izlerken bir ara kendimi sıkıntıdan sinema salonunun tavanına bakarken bulduğum türk filmi...
--spoiler--
ayrıca yine sıkıntıdan mıdır bilmem, büyük bir bölümünü baş rollerden biri olan asena adlı bayan polisi canladırmak için neden bu kadar koca popolu bir hatun bulduklarını merak ederek ve bunu yanımdakilerle tatışarak geçirdiğim; ancak final sahnesinde asena'nın poposundan vurulmasıyla tüm bu belirsizliklere bir netlik kazandıran film...
--spoiler--
Osman sınav bu film ile kendi çıtasını yükseltmiş bulunmaktadır. filmin görüntü kalitesinin, çekim tekniklerinin falan hollywood kalitesinde olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. bir ses sorunu var gibime geldi ama bunun benim gittiğim salondan kaynaklandığını umud ediyorum. çünkü sınav böyle bir ayrıntıyı atlamaz.
film her haliyle birinci sınıf hollywood filmi gibi idi. ana hikaye evet uzun tutuldu ama bunun kalan üçlemeye giriş aşaması olduğu için tanıtım-anlatım maksadı ile uzun tutulduğunu sanıyorum.
filmin konusu klasik idi ama türkiye de bunu bu cesaret ile sergileyebilen film azdır. film konusu itibarı ile daha fazla dramatize edilmeye kesinlikle açıktı - ki osman sınav bu işi çok iyi yapar - sanırım filmin kalitesine gölge düşürebileceği için fazla dramatize etmedi. bir kaç nokta vurucu sahne koymuş, o kadar.
oyunculuk ve oyunculara gelince abes kaçan oyuncuya rastlamadığım gibi hemen herkes rolünün hakkını vermiş, yalnız gönüller isterdi ki; uğur polat daha fazla oynasın, selçuk yöntem ile karşılıklı sahneleri olsun. al pacino - robert de niro karşılaşması gibi, gözler oyunculuk izlesin ama sevgili osman sınav bunu da yapmamış...
Mehmet kurtuluş'un oyunculuğu, bakışları falan kesinlikle süper, duruşu ile falan da sanırım bilinçli bir şekilde pars'a benzetilmiş ya da pars'ı hatırlatması istenmiş. bir kaç iğreti olduğunu düşündüğüm sahne var ama onlar da filme gölge düşürmüyor.
görüntü olayında osman sınav'ın hala ve ısrarla color correction olayına girmemesi tek başına takdire şayan.
bundan sonrası filmin konusu ile ilgili falan olabilir, o yüzden izlemeyenler okumasınlar derim.
ilk sahneler de ki mehmet kurtuluş'un üzerine mavi önlük yerine siyah önlük kullansa daha iyi olabilirdi. o dönem mavi önlük yeni kullanılmaya başlanmıştı, siyah da hala tedavülde idi. sonuç itibarı ile iki memurun çocuğunu oynuyor. gerçi annenin öğretmen olduğu düşünülürse bu normal karşılanabilir ama kişisel kanaatim siyah olması yönündedir.
film de isimler çok bilinçli seçilmiş gibi gözüküyor, ertuğruk oğlu atilla, asena ve diğer tarafta haşhaşi - vasili hasisyan-
burada rahatsız edici şey, genç iken haşhaşi olan arkadaşın, yani bir ermeninin uyuşturucu satması değil, karşı koyan isimlerin böyle seçilmiş olması. doğulu milletvekili -kürt- bağlantıları hiç abartılı değil, bu ülke böyle olaylara çok şahid oldu. hatta daha yakın bir zamanda milletvekilinin çocuğu uyuşturucu kaçakçılığına ve bir hatta da emniyetten yakalanan uyuşturucuyu zorla aldığı falan söylenmişti.
herneyse uyuşturucunun girdiği yere bakılırsa -hakkari- bu konu da kürtlerin neden uzman olduklarını ve birçok kürt iş adamının bu şekilde zenginleştiğini söylemek abartı da olmaz, yalan da olmaz. ermeni arkadaş da -ki vanlı bir ermeniyi oynamaktadır- doğulu hemşehrilerini meclise sokmak için çok para harcamıştır.
kültablasının değiştirilmesi olayı çok kötü, iğretiydi, yapmacıktı...
filmde ki en büyük eksiklik karakterlerin içinin tamamen doldurulmamış olmasıdır. ana karakterlerde buna dahildir. sanırım içi en çok doldurulan karakter; kardeş -tayfun- ve baba -ertuğrul-dur. uyuşturucuyu kullanan gençler ve kullanmaya götüren nedenler biraz da olsa işlenebilirdi.
filmin müzikleri daha çarpıcı olabilirdi ama anlayamadığım bir şekilde osman sınav bu filminde insanları tüylerini ürpertmek, göz kapaklarını zorlatmak istememiştir. aslında biraz da olsa algılayabiliyorum osman sınav bu filmde biraz sarsmaya ve uyanmaya çağırmıştır insanımızı, o yüzden duyguları sarsmaya yönelmemiş gibidir.
atilla'nın kardeşinin acısını çekerken asena'nın ziyareti sırasında esas kızın duyguğu aşkı ifade etmesi sonucunda esas oğlanımız çok ciddi beylik laflar etmiş, taşı gediğine oturtmuş, kadınlarla ilgili duygularımızı dile getirmemize bir kez daha yardımcı olmuştur sınav bu vesile ile..
