bok yoluna gideceğinden habersiz olan çocuktur. ucunda ölüm olmasa bırak ne hali varsa görsün diye içinizden geçirirsiniz ama ne de olsa çocuktur. büyüyecektir.
eceli gelen köpek cami duvarına işermiş diye bir söz vardı. bu sözü hepimize hatırlatan çocuktur. evladım parmağının ne işi var orada, çeksene elektrik çarpacak seni!
ortaokul zamanları. aynen böyle bir yaratık bizim eve misafir gelmiş. çocuk bitmez tükenmez enerjisiyle evde gördüğü ilgili ilgisiz tüm nesnelere saldırıyor. saldırması bir yana; daha kötüsü hepsiyle ilgili türk dili ve beynini inanılmaz derecede zorlayan sorular fışkırtıyor.
şans da bu ya, o çocuğun büyümüş hali olan kapı komşum arkadaşım da evde. "bekle iki dakka, geliyorum" deyip dışarı fırlıyor. beş dakika kadar sonra elinde kibrit kutusuyla dönüyor. ne o lan diye sormaya kalmadan açıp gösteriyor, içinde ölü ile diri arası bir yaban arısı.
tek gözünü kırpıp dudağının tek yanını yukarı kaldırarak "şşşş..." yapıyor. yapar yapmaz da korkuyorum zira bu hareketler onun piçlik peşinde olduğunu su götürmez bir şekilde ortaya koyuyor. koyuyor ama bu satırların yazarı birşeyi kafaya koyduğunda ona engel olamayacağını biliyor.
çocuğu alıp balkona çıkıyor. iki sevgi gösterisinden sonra annesinin gözü önünde korkmuş ve seri hareketlerle çocuğun ensesini tokatlamaya başlıyor. ne oldu diyemeden "arı var arıı! ah kaçtı sırtına!" diyor ve saniyeler içinde çocuk bağıra çağıra ağlamaya başlıyor.
arının gazabına uğrayan çocuğu annesi kaptığı gibi eve koşuyor.
ben düşünüyorum. hala düşünüyorum. komşunun yaptığı harekete içgüdüsel olarak (o an için) inanılmaz mutlu oldğumu söylemeliyim. "dinsizin hakkından imansız gelir" sözü o anda, o hareketle yaratıldı da geriye yürüdü gibi sanki.
ama insan yanımla da üzülüyorum.
hangisi gerçek ben çözemedim: iptidai tarafım mı modern tarafım mı.
bırakın soksun... bu sayede kurtulmuş olunur o veletten. bebeye hafif dokunan elektrik akımı yüzünden ağlar bebe ve annesi de alıp gider bebeyi. biz de rahat ederiz *