türk dizilerinin olmazsa olmazı karakterdir. böyle mini mini, sevimli bir çocuktur. en önemli 2 özelliği önden birkaç dişinin eksik oluşu ve büyüklerin sormaya cesaret etmediği soruları lak diye sormasıdır. tabii her yönetmenin karakteri sembolik düzenden alıp gerçekle yüzleştirme yöntemi vardır. normalde bu yüzleşme karakterler yalnızken olsa bir anlamı olmaz tabii. zaten bu yüzden sinemanın en temel noktasında, izleyicinin bir tür röntgenci olarak sapkınca bir zevkle olaya dahil olmasıdır bu gerçekle karşılaşmaları çarpıcı kılan.
mesela başroldeki kadın oyuncu kocasıyla kavgalıdır. arada bir soğukluk olduğunu herkes bilir ama kimse bunu dile getirmeye cesaret edemez. tam bir kral çıplak durumu vardır. herkes onun hayatında başkasının olduğunu tahmin eder ve kendi aralarında bunu konuşur fakat bir türlü dile getirilmez. işte o noktada patavatsız çocuk sazı eline alır ve ölümcül darbeyi indirir:
"o sakallı amcayla anal seks yaptığın için mi ahmet amcayla aranız bozuk? hadi hadi saklama küçük orospu! hadi normal yollardan tamam da gidip anal yaptıysan hak etmişsin be birader... ağzına da aldın mı?" şeklinde sorularla küçücük çocuk o sevimli patavatsızlığını kullanarak ana karakterin ağzına sıçar. seyirci de hemen her dizide görüyor olmasına rağmen bu karakter hakkında "ehehehe ay yerim ben seni! nasıl da sevimli dimi burhaaann?" gibi tepkiler verir. bu çok fazla göze sokulan ve aynı zamanda kalleşçe bir temadır. belki o kadının yakın arkadaşı söylese izleyici bu durumdan rahatsız olup diziyi seyretmeyi bırakacaktır ama o ufaklıktan duyunca bunu sevimli bulur.
bizim mahallede de bir adet bulunmaktadır kendisinden, ama bir adeti bir koliye bedeldir.
patavatsız çocuk: hede abla sen eskiden daha güzeldin ha, büyüdükçe çirkinleştin, ergenlikten çıkamamış gibisin hala.
hede: hadi oradan sen eskiyi nereden biliyorsun da konuşuyorsun.
patavatsız çocuk: eskiyi geç şimdi şişmansın bildiğin ayı gibi siktir bir de bana laf atıyor.
hede: defol git pezevenk.
patavatsız çocuk bağırarak: pezevenk dedi ohaa, hem şişko hem çirkin hem de ağzı bozuk.
Epey sinir bozucudur sürekli çam devirir. Mesela oglum. Kalkmakta olan misafirlere biraz daha otursun isterse cocuk deyince ortaya yooo diye bagırır. O saniyeler süren sessizlikte biri bir kelime edene kadar renkten renge girer insan. Sürekli insanların arkasından anne insallah kırılmamışlardır, ya ben öyle demek istemedim aslında muhabbeti oluyor. Hem boku yiyor hem pişman oluyor.