iyisi bir yana eksiği bir yana diye koyacak olursak; evet osman sınav yılın şu ana kadar ki kısmı için yılın en iyi filmini çekmiş bulunmaktadır. ayrıca türk sinemasına ciddi paralar harcayarak, yatırım yaptığı düşünülen bir insan olarak osman sınav, bir mihenk taşıdır. sırf bu sebepten bile gidilir, görülür.
dünya sinema tarihinde babası öldürülen bütün kahramanlar intikamını alıp, bu arada mümkünse birkaç çete çökerterek vatana millete hayırlı işler yapmış olmasaydı bu film en iyi türk filmleri arasında yerini alabilirdi. çünkü teknik açıdan standartların üzerinde ve özellikle görüntü yönetimiyle son derece başarılı bir film bu. çok emek verildiği, çok para harcandığı aşikar. ama işte içerik olmayınca her bir karede harikalar da yaratsanız nafile.
bununla beraber en azından türkiye için hassas bir yanı da var konunun: uyuşturucu. osman sınav'ın tanık olduğu bir olaydan sonra bu filmi yapmaya karar verdiği düşünülürse, sanatsal açıdan olmasa bile, insan bir değer kazansın istiyor bu hassasiyet.
durumu anlatması açısından bir spoiler verelim burada:
--spoiler--
karizmatik uyuşturucu tacirimiz filmde, "hayırsever işadamı" sıfatıyla bir okul yaptırıyor. açılışında konuşuyor, alkışlanıyor. bu olaya bir başka kahramanımızın getirdiği yorum ise kayda değer: "kendine dükkan açıyor, pezevenk!"
--spoiler--
osman sınav, bu filmin galasını bile iki binden fazla insana açarak halka yakın bir sinema duruşu sergiliyor ki, bu anlamda bu filme yukarlardan bakıp küçük görmek en yanlış tavır olacaktır herhalde. gala gecesinde onun çocuksu heyecanını ve mütavazı tavırlarını gören ben böyle düşünüyorum en azından.
siyasilere ince ince ayarlar vermiş filmdir. ayrıca ''muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. tabii uyuşturulmadıysa'' aforizmasıyla olayı bitirmiştir.
gelmiş geçmiş her türlü film klişesinin mixidir. adam gazeteyi arkadasından aldıktan sonra kendi etrafında bir tur atıyor. valla üzgünüm ama sırf türk sinemasını kötülememek için hiç de iyi diyemiycem, kötü. film adamın apaçık matrix taklitleriyle başlıyor, arada klasik türk filmi replikleri bile var. ilk on dakikada tüm senaryoyu tahmin edebilirsiniz. klasik intikam peşinde polis senaryosu.
filmin süresine bakılmadan gidilirse özellikle gece seansında rahatsız olunabilir. bir türk filmi için uzundur. neyse gelelim filme.
yahu o herif en az 100 km/sa ile giden tırın üstüne çıkıyor da azcık da saçı rüzgardan etkilenmez mi? biraz salınmaz mı? adam azcık yalpalamaz mı ?
her gördüğü kadına çocukluğunu mu anlatır ? nerde gizem ?
ayrıca kıza zorla ilaç içirmediler, ikna ettiler, hem herifler de aldı ex*. ayrıca iş olup biterken kız kahkahalar atıyordu. bundan 2 saat boyunca tecavüz diye bahsetmek de ne oluyor?
pelin batu'nun bu kaçıncı denemesi... olmuyor.... kız tatlı, hoş ama oyunculuk bütün termometrelerde sıfırın altında.*
işin özü: türkler komedi filmi yapsın gidelim. böyle otobanda tırın üstüne çıkmalar, babasının operasyonunu bitirmeler... bize olmuyo arkadaş.
Türk yapımı çoğu sinema filmine* bakarak standartların üstüne bir filmdir diyebiliriz.çekim teknikleri vb. konularda osman sınav'ın bir hayli özen gösterdiği ve bir o kadar da para akıttığı kesin.osman sınav'ın ise çıtayı bir kademe daha yükseltmiş olduğunu görüyoruz.bana göre filmdeki en büyük olumsuzluk ana hikayenin fazla uzatılması ve aksiyon dozajının düşük tutulması.sanırım bununda 4 yıl içinde 3 devam filmi daha çekilecek olmasıyla bağlantısı var.eleştiri alan diğer bir mevzu ise filmdeki erotik sayılamayacak kadar aşırı olan seks sahnesi.bu sahne filmin aile olarak izlenmesine engel teşkil edebilir*.osman sınav'ın sahne hakkındaki savunması ise gençlerin uyuşturucudan sonraki bilinçsiz durumları.fakat her iki olumsuzlukta filmin kalitesini gölgeye düşüremiyor.kıssadan hisse pars kiraz operasyonu alışılmışın dışında bir Türk filmi.izleyin izlettirin...
bir osman sinav filmi. uyuşturucu trafiğini anlatacak filmin oyuncu kadrosu mehmet kurtulus , selçuk yöntem , nida şafak , pelin batu , murat daltaban , haluk piyes , ugur polat ve udo kier'den oluşmakta. dört film olması planlanıyor.