yeni bir uuser, hoşgelmiş.
(bkz: #5440149)
tanrıya bir soruda bulunmuş, ben bildiklerimi aktarmak isterim kendisine.
şimdi senin dediğin kaderciliğe giriyor. yani aslında tüm insanların yapacağı şeyler yazılmış, bir senaryo gibi. ve herkes aktörlük veya aktrislik yapmak zorunda, senaryoya bağlı kalmak zorunda. ama gerçekte böyle değildir, kişi kararlarını kendi verir; bu kararların sonucu kaderdir. örnek vererek açıklamak gerekirse; bir aşirette, zorlada olsa ırzına geçilmiş bir kız ya öldürülür ya da o hayvanlığı yapan kişiyle evlendirilir, değil mi? şimdi bu seçim kişinin özgür iradesiyle seçilir artık kim seçiyorsa aşiret mi veya babası mı? artık kimse.. işte bu seçimin sonucu kaderdir. diyelim ki karar veren kişi kızın öldürülmesini seçti ve kız öldürüldü. mantıklı düşündüğümüzde sen o kızı öldürdüğün için mahkemeye çıkarılırsın ve hapis cezasına çarptırılırsın. işte bu hapis cezası senin kaderin ama kızı öldürmek senin seçimindir. kader ve özgür iradenin ayrımı budur. kişi özgür iradesiyle karar verir, bunun sonucu kaderdir ve buna katlanmak zorundadır. yani tanrı insana 'sen katil olacaksın.' demiyor, 'ya katil olacaksın ya bağışlayan seçimini yap.' diyor.
şimdi sen şöyle diyeceksin: 'o zaman niye öldürmek gibi kötü bir kavram var hayatımızda.' hayatımızda kötü kavramlar olmasaydı iyiliklerin farkına varamazdık. çünkü bir şeyi, bir duyguyu var eden onun zıttıdır. kötülükte olmasaydı iyiliği mukayese edecek bir kavram olmayacaktı ve iyiliğin gerçek manasını insanlık anlayamamış olacaktı. bundan mütevellit doğaya baktığımızda her şeyin, her kavramın bir zıttı vardır.
iyi ki doğmuş bu yazar. samimiyetle söylüyorum böyle erkekler hep var olmalı. doğuran annenin ellerinden öpüyorum. güzel yemekleri hep var olsun. * ayrıca sözlük kızlarına da duyurulur; yemeyin de yanında yatın. yok yok önce yemeklerini yiyin sonra yanında yatın *
kendisini asırlardır tanırım, ciğerim gibisi sever dost bellerim, lakin gel gör ki doğum günüsünü anca şu saatte kutlayabiliyorum. (saat an itibari ile 23:23 - yeminle bak) neden? facebook doğum günü kutlayıcısını kapatmış bir dumbolf. oysa açık olsaydı günlerdir gözüme gözüme sokulacaktı ve unutmayacaktım.
hepsi senin suçun dostum, lanet olasıca kal.
kendisini öper, mesut-u bahtiyar kablolu senelere diler, doğum günüsünü kutlarım.
hani benim robesim, robesim..
(kendisine robes demesini yıllardır seviyorum, robes nalaka ama di mi, hayırdır inşallah hey. asjhdgakasj)
denizcidir bi de bu. iskenderunlarda çok can yakmıştır fırat kılıklı.
( bi ara güzel bi hediye hazırlicam kendisine du bakalım. )
--spoiler--
ülke tarihinde bir ilk yaşatarak vakti zamanında ülkesine aihm'de dava açan cumhurbaşkanı eşi. şaka gibi lan sözlük. sen kendi ülkeni avrupa mahkemesine şikayet edeceksin yıllar sonra eşin o ülkenin cumhurbaşkanı olacak. hayat ne tuhaf vapurlar falan.
edit: medineleri hemende harekete geçti eksile eksile sen 24 saat benim atamı ülkemin rejimini eleştire dururken bu mu zoruna gitti.
--spoiler--
benle birlikte 4 eksi oy verilmiş. neden bu kadar ağlıyorsunuz ki? ayrıca neden bilip bilmeden bu kadar boş konuşuluyor ki? her neyse patlak...
ibiştir. na burda yazıldıydı.
(bkz: #9518615)
sevilen ibiş olma sıfatına erişmiş bir insan olma haricinde, tanrının oğlu olma gibi de bilimum belli olmayan güçleri var olabilir.
zor bi dönem geçirdi ve çok şükürler olsun ki atlattı bitti geçti yitti.
kendisini cidden çok sever, sayarım. ama kendisini kalp ameliyatına alıp çıkarttırdıklarından tam 20 dakika sonra, bana mesaj attıya. o mesajı attıya. allah belamı versin ağlayacaktım lan. konuşamadık tabi tek tük sızıları vardı ucundan azcık kablo yaktılardı, ama şükürler olsun ki tosun paşa gibi adam. tanrının oğluymuş gibi de kendisine bir şey olmuyor.
o mesaj atabilen parmaklarına ve sağlığına sağlık vere sana, çok çok geçmişler ola.
patlak robesim benim. robes diye severim bu keretayı. ibiş.