ülkemizin içi boş, dolu ya da doldurulmaya çalışılan binlerce kavram ve tanımı varken asıl en tehlikeli, asıl en at gözlüğü olarak nitelendirilmesi gereken olgusudur belki de parti faşizanlığı.
hangi parti olursa olsun, hangi düşünce yapısını savunursa savunsun, oy attığı o parti ne yaparsa doğru yapar mantığında olanlar, kabak gibi ortaya çıkan yanlışları başka partilerin, başka örgütlerin, başka kurumların üzerine atanlar, asıl bu ülkeye en büyük kötülüğü yapanlardır.
kişiler, oy verip seçtikleri insanları deliler gibi savunup, reis ölümüne arkandayız demek zorunda hissediyorlar güzel türkiyem'de kendilerini. aksine yapılması gereken şey, oy verdiğini yanlış yapıyor mu diye daha dikkatli bir şekilde takip etmekken hem de. senin verdiğin oyu acaba yeterince iyi değerlendiriyor mu bakalım, yoksa "yan gelip yatıyor" mu?
işte bu nedenlerden dolayı, körü körüne parti faşizanlığı yapmak, seçtiği parti liderini peygamber gibi görüp, ne dese inanıp, yanlışlarını görememek en çok türkiye'ye zarar vermektedir.
ve işte bu nedenle önemli olan sadece o sevdiğiniz parti lideri midir, yoksa türkiyeniz midir? bir parti uğruna -hangi parti olursa olsun- türkiyenizi görmezden geliyorsanız, halkınızı görmezden geliyorsanız, kapı komşunuzu görmezden geliyorsanız orada büyük bir sorun var demektir.