sonu türk filmi gibi biten the mentalist dizisinin sevimlilik abidesi. simon baker tarafından müthiş şekilde canlandırılmıştır, elinde çay fincanı gülümserken aşırı tatlı görünür. gülümsemesi imzası haline gelmiştir, koca gözlü lizbon şahsına gram yakışmamaktadır..
"medyum diye bir şey yoktur. sadece, aldatma sanatını ustaca kullanan yetenekli kişiler vardır" diyerek kendisini özetleyen zat-ı muhterem. severek izliyoruz.
adamın dibidir. gerçekte böyle bir adamla arkadaş olabilmek için -e malum ingilizce konuşacağız- toefl'dan 100 almak için kasardım o derece. vur de vuralım, öl de ölelim.
her gittiği yerde çay içmesiyle türk olduğunu düşündürten karakter. bir de sigara yakacak olursa çayın yanında, ben bu adamın türk olduğundan emin olurum aga. ama öyle demleme çaylarla olmaz janeciğim. yapacaksın tavşan kanı bir çay, keyfini bulacaksın. adresini verirse, türkiye den 1 paket has rize çayı yollarım kendisine.
Herkese kendini tanıtır bir an önce. Sonra her şeye burnunu sokar, oradakileri kızdırır. Daha sonra da her nasılsa oradakilerin ilgisini çekmeyi başarır. Çocukları çok sever. Diziyi izleyen kişi Jane'e odaklandıktan sonra, gerçek hayatta onun gibi olmaya çalışır, her şeye dikkat etmeye başlar (bkz: kafayı yemek)