Her hangi bir amca, abi, teyze oradan cıkıp gel kardesim benden bas der, siz ona ucreti odersiniz şoför bey amca da sinsice bakar size rayban gözlüklerinin altindan aynadan. Siz de bir hava ilerlersiniz otobuste, hunharca galibiyetle.
- paso görebilir miyim
+ paso yok onun yerine 3 defa bassam tam geçmez mi?
- geçer geçer olur tam bas
+ tam için 2 defa yeter 1.30+1.30=2.60 işte diğerine gerek yok
denip 2 basılır gidilir.
genelde bu şoförler ikiye ayrılır:
1. tiptekiler kraldan çok kralcıdırlar. gecenin köründe de olsa kör itin öldüğü yerde de olsa paso sorarlar. öğrenci kimliği gösterirsiniz, illa ki bandrol isterler. böyleleri her türlü şeyi hak ederler.
2. tiptekiler ise zoraki paso soranlardır. ya denetim vardır, ya da duraklar toplu bulunan bir yerdeyse durak amirleri tarafından sürekli gözetlenirler. adamcağızlar mecburen sorarlar, olmayana da bi dahaki sefere paso al derler.
işin özü o şoförlere vatandaşla yüz göz olma durumuna getiren belediye en büyük suçludur. yıllarca manyetik şeritli kartları satarak bu devirde manyetik karta hala geçmemiş ve öğrencileri otobüse binmek için iki kart taşımak zorunda bırakmıştır. neredeyse bütün büyükşehirlerde manyetik kart varken bizimki daha yeni lafını eder olmuştur. şehir için (bkz: ankara)
bir de şöyle bir ayağı var bu işin, hadi belediye zarar ediyor diye paso ücreti alıyor. o zaman neden her bayramda belediye kapı kapı dolaşıp otobüslerle bangır bangır top dağıtıyor? neden bahçelideki gökkuşağı gibi bir rezalete trilyonlarca para harcıyor? neden armadanın karşısındaki ne işe yaradığı belli olmayan eski inşaat/yeni harabeye rivayete göre 300 trilyon para harcıyor? ve bunun gibi saymakla bitmeyen savurganlık içerisinde neden türkiyenin en borçlu belediyesi oluyor? bunların mantıklı açıklaması olsun, o zaman eyvallah diyeceğim.
zamanında otobüsten atmak isteyen şofer abimiz ile baya tartistiydim.
dikkat ediniz derim, zira bu abilerin kendilerine güvenleri üst seviyede. ankara ego şoferlerinden bahsediyorum.
neyse işte, evet kendilerine güvenleri tam. zira Benim gibi pasonuz yoksa ve iki kez öğrenci bastığınız "yok öyle iki kere basmak, paso alacaağn" cevabiyla otobüse binmemiz engellenebilir, verdiğiniz "sanane" cevabı karşısında ise şoferin elini yakanizda bulabilirsiniz.
tabi pısmak yok yiğitlerim!
Benim gibi o eli keskin bir hamleyle yakanizdan 'silkip' kaslarınızı çatarak bakıp altta kalmayacaksiniz!
sonuçta geçip otobüste yerinizi alacaksınız!
şaka bi yana, adamla resmen 5 dakka tartıştıydik durakta. en son o el kol hareketleri vuku bulmaya başlayınca arkadaki dedenin araya girmesi sonucu maç sona ermişti. gerçi her şekilde yerdim o hıyarı, götten bacaklı pezevenk.
Öğrenci olmayanların öğrenci gibi indirimli binmesini engellemek isteyen otobüs şöförü hareketidir. indirimli binmek için hakkın olan birşeyi para verip almak ayrı bir tezattır ve sosyal bir devlette bu tip şeylerin olmaması lazım.
görevini tam gerektiği gibi yapan şofördür ama gerektiğinde görev etiğinden daha önemli olan vicdanına göre hareket etmeyi bilmelidir.
kurallar her zaman doğru olmayabilir.
ya koca öküz gibi adamların paso göstermeksizin kullanğı öğrenci kartlarına hiç bişey diyemez gelir okula ya da dersanesine giden gariban öğrenciyle tartışır, azarlar, otobüsten atar veya 2. kez kart bastıran dallama-avanak-budala-ahmak-öküz-dingi-mal-odun şöför davranışıdır.
atılan öğrencinin yapması gereken basit.
yağmursuz bir günde toplasın tayfasını, gitsin dövsün adamı.
+sen miydin lan beni deli gibi yağmur yağan bir günde arabaya almayan?senin çocuğun yok mu lan, hiç mi vicdan yok sende şerefsiz, bu adam bu yağmurda ne yapar ne eder diye hiç mi düşünmedin?
-abi dur abi...
+si.tir lan.
