı
    Çiğnenmemiş karın üstünde
    iki tek kokina gibi duruyordu gözleri
    Beni birine gösteriyordu eliyle
    Yanında kimseler yoktu
    Birine yakınıyordu benden
    Yanında kimseler yoktu
    Bir adım daha attı
    Eli bir bıçak ucu gibi sipsivriydi, uzundu
    Ve nasıl olduysa oldu
    Yitirdim bir anda gözden
    Hani düş gördüm desem
    O zaman sağ bileğim niye kanıyordu...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük