Biz o yıllarda ona bakarak bağırıyorduk tribünlerde Beşiktaş'lı Olunmaz, Beşiktaş'lı doğulur diye...
O, bizden çok uzaklarda Fransa'da doğmuştu ve yıllar sonra Beşiktaşlı olmuştu. Herkesten daha fazla...
Sahada siyahi rengi, beyaz forma, tay gibi duruşuyla hepimizi çoşturuyordu. Abilerimiz iyi bilir, bizler bazı yıllarda Kartalları seyrederek büyürdük. Kimleri saysak? Metin-Ali-Feyyaz'lar,Sergen'ler,Amokachi'ler,Ferdinand'lar,
Atom Karınca'lar ve daha niceleri...
O, başkaydı... O farklıydı... Canını dişine takar, kimine kızdığında yumruk atar, kimine öpücük yollardı. Hiçbir zaman boşa atmaz, "Öldüğümde beni inönü'ye gömün..." derdi. Bizler discoya gitmeyi onunla öğrendik. Omuz omuza olup apaçi dansı yaptık.
Yetmedi o her haftasonu ekranlarda bize dans seyrettirdi. Halk adamıydı, halkın topçusuydu. En büyük zaafı ADAM(!) olmasıydı.
Hayatımızda rastladığımız en insan star'dı. "Futbol" için hayatının en önemsiz spor olduğunu söyleyecek kadar cesur bir adamdı.
Samimiydi...
Bakın neler söylerdi, o yıllar da?
insanın anıları ve düşgücü yok olunca kendi de varolamaz ki...