Patiswiss ya da başka marka beni ilgilendirmiyor ama bu firmaya gösterilen tepkinin minik bir kısmı, kaybedilen cumhuriyet değerlerine gösterilseydi eğer şimdi hukukun üstünlüğü, eğitimin kalitesi, ülke ekonomisinin durumu tartışılmazdı.
bir firmanın kalitesini marka değerini 3 şey belirler.
1. çalışanlarının kalitesi.
2. ürünlerinin kalitesi.
3. son kullanıcı tüketicilerine davranışı.
son yaşananlara bakarak...
maalesef tipik yurdum insanının iş anlayışı kapsamında davranan bir marka.
bir ürün veya hizmet eksiklik, hata içerebilir. üretim, sunum, kullanım vb aşamalarda bir sorun yüzünden hizmet-üründe eksiklik, hata, yanlışlık olabilir. bu durum markanın değeri ve kalitesini düşürmez.
konu özelinde örneklemek gerekirse; marka çikolata üretiminde hata yapmamış, raf ömrü açısından ürüne gerekli koruyucular türk gıda koteksi gerekli bakanlık talimatları gereği eklenmiş, üretim, ambalaj ile nakliye aşamasında iklimleme şartlarına uyulmuş olabilir.
satıcı olan kurum ürünü depolama ve sergileme esnasında talimatlara uymamış veya uymuş olabilir.
tüketici bu ürünü alıp (çikolata) açtığında ya da daha sonra tüketmek için açtığında saklama koşullarına uymadığı için ürünün küflü olduğunu görebilir.
tüm bunlar yaşanmış olup markanın bir suçu hatası olması bile çikolatasında küf gören müşteriye ister şirketin sahibi olun, ister ceo olun isterse şikayete gelen müşteriye "kime gelmiştiniz" diyen ister güvenlik ister danışmada personel olsun böyle avam bir şekilde davranamaz.
almış olduğu mikrodalga fırında yıkadığı kedisini kurutmak isterken kedisi ölen, almış olduğu çamaşır bulaşık makinesinde sebze-meyve yıkamaya kalkan ve ürünü bozulan insan yüzünden (bu yaşananlar şehir efsanesi değil) ürettikleri ürünlere "evcil hayvanları kurutmada kullanmayın, sebze meyve yıkamayın" uyarıları koyan markalar var.
bu markaların ceo veya başkanları ya da yöneticileri sözcüleri çıkıp kedisini mikrodalga fırında kurutanla, çamaşır bulaşık makinesinde sebze meyve yıkayanla amiyane tartışmalara girip sahip olduğu avukat ordusu ile tüketicileri tehdit etmiyor.
çünkü onların zeka ve akıl seviyeleri nelere yol açacağını anlayacak kapasitede olması yanında etik ve ahlak değerleri sorumlulukları oturmuş-içselleşmiş insanlar.
patiswiss özelinde değil, marka-ürün olarak bir şirket çok kaliteli ürün-hizmet sunabilir. çok kaliteli çalışanlar-idarecileri bünyesinde barındırabilir. enfes leziz ve sağlıklı bir yemek önünüze gelmiş, tam yemek için elinize kaşığı-çatalı aldığınızda yemeğin içine düşen bir sinek tüm yemeğin pis olmasına iğrenmenize neden olabilir.
sonuç olarak o yemekte kullanılan malzeme, o yemeği yapan şef, sunum için getiren garson, o yemek için hazırlanan mükemmel mekan bir anda değersiz olur ve o yemekten bir kaşık alıp ağzınıza götüremezsiniz.
bunun için markaların neden sonuç ilişkisine ve kriz yönetimine dikkat eden insanlarla çalışmak zorundadır.
şirketin ceo - yönetim kurulu başkanı e. a. y. tunaoğlu istifa etmiş.
istifa dilekçesi ile istifaya neden olan durum-yaşananlara bakınca her ikisinde sergilenen davranış ile olaya yaşananlara bakış açısını görünce "bu insan nasıl ceo olmuş?" veya hadi olmuş da "bir ceo nasıl bu kadar seviyesiz avam davranış-anlayışta sorumsuz ve saygısız olabilir?" diye insan merak ediyor.
ülkemizde kamuda olan liyakat tartışmalarına bakınca bu liyakat tartışmaları artık özel şirketlere de yapılması gerek.
adındaki "swiss" yanıltıcı biçimde isviçre çikolatası izlenimi veriyor. resmen nitelikli dolandırıcılık örneği. o nedenle isviçre devleti bu markaya dava açmalı.
Milyonlarca dolar ciro yapan şirketilerin sahibinin 41bin evet yanlış okumadınız 41bin tl vergi ödediği ortaya çıktı. Bir asgari ücretlinin 1 yılda ödediği vergi miktarı bu.
Devlet sade vatandaşın sırtından inmelidir. Bu yüzde 20lik zengin kesimin hakkıyla vergi ödemesi gerekir